KARAR Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, Yerel Mahkemenin mahkumiyet kararlarına ilişkin takdir ve gerekçesinin yeterli olduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmeyerek ve katılanın 18/06/2015 tarihli katılma istemine ilişkin, duruşmada hazır bulunan sanığa diyecekleri sorulmadan katılma kararı verilerek CMK"nın 238/3. maddesine aykırı davranılmış ise de, bu hususun hükmü etkileyecek nitelikte bir hukuka aykırılık teşkil etmediği kabul edilerek yapılan incelemede: Sanığa yükletilen tehdit ve hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu, İkinci kez mükerrir olduğu anlaşılan sanık hakkında 5275 sayılı Kanun"un 108/3. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı, tekerrür hükümleri uygulanırken TCK 58. maddesinin gösterilmemesi maddi hata niteliğinde olup mahallinde düzeltilebileceği ve TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesinin infaz evresinde resen gözetilebileceği, Anlaşıldığından, sanık ...’nun ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 14/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.