Taraflar arasındaki “şikâyet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.11.2007 gün ve 2007/1913 E.- 2035 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 08.05.2008 gün ve 2008/6776 E.-9734 K. sayılı ilamı ile; (...Alacaklı, borçlu aleyhine Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/41 E, 2006/363 K. sayılı ilamına istinaden ilamlı icra takibine geçmiştir.
Borçlu ile alacaklı vekili H.F.. Yardımcı arasında tanzim edilen 27.12.2006 tarihli "anlaşma protokolü" başlığını taşıyan belgede öngörülen 15.01.2007 tarihinden önce borçlunun takibe konu edilen ilamdaki taşınmazı tahliye edeceği kararlaştırılmış ve borçlu da bu tarihten önce 08.01.2007 tarihinde bu yeri boşaltmıştır. Bu konuda taraflar arasında anlaşmazlıkta yoktur.
Dayanak ilamda evin boş olarak teslimine karar verilmiş, herhangi bir eşyanın teslim edileceği konusunda hüküm bulunmamaktadır.
Alacaklı, borçlunun taşınmazı tahliye ettiğini bildiği halde 16.04.2007 tarihinde işbu takibi başlatmıştır.
Sözü edilen protokolde tahliye sırasında alacaklı vekilinin hazır olacağı şart olarak kararlaştırılmıştır. İlgili vekilinde tahliye anında orada hazır bulunduğundan bu şartta yerine getirilmiştir. O halde, borçlunun isteminin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddi isabetsizdir...) gerekçesiyle oybirliği ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, icra müdürlüğü işlemini şikâyete ilişkindir.
Davacı, 27.12.2006 tarihli "anlaşma protokolü" başlığını taşıyan belgedeki edimini süresi içinde yerine getirdiğini, sözleşme gereği tüm borcunun ibra edilmesine rağmen takibe geçildiğini belirterek, şikâyetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, protokolün şarta bağlı olarak düzenlendiğini, davacı tarafından şartın yerine getirilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece, protokolün şarta bağlı olarak düzenlendiği, davacı tarafından şartın yerine getirildiğine ilişkin yazılı belge sunulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire, yukarıda açıklanan nedenlerle kararı bozmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçelerle ve ayrıca protokolde belirtilen şekilde tarafların bir araya gelmedikleri, tahliye için aranan şartların hiç birisinin gerçekleşmediği, taraflar arasındaki ihtilafın giderilmesi için kolluğun tahliye ve sonrası gelişen olaylara müdahale ettiği, bu durumda ortada karşılıklı rızanın olduğunu ileri sürmenin mümkün olmadığını gerekçesiyle ilk kararda direnme kararı verilmiştir.
Mahkemenin direnmeye ilişkin kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın, protokolde kararlaştırılan şartlar yerine getirildikten sonra mı, yoksa önce mi boşaltıldığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davalı Alacaklı H. F.. Yardımcı, eldeki davadan önce davacı borçlu N. Y.. aleyhine açtığı davada; borçlunun herhangi bir hukuki sebebe dayanmadan dairesini işgal ettiğini belirterek, müdahalesinin menine, tahliyeye, boş olarak teslime, ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiş, Mahkemece; müdahalesinin menine, ecrimisil davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Anılan Mahkeme kararından sonra, alacaklı H. F..Y.. adına H.. (A..i) Y.. ile borçlu N. Y.. arasında tanzim edilen 27.12.2006 tarihli "anlaşma protokolü" başlığını taşıyan belgede; mahkeme ilamında belirtilen taşınmazın, 15.01.2007 tarihinden önce borçlu tarafından, alacaklının gözetiminde tahliye edilmesi halinde ve dairenin anahtarının vekil H. A..i Y..’ya teslim edilmesi durumunda anlaşmanın geçerlilik kazanacağı, tarafların birbirlerinden herhangi bir alacaklarının olmadığı, gayri kabili rücu ile ibra ettikleri kararlaştırılmıştır.
Borçlu, protokolde belirtilen tarihten önce 08.01.2007 tarihinde evi boşaltırken, alacaklı vekili H.F. Y.. tarafından sözleşmedeki şartlara uyulmadan evin boşaltıldığı iddiasıyla kolluğa şikâyette bulunması üzerine, polis memurları tarafından 08.01.2007 tarihli tutanak tutulmuş, tutanağın altı alacaklı H. F. Y.. vekili H.A. Y.. ile borçlu N. Y..tarafından imzalanmıştır.
Vekil, tahliye anında orada hazır bulunduğundan protokoldeki şart yerine getirilmiştir.
Ayrıca sözleşmede belirtilen tutanağın tutulamamasının, orada bulunan alacaklı vekilinin tutumundan kaynaklandığı ve davacının evi tahliye etmesinin protokole aykırı davranış olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmazın 08.01.2007 tarihinde boşaltıldığı ve anahtarın teslim edildiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
O halde alacaklı, borçlunun taşınmazı tahliye ettiğini bildiği halde, anılan ilamda hüküm altına alınan ecrimisil tutarı, işlemiş faiz, vekâlet ücreti, yargılama giderleri olmak üzere toplam; 19,463.32 YTL. alacağın tahsili için ilamlı icra takibi başlatması doğru olmamıştır.
Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 18.11.2009 gününde, oybirliği ile karar verildi.