11. Hukuk Dairesi 2016/3945 E. , 2017/7121 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
BİRLEŞEN DAVA : ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2012/169 ESAS
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03/12/2015 tarih ve 2014/631-2015/591 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl/birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili; davalının "... San. ve Tic. Ltd. Şti." müdürü olduğunu, şirketin iştigal konusu ile ilgili pazarlama alanını kendi ve ortağı olduğu şirketleri lehine kullandığı ve haksız rekabette bulunduğunu, güneş enerjisi kolektörleri ve kurutucularının üretimini ve pazarlamasını yaparak bunlar için patent başvurularında bulunduğunu, öğrendiği bilgileri kendi ve ortağı olduğu “... Şeffaf Çatı Örtüleri San. ve Tic. A.Ş.”, “... Tas. İnş. Turizm San. Tic. Ltd. Şti.”, “... Yapı Malz. San. ve Tic. A.Ş.” lehine kullanarak şirketin müşteri ve pazar payını azalttığını, müvekkilini piyasada zor durumda bıraktığını, "... San. ve Tic. Ltd. Şti."nin faaliyet göstermesini engellediğini ileri sürerek haksız rekabetin tespitini ve men"ini, önlenmesini, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili şirketin ..." markası ile piyasaya sürmeye karar verdiği "tekstil esaslı hava ısıtıcı güneş kollektörleri"nin pazarlamasını ve kurulumunu yapmak üzere, kollektör kutularını ve ... üst örtülerini temin ettiği ... Grubu Şirketlerinden olan ... ile birlikte % 50"şer ortak olarak ... Güneş Firmasının kurulduğunu, 25/02/2011 tarihinde işe başlayan ... Güneş"i müşterek imzayla temsile yetkili müdürler olarak Işık ... ve ..."ın seçildiklerini, bilahare ... Grubu şirketlerinden olan davalının, ... Güneş"in müdürü ..."ın pozisyonu sayesinde diğer müdür Işık ... öğrendiği bilgi ve ... hava ısıtıcı güneş kollektörleri üretmekle kalmayıp bu kollektörleri sanki ... ürettiği ... hava ısıtıcı güneş kollektörleriymiş gibi ... markasıyla pazarlamaya başladıklarını ileri sürerek davalının haksız rekabetinin önlenmesini, davalı şirketin bastırmış olduğu "... güneş kollektörleri ev uygulamaları" ve "... güneş kollektörlerinin sanayide ve ziraatte kullanımı" prospektüslerinin toplatılıp imha edilmesini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili; müvekkili ile davacının “tekstil esaslı hava ısıtıcı güneş kolektörü” vb. ürünlerin araştırma, geliştirme, üretim ve tanıtım çalışmalarının 3 yıldır birlikte yürütüldüğünü, masrafların müvekkili şirketin de içinde yer aldığı “... Grubu” şirketleri tarafından üstlenildiğini, çalışmalar sonucunda bahsedilen ürünün en randımanlı halini aldığını ve seri üretimi yapılacak hale geldiğini; ürünün seri üretiminin ve pazarlamasının da müvekkili ile ortak aldıkları bir kararla birlikte yapılması konusunda anlaşıldığını, bu amaçla davacı ile davalının ortağı ve müdürü olduğu ... ... Malz. Tas. İnş. Tic. Ltd. Şti."nin ortak olduğu "... San. ve Tic. Ltd. Şti."nin kurulduğunu, davacı ve davalının her ikisinin birlikte adı geçen şirketin müdürü olduğunu, ... Grubu şirketleri yönetim kurulu başkanı ... ile tanıtım çalışmalarına devam edildiğini, ... ve civarında incir kurutma alanlarında denenerek çok başarılı sonuçlar alındığını; şirket ana sözleşmesinin 3. maddesine aykırı olarak davacının davalıya haber vermeden patent hakkını almak için patent enstitüsüne başvurduğunu, iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, faydalı model belgesinin sahibinin ... olması sebebiyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, 20/04/2011 tarihinde düzenlenen fuarda müvekkili şirketin standında dağıtımı yapılan broşürlerin içeriği ve resimlerin Işık ... ve yanında çalışan makina mühendisi ... ... tarafından hazırlandığını ve tamamının dağıtıldığını, halihazırda bulunan bir broşür ve prokpektüsün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada, davacı ve davalının ortağı ve temsilcisi olduğu ... Mar ... Malz. Tas. İnş. Turz. San. Tic. ve Paz. Ltd. Şti’nin ... ... ve ... Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti."nin ortakları olduğu, davacı ve davalının müdür sıfatıyla temsile ve imzaya yetkili ortakları olduğu, tarafların rekabet yasağına tabii oldukları, haksız rekabetin mevcut olduğunun tespiti davasının organ sıfatıyla hareket eden kişilere karşı açılamayacağı, zira organın şirket adına hareket ettiği, asıl davaya ilişkin husumetin ... ..."a yöneltilemeyeceği; birleşen davada, davalının ortağı ... ..."ın güneş enerjisi kollektörlerine ilişkin kendi şirketleri adına ve hesabına üretim ve satış faaliyeti girişimi rekabet yasağı ihlâli olarak değerlendirilebilirse de, rekabet yasağının ihlâlinin haksız rekabet anlamına gelmeyeceği, davalının ürününün faydalı model olarak korunduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı/birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nin 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda, asıl dava, davalı şirket müdürünün rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasıyla haksız rekabetin tespiti, meni ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkin olup, birleşen dava ise, haksız rekabetin önlenmesi istemine ilişkindir. Asıl dava yönünden mahkemece, kararın gerekçe kısmında, haksız rekabetin tespiti davasının organ sıfatıyla hareket edenlere karşı açılamayacağı, dolayısıyla davalıya husumet düşmeyeceğinin belirtildiği; birleşen dava yönünden ise, yine kararın gerekçesinde iddia olunan eylemin haksız rekabet teşkil etmediğinin belirtildiği, ancak hüküm fıkrasında asıl davanın reddine, birleşen davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmek suretiyle hüküm fıkrası ile karar gerekçesi arasında çelişki oluşturulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre asıl davada davacı/birleşen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı/birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı/birleşen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.