Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14969
Karar No: 2018/624
Karar Tarihi: 06.02.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/14969 Esas 2018/624 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/14969 E.  ,  2018/624 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Asıl dava, Kurum işleminin iptali ile kesilen yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve yasal faizleri ile davalı kurumdan tahsili, karşı dava ise, sigortalı hakkında yapılan yersiz ödemeler nedeniyle Kurumca yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
    Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne, Kurumun açtığı itirazın iptali davasının ise reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davalı-karşı davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Asıl Dava, sakatlık indirimine dayalı olarak 506 sayılı Kanunun 60/C-b uyarınca sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığının (sakatlık oranının saptanmasına ilişkin çalışma gücü kaybı oranının 2007 yılında %20"ye inmiş olduğunun tespiti üzerine) başlangıçtan itibaren iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, birikmiş aylıkların tahsiline yöneliktir.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden,.... Devlet Hastanesinin 25.01.1996 tarihli Kurul raporu ile Merkez Sağlık Kurulunun 19.03.1996 tarih ve 5782/11542 sayılı kararı ile yapılan incelemede epilepsi tanısı ile %55 oranındaki sakatlığı nedeniyle, vergi indiriminden yararlanma hakkı tanınmış olan sigortalıya 22.04.1996 tarihli tahsis talebine istinaden, 01.05.1996 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasanın 60/C-b maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak, 2006 yılında yapılan bir haber programının ihbar kabul edilerek, yeniden yapılan inceleme sonrasında sigortalı hakkında 1996 yılında dayanak alınan raporun gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulan sigortalı için düzenlenen 19.01.2007 tarihli raporla Vücut Fonksiyon Kaybı oranının %20 olduğunun görülmesi üzerine, Kurumca, 02.07.2007 tarihli işlemi ile aylığın durdurulması ve devamında aylığın başlangıçtan iptali ve 01.05.1996-21.07.2007 tarihleri arasındaki yersiz ödendiği iddia edilen aylığın tahsilinin talep edildiği, davalı kurum tarafından ayrıca takip başlatılarak sigortalının itirazı üzerine itirazın iptali için dava açıldığı, mahkemece, yargılama sırasında aldırılan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporu ile Adli Tıp Genel Kurulu raporunda, davacı sigortalı hakkında 18.03.1998 tarihli Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkındaki Yönetmelik hükümleri ile %40 oranında
    özürlü olduğu belirlenmiş ve 2008 yılında yürürlüğe giren Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde irdeleme yapılmış ve mahkemece sigortalı hakkında aylığın bağlandığı 1996 yılında meri olan 506 sayılı Yasa kapsamında kontrol kaydının mevcut olmadığı nedeniyle kazanılmış hak olduğundan bahisle, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    506 sayılı Yasanın aylık bağlandığı tarihte yürürlükte olan şekli ile, 60/C-b maddesi, “sakatlığı nedeniyle gelir vergisi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış olan sigortalıların yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanacaklarını” öngörmekte olup, bu koşulların başında ise öncelikle ve özellikle “sakatlığı nedeniyle gelir vergisi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış olmak” hususunun saptanması önem arzetmektedir. Anılan hususun saptanması işi ise, 199 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 31/2 maddesine göre, sakatlık indiriminden yararlanmak için yetkili hastanelerin sağlık kurullarından alınan raporla Maliye Bakanlığı bünyesindeki “Merkez Sağlık Kurulu” tarafından değerlendirilerek iş gücü kaybı oranları ve buna göre sakatlık dereceleri belirlenmekte ve bu belirlemeye dayalı olarak da ilgili şahsın vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanıp kazanmadığına, yine, idarece karar verilmektedir.
    Bu durumda, sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazandığına dair verilen bu idari kararın sigortalının tahsis talebiyle birlikte Kuruma ulaşmasıyla, diğer koşulların da varlığı halinde sigortalıya anılan Yasanın 60/C-b maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlanması da, yasal bir gereklilik olmaktadır.
    506 sayılı Yasanın bahsi geçen 60/C-b maddesinde, 4958 sayılı Yasanın 34. maddesiyle yapılan değişiklik ile, “sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanılması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı almakta olanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulurlar” hükmü getirilmiş bulunmakla, bu gibilerin sakatlık indiriminden yararlanma koşullarını muhafaza edip etmediklerinin Kurum tarafından denetlenmesine ve değerlendirilmesine olanak tanınmıştır. Böylece, kendilerine daha önce, anılan 60/C-b maddesine dayalı olarak yaşlılık aylığı bağlanmış olanlar için, sonradan değişen durum nedeniyle bu aşamada, yasa koyucu tarafından anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle, konunun 506 sayılı Yasa çerçevesinde çözümlenmesi amaçlanmış olmakla, ön mesele olarak karşımıza çıkan Maliye Bakanlığınca sakatlık indiriminden yararlanmaya ilişkin ilk kararın idari yoldan kaldırtılmasına (iptaline) da gerek kalmaksızın; bu çevrede sigortalı ile Kurum arasında çıkan benzeri ihtilafların idari yargı yerinde değil, iş mahkemeleri bünyesinde görülerek çözüme kavuşturulması olanaklı hale gelmiş bulunmakla; davalı kurum tarafından kuruma tanınan yasal yetki çerçevesinde, 2007 yılında yapılan kontrol muayenesine göre işlem yapılmış olmasında yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmayıp, mahkemenin, davaya bakmış olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Ancak, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece yapılacak iş; öncelikle sakatlık sebebiyle vergi indiriminden yararlandırma kararına dayanak alınan 25.01.1996 ve 19.03.1996 tarihli Devlet Hastanesi raporunda yer alan sigortalının arazları da dikkate alınarak %55’lik iş gücü kaybını gerektiren bulguların başlangıçta var olup olmadığı (diğer bir deyişle anılan raporun gerçek dışı düzenlenmiş olup olmadığı) konusunun üzerinde durularak, yöntemince araştırılıp irdelenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, raporun gerçek dışı olduğu sonucuna varılması halinde asıl
    davanın reddine karar verilmesi; ikinci olarak, bu ilk raporda yer alan bulguların o tarih itibariyle mevcudiyeti halinde, bu bulguların sonradan tedavi ile iyileşme gösterip gösteremeyeceği, iyileşme gösterebilecek niteliğe sahip ise, o takdirde, sonradan alınan raporlarda yer alan bulgular ve işgöremezlik dereceleri de irdelenmek suretiyle sakatlık nedeniyle bağlanan aylığın kesildiği tarih (2007) itibariyle tıbbi durumun belirlenerek, sigortalıdaki mevcut arazların kesilme tarihine kadar devam edip etmediği veya azalıp azalmadığı hususunda da irdeleme yapılarak, saptanacak bulguların davalının sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlandırıldığı ilk tarih itibariyle ve kazanılmış hakların korunması ilkesinden hareketle o tarihte yürürlükte bulunan, diğer bir anlatımla 18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla belirlenen ”sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecesinin tesbit şekli ile uygulaması hakkındaki yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirmeye alınarak anılan yönetmeliğin değişik 3. maddesine göre çalışma oranı kaybı ve sakatlık derecesinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereği vardır. Bu yönde önce Yüksek Sağlık Kurulundan, buna sigortalının itirazı olması halinde Adli Kurumu İhtisas Dairesinden ve iki rapor arasında sigortalı lehine çelişki olup sigortalının itirazı olması halinde Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınarak, davacı-karşı davalı sigortalı hakkında aldırılan 18.03.1998 tarihli rapora göre %40 oranı ile özür durumu belirlemesinin de davcı-karşı davalı lehine olduğu hususu göz önünde tutularak, durum açıklığa kavuşturulduktan sonra yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı-karşı davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi