9. Hukuk Dairesi 2016/16470 E. , 2016/12456 K.
"İçtihat Metni"
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının ’nde 18.11.2006 tarihinde işe başladığını, davalı firmanın piyasaya borçlu olmasından dolayı firma çalışanlarından ... üzerineti. adıyla başka bir firma kurulduğunu davacı işçinin de tüm özlük haklarının devri ile birlikte 16.8.2009 tarihinden itibaren bu firmada çalıştığını, davacının ödenmeyen maaşlarının ödenmesini ve sigorta girişinin yapılmasını işverenden talep edince, davalı tarafından 1.11.2009 tarihinde davacının iş akdinin feshedildiğini, davacı işçinin olarak çalıştığını, son aylık net ücretinin 1.045,00 TL. olduğunu, hafta içi çalışma saatlerinin 08.00-18.00 arası, Cumartesi günleri de 08.00 16.00 arası olduğunu, her ay 20 iş günü 22.00’a kadar fazla mesai yapıldığını, dini bayramlarda 1’er maaş ikramiye verildiğini, işyerinde yemek uygulamasının bulunduğunu, servis hizmetinin bulunmadığını, son 5 aylık ücretinin ödenmediğini iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ödenmeyen ücret alacaklarının faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Şirketi vekili; davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı işçinin kendi isteği ile işine son verdiğini, bu hususta işyerinde tutanakların mevcut olduğunu, bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, iddia ettiği maaş bedelinin gerçeği yansıtmadığını, işe giriş-çıkış tarihlerinin de gerçeği yansıtmadığını, işyerinde fazla mesai uygulamasının bulunmadığını, davacının maaş alacağının olmadığını savunmuş, diğer davalı Şirketi vekili ise; davalı şirketin diğer davalı ... şirketi ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını, şirketin davacı ile herhangi bir hukuki hizmet ilişkisi bulunmadığını, davacının hak edeceği işçilik alacaklarından diğer davalının sorumlu olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini belirtmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının davalı işyerinde.... 28/12/2006 - 11/08/2009 tarihleri arasında çalışmış olduğu, diğer davalı ... şirketinde çalıştığına dair herhangi bir kayıt yok ise de davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen sevk irsaliyesine göre davacınınadına 26/10/2009 tarihinde ürün teslim aldığı, böylece her iki işveren arasında organik bağın bulunduğu işçilik alacaklarından birlikte sorumlu tutulmaları gerektiği, davacının iş akdinin haklı ya da geçerli nedenle fesh edildiği hususunun davalı tarafça ispatı gerektiği halde davalıların bu ispatı sağlayamadıkları her ne kadar davacının kendi isteği ile işyerinden ayrıldığını iddia etmiş iselerde bu hususta tutulmuş bir tutanak ya da herhangi bir ihtarname ibraz edemedikleri böylece davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmış olduğu, dava dilekçesinde talep edilen ücretin ödendiğinin ispat edilemediği, haftalık yasal çalışma süresinin üzerinden fazla çalışması bulunduğu halde fazla mesai ücretlerinin ödendiği ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve hükmedilen alacaklardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2-Davacı, davalılardani." nde çalışmakta iken, 16/08/2009 tarihinde iş sözleşmesinin diğer davalı ." ne devredildiğini ve sözleşmesinin 01/11/2009 tarihinde haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini iddia etmiştir.
Çalışma olgusunu ispat yükü işçiye aittir. Davacıya ait sigorta kayıtları incelendiğinde en son davalılardan ... Şirketi"nden adına çalışma bildirildiği görülmektedir. Davacı tanıkları ise davalılardan"inde çalışanlar olup, davacının diğer davalı ... Şirket"inde çalıştığına dair görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır.
Diğer taraftan Organik bağ ilişkisinde işveren sıfatı olan tüzel kişinin, işçinin iş sözleşmesinden veya iş kanunundan doğan haklarını kullanmasının engellenmesi için temsilde farklı kişiliklere yer vermesi sözkonusudur. Bu durumda tüzel kişinin bağımsızlığı sınırlanır ve organik bağ içinde olunan kişi ile özdeş kabul edilir.
Bu anlamda; tüzel kişilik hakkının kötüye kullanılması, kanuna karşı hile, işçiye zarar verme(haklarının alınmasını engelleme), tarafta muvazaa(hizmeti kendisine verdiği halde başka bir kişiyi kayıtta işveren olarak gösterme) ve namı müstear yaklaşımı nedeni ile dolaylı temsil sözkonusudur. Bu durumların sözkonusu olduğu halde tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenler sorumlu tutulmaktadır... ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılır.
Dosya içeriğine göre davacı davalılar arasında organik bağ olduğu iddiasında bulunmadığı gibi salt sevk irsaliyesi ile davalı ... şirketi adına mal teslim alması organik bağ için yeterli değildir.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının, davalılardan...Şirket"inde çalıştığı iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.
Davalılardan .., davacının işyerinden kendisinin ayrıldığını dolayısı ile tazminata hak kazanmadığını savunmuş ise de, iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeyecek şekilde sona erdiğini ispat yükü işverene ait olup, davalının savunmasını ispatlayamadığı görülmüştür.
Bu nedenlerle davacının, davalı ... Şirketi"nde çalıştığı süre dikkate alınarak kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer işçilik alacaklarının hesaplanıp, hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.
3- Kural olarak işyerinde aynı şekilde görev yapan ve aynı çalışma düzenine tabi olan işçilerin mesailerinin de aynı kabul edilmesi gerekir.
Davacı dava dilekçesinde, işyerinde hafta içi 08:00-18:00 saatleri arasında, cumartesi günleri 08:00-16:00 saatleri arasında çalıştığını ayrıca, ayda 20 gün hafta içi 22:00 ye kadar çalışmanın sürdüğünü iddia etmiştir. Dosyada mübrez bilirkişi raporunda ise, bilirkişi tarafından haftada 6 gün günlük ortalama 12 saat çalışıldığı, bu çalışmada 1.5 saat ara dinlenmesi verildiği kabul edilerek haftalık 18 saat fazla mesai yapıldığı tespiti ile, fazla mesai ücreti hesaplanmış ve mahkemece bu rapora itibar edilmiştir.
Ancak Dairemizce 2014/27618 esas, 2016/3133 karar numaralı, 18.02.2016 tarihinde incelenen ve davalıları aynı olan emsal nitelikteki dosyada, fazla mesai ücreti haftalık 11 saat üzerinden hesaplanarak bulunan fazla mesai ücreti hüküm altına alınmış ve karar fazla mesai ücreti yönünden kesinleşmiştir. Emsal nitelikteki bu dosyanın davacısının da cnc operatörü olduğu, davacı ile aynı işi yaptığı anlaşılmıştır. Fazla mesai ücretinin haftalık 11 saat üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması için de hükmün bozulması gerekmiştir.
4-Diğer taraftan ıslaha karşı zamanaşımı defi nedeniyle, fazla mesai ücretinde reddedilen miktar üzerinden, davalı lehine red vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.