17. Hukuk Dairesi 2015/9221 E. , 2018/3649 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde adli yardım talepli olarak temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının işleten/sürücüsü olduğu aracın sebep olduğu kazada, kazaya karışan karşı araçta yolcu olarak bulunan davacıların oğlu/ kardeşi Hüseyin"in yaralandığını ve dalağı alındıktan sonra iyileşmesiyle taburcu edildiğini, yaklaşık 3 ay sonra öldüğünü, ceza davasında davalının ölüm olayı nedeniyle mahkumiyetine karar verildiğini, davacıların ölen yakınlarının desteğinden yoksun kaldıklarını, cenaze gideri ile tedavi masrafı yaptıklarını, yakınlarının ölümünden dolayı manevi zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi ve 25.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını, davaya konu kaza ile davacılar yakınının ölümü arasında illiyet bağı olmadığının ceza davasında alınan ATK raporu ile saptandığını, davacılar yakınının ölümü nedeniyle davalı hakkında verilmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacılar yakınının yaşı ve geliri olmayışı gözetildiğinde desteklik şartlarının oluşmadığını, istenen manevi tazminatların da fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delilere göre; ceza davasında alınan ATK raporuyla, davaya konu kaza ile ölüm arasında illiyet bağı olmadığının saptandığı, kazaya sebep olan davalı eylemi ile davacıların iddia ettiği zarar arasında illiyet bağı olmadığından davalının zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut olan muhtarlık yazısı ile diğer belgelere istinaden, 6100 sayılı HMK"nun 336. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek yapılan temyiz incelemesi sonunda:
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; mahkeme gerekçeli kararının gerekçe kısmında "aktif" husumet yokluğu denilip hüküm fıkrasında davanın "pasif" husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olması nedeniyle bozma sebebi yapılamayacak olmasına; davacılar yakınının, davalı tarafından yapılan trafik kazası nedeniyle değil de metanol zehirlenmesi nedeniyle öldüğünün, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu"nun 12.10.2011 tarihli raporuyla saptandığı dikkate alındığında, davalıya husumet yöneltilmesine neden olan kaza ile davacıların destekten yoksun kalma zararı, cenaze gideri ve manevi zararları arasında illiyet bağı bulunmadığından, bu talepler yönünden davalıya husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin mahkeme kabulünün dosya kapsamına uygun ve yerinde bulunmuş olmasına; davacı tarafın maddi ve manevi tazminat talebiyle açtığı davada, talep edilen maddi ve manevi tazminatlar yönünden, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri gereği, ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, oğulları/ kardeşleri olan Hüseyin"in, davalıya husumet yöneltilmesine yol açan kazada yaralanıp bir süre sonra da ölmesi nedeniyle, diğer talepleriyle birlikte tedavi gideri için de talepte bulunmuş; ancak, istenen tedavi giderlerinin mahiyet ve miktarı konusunda açıklama
yapmamıştır. Dava dilekçesindeki davacı anlatımından, talep edilen tedavi giderlerinin, davacılar yakınının kazadaki yaralanması nedeniyle yapılan giderlere mi yoksa ölümünden 6 gün önce yatırıldığı hastanedeki giderlere mi ilişkin olduğu anlaşılamamaktadır.
O hale mahkemece; öncelikle davacı tarafa uygun bir süre verilerek, dava konusu edilen tedavi giderlerinin hangi dönemdeki tedaviye ilişkin olduğunun açıklattırılması; daha sonra, talep edilen tedavi giderinin mahiyetine göre, trafik kazası ile illiyet bağı yönünden değerlendirme yapılması; şayet, kazadaki yaralanma nedeniyle ve kazadan hemen sonraki tedavi bedeli talep edilmekteyse de kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 46/1. maddesine göre değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; 02/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.