20. Hukuk Dairesi 2016/3885 E. , 2017/8740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... ve ark. ile ... ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında,... ili, Merkez ilçesi, ... köyü, 120 ada 4 parsel sayılı 78.582,36 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, senetsizden ve ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir. Aynı yer 119 ada 1 parsel sayılı 16.047,92 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise senetsizden kadimden beri ... köyünün orta malı olduğu belirtilerek mera niteliğiyle sınırlandırılmış ve tescil edilmiştir.
Davacı ...120 ada 4 sayılı parselin Nisan 1991 tarih 1 sıra numaralı kök murisi adına kayıtlı bulunan tapu kaydı kapsamı içinde kaldığı ve mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu kendisinin zilyetliğinde bulunduğu, 119 ada 1 sayılı parselin ise uzun yıllardır zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla; birleşen dosya davacısı... 120 ada 4 sayılı parselin murislerinden kendisine intikal ettiğini ve lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği iddiasıyla dava açmışlar, yargılama sırasında Orman Yönetimi 120 ada 4 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek, ... 120 ada 4 sayılı parsel içerisinde kalan bir bölümün kendisinin zilyetliğinde bulunduğunu belirterek ve ... ve ark. ise davacı ...’in dayandığı tapu kaydında malik olarak görünen kişinin mirasçıları olduklarını ve mirasçılar arasında davacının iddia ettiği şekilde taksimin yapılmadığını belirterek 120 ada 4 sayılı parselin tüm mirasçılar adına tescil edilmesi istemiyle ayrı ayrı davaya müdahil olmuşlardır.
Mahkemece, çekişmeli 119 ada 1 sayılı parselin tamamı ile 120 ada 4 sayılı parselin (A) ile işaretli bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle açılan davaların reddine, (B) ile işaretli bölümün ise orman sayılmayan yerlerden olmakla birlikte dayanılan tapu kaydının kapsamında kalmadıkları ve davacı kişiler lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşmediğinden bahisle davaların reddine karar verilmiş, hüküm katılanlar ... ve ark, ... ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4.maddesi gereğince orman sınırlandırması yapılmıştır.
Mahkemece uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 119 ada 1 sayılı parsel ile 120 ada 4 sayılı parselin (A) ile işaretli bölümünün orman sayılan yerlerden olduğuna yönelik yapılan tespitte bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak Orman Yönetimi 120 ada 4 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle harç yatırmak suretiyle davaya asli mühahil olarak katılmış olup mahkemece talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, katılan ...’in dava konusu ettiği bölüm, çekişmeli 120 ada 4 sayılı parselin orman sayılmayan (B) harfli bölümünün içerisinde kalmakta olup bu yere ilişkin olarak mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar 20-30 yıldır ...’in arpa buğday ekmek ve ot biçmek suretiyle zilyet ettiğini belirtmiş ve ziraat bilirkişisi de taşınmazın ot biçmek suretiyle kullanılan çayır arazisi vasfında olduğunu belirlemiş olup mahkemece katılan ... lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığı kabulüyle davasının reddine karar verilmişse de gerekçe kısmında hangi gerekçeyle ...’in zilyetliğine değer verilmediği hususu tartışılmamış ayrıca tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafı getirtilip katılan lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı incelenmemiş mahalli bilirkişi ve tanık beyanları gerçeğin resmi niteliğinde olan bu belgeler aracılığı ile denetlenmemiş, bu haliyle ...’in taşınmaz üzerindeki zilyetliği konusunda tereddüt meydana gelmiştir.
Katılanlar ... ve arkadaşları ise çekişmeli 120 ada 4 sayılı parselin kök murise ait dayanak Nisan 1291 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı ve mirasçılar arasında taksim yapılmadığını ileri sürerek tapu kaydına dayanarak davaya müdahil olmuşlarsa da dayanak tapu kaydının tüm tedavülleriyle birlikte getirtilerek mahallinde yapılan keşifte zemine uyup uymadığı konusunda yeterli araştırma yapılmamış, bu konuda keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanı yeterli bulunmamıştır.
O halde; mahkemece katılan ... ve diğerlerinin dayandığı Nisan 1291 tarih 1 nolu tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilerek kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tesbit tutanakları getirtilmeli ve önceki bilirkişiler dışında bir ziraatçı bilirkişi ve bir fen elemanı ile olabildiğince yaşlı, tarafsız mahalli bilirkişiler ve katılanların gösterdiği tanıklar marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, tapu kayıtları yöntemince zemine uygulanıp hudutlar tek tek sorulmak suretiyle kapsamı belirlenmeli, fen bilirkişisinin krokisinde tapunun sınırlarının gösterilmesi istenilmeli ve çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı kesin bir şekilde saptanmalı, dayanak tapunun çekişmeli 120 ada 4 sayılı parselin orman sayılan bölümü olan (A) harfli bölümüne uyduğu tespit edildiği takdirde tapunun hukuki değerini koruyup korumayacağı tartışılmalı, orman sayılmayan (B) harfli bölüme uyduğu kabul edildiği takdirde ise mirasçılar arasında taksim olgusunun olup olmadığı araştırılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece katılanların dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uymadığı kabul edildiği takdirde zilyetlik iddiasına da dayandıklarından bu kez hem tapu kaydına dayanan katılanlar yönünden hem de katılan ... hakkında 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez, kadastro tespitinden 15-20 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları, memleket haritaları ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal fotokopi örneği ve kadastro paftası ziraat mühendisi ve harita mühendisi ile birlikte ölçekleri eşitlenip çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğünün ve fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı yönünde krokili rapor alınmalı, bu araştırmalar sonucu bilirkişiler tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden kültür arazisi olup olmadığı yönünden rapor alınmalı,
zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar katılanlar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, katılan ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Bunun yanı sıra; davacılardan ...’in davası hakkında 11/05/2010 tarihli celsede davayı takip etmemesi nedeniyle dosya işlemden kaldırılmış olup, gerekçeli karar başlığında davacının ismi yer almadığı gibi üç aylık yasal sürede yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle katılan ... Yönetimi, ... ve ... ile diğerlerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.