14. Hukuk Dairesi 2017/4833 E. , 2017/9309 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.04.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine - birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 20.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı- birleştirilen davacı, miras bırakanı ... "dan kalan 87 ada 12 parsel sayılı taşınmaza ve yola davalının elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı (birleştirilen dosyanın davalısı) davaların reddini savunmuştur.
Mahkemece, yola elatmaya ilişkin davanın reddine dair verilen kararın, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 13.05.2013 tarih ve 2013/5679 Esas, 2013/7180 Karar sayılı ilamı ile "...çekişmeli yerde davacının iddia ettiği şekilde kadastral yol mevcut olmadığından bu yöne ilişkin davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. Öte yandan, mahkemece, davacının birleştirilen dava dosyası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelir ki, alacağın devri ve borcun üstlenilmesi Türk Borçlar Kanununun 183 ila 204. maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar ve bu işlem yapılırken borçlunun rızasının alınması gerekmez. Alacağın devri, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar ve hükümlerin hasıl eder. Borçlunun alacağın devrinden sonraki asıl muhatabı artık alacağı devralan kişidir. Bu itibarla borçlunun borçtan kurtulabilmesi için alacağın devri işleminden sonra borcunu, alacağı devralan kimseye ifa etmesi gerekir.
Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan, davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.
Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nun 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa önel verecektir.
Anılan maddeye göre,
1-Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Somut olayda; davacı tarafça, el atmanın önlenmesi talebine konu edilen evin de üzerinde bulunduğu 87 ada, 11 parsel sayılı taşınmazın, yenileme çalışmasının kesinleşmesi sonucu 180 ada, 11 parsel olarak tescil edildiği, 03.08.2015 tarihinde davalı ... tarafından dava dışı ... ve ... "e satış suretiyle devredildiği anlaşıldığından, yukarıda anlatılan ilkeler doğrultusunda mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere davacı tarafa süre verilmesi ve oluşacak duruma göre işin esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.