19. Hukuk Dairesi 2015/1591 E. , 2015/4536 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Mahkemece davanın kabulüne yönelik olarak verilen 10.05.2012 tarihli ilk hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 20.02.2013 tarihli kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan 2012/15090 E. - 2013/3236 K. sayılı bozma ilamında "....takip ve dava konusu çek 05.05.2010 keşide tarihli olup davalı tarafından 15.09.2010 tarihinde ilamsız icra takibine konu edilmiştir. Takip borçlusunun süresinde itiraz etmemesi nedeniyle takip kesinleşmiş ve keşideci borçlu tarafından menfi tespit davası açılmıştır. Çek, hamiline düzenlenmiş olup ciro imzalarından birisi karalanmış, diğeri ise iptal edilmiştir. Çeki elinde bulunduran davalı, çeke dayanarak 6762 sayılı TTK"nun 644 (6102 sayılı TTK m. 732)"üncü maddesi uyarınca keşideciden sebepsiz iktisap hükümlerine göre alacağını talep edebilir. Dosyaya sunulan belgelerde imzası bulunmayan davalı yönünden belgelerin içeriğinde yer alan hususlar bağlayıcı değildir. Mahkemece, uyuşmazlığın 6762 sayılı TTK"nun 644. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir." denilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, hamilin keşideciye karşı TTK" nın 644 maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde alacağını talep etmesinin mümkün olduğu, keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini usulüne uygun delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğu, ispatlanması gereken hususun ödemenin yapılması değil, hamilin kötüniyetle iktisabı olduğu, davacının, davadışı lehtar ile kendisi arasındaki ilişkiden davalı-hamilin haberdar olduğunu, bile bile zararına olacak şekilde bu çekleri iktisap ettiğini kanıtlamak zorunda olduğu, 6102 sayılı TTK" nın 709/1 (6762 sayılı TTK"nın 644) maddesinde "Muhatap, poliçeyi öderken hamil tarafından bir ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine verilmesini isteyebilir."düzenlemesine yer verildiği, davacının dayandığı Türkiye İş Bankası"na ait banka dekontunda ödemenin 04/05/2010 tarihinde yapıldığının görüldüğü, oysa çekin keşide tarihinin 05/05/2010 olduğu, yani keşidecinin süresinden evvel ödeme yaptığı, ancak çek üzerine yapılan ödemeyi işaret etmediği, davacı keşideci tarafından yapılan ödemenin TTK" nın 621. maddesi uyarınca çek üzerine işaret edilmesi ve çekin bizzat lehtar elinde bulunduğunu ibrazının talep edilmesi gerektiği, davacı keşidecinin davaya konu çekin davadışı lehtarın elinde bulunduğunu ibraz suretiyle talep etmemesi nedeniyle davalı çekin hamiline karşı, hamilin çekin bedelsiz kaldığını bile bile kötüniyetli hareket ettiğini ispatlayamamış olduğu, yapılan ödemeyi de davalı hamile karşı ileri süremeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle davacının dava dilekçesindeki talepleri gözetilerek, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı hamil, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK 644. maddesi uyarınca davacının keşide ettiği ve zamanaşımına uğrayan çek nedeniyle alacak talebinde bulunmuştur. Dava konusu çek zamanaşımına uğradığından davalı hamil, kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını kullanamaz. Çek tazminatı kambiyo senedi olan çekin vasfını yitirmemesi halinde talep edilebilecek bir hak olup, bu durumda davalının icra takibindeki çek tazminatına ilişkin talebinin reddi ile davanın bu husus yönünden kabulü gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetsizdir.
Diğer yandan çek zamanaşımına uğradığından ve talebin sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak niteliğinde bulunması nedeniyle takip öncesi dönem için temerrüt faizi talep edilmesi ancak borçlu keşidecinin temerrüde düşürülmesi halinde söz konusu olur. Somut olayda davacının takip öncesi temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından işlemiş faiz talebinde bulunulamaz. Bu yönün de gözden kaçırılması isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.