
Esas No: 2015/2284
Karar No: 2015/8234
Karar Tarihi: 17.12.2015
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/2284 Esas 2015/8234 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ... ile müvekkili arasında yapılan temizlik hizmeti alımı sözleşmesi uyarınca değişik havalimanlarının temizlik işlerini üstlenen müvekkilinin hak edişlerinden haksız kesinti yapıldığını ileri sürerek, şimdilik 15.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 11.07.2013 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde sehven davalı olarak ..."ne izafeten ..."nın gösterildiğini taraf sıfatında yapılan maddi hatanın kurumlar arası görev vs. ilişkilerin oldukça kompleks olması dolayısıyla kabul edilebilir bir gerekçeye dayandığını ancak, 6100 sayılı Kanun"un 124. maddesi doğrutusunda usul ekonomisi açısından davalının ... olarak değiştirilerek dava dilekçesinin ilgili kuruma tebliğ edilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı vekili, husumetin yanlış yöneltildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın 20.12.2012 tarihli sözleşmeyi ... ile yaptığı, bu genel müdürlüğün ise 233 sayılı KHK ile kurulan tüzel kişiliği haiz Kamu İktisadi Teşebbüsü olup davalı ... Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı"nın sorumluluğunun bulunmadığı, bu davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davalı ... Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı"nın davada pasif husumet ehliyeti olmadığından hakkındaki davanın reddine, davalı ...Genel Müdürlüğü hakkındaki davada ise; sözleşmeye göre davalı genel müdürlüğün davacının hak edişinden toplam ceza tutarı olarak 19.959,17 TL kesinti yapmakta haklı olduğu gerekçesiyle, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili, davalı ... yönünden temyiz etmiştir.
1-Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca davacı hak edişlerinden yapılan kesintinin tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 28.11.2001 tarih ve 4-661 E., 1074 K; 22.03.2006 tarih ve 4-12 E., 95 K.; Dairemizin 03.02.2015 tarih ve 2014/5176 E., 2015/545 K.; 10.06.2015 tarih ve 2014/7403 E., 2015/4452 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
Resmi Gazete"nin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı KHK"nın 2/1. maddesi uyarınca Kamu İktisadi Teşebbüsleri terimi, İktisadi Devlet Teşekkülü ile Kamu İktisadi Kuruluşları"nı ifade eder. Bu yasal düzenlemeye göre İktisadi Devlet Teşekkülü, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Kamu iktisadi kuruluşu ise, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu hizmet dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan Kamu İktisadi Teşebbüssüdür.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 16/1. (6762 sayılı TTK"nın 18/1.) maddesinde, "Ticaret şirketleriyle amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, İl Özel İdaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılır" hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmünde sözü edilen kurum ve kuruluşların yukarıda anılan kamu iktisadi kuruluşu ve kamu iktisadi teşebbüsü olduğu kabul edilmektedir. 233 sayılı KHK."nın 2/1. maddesinde, kamu iktisadi teşebbüsleri deyiminin, yukarıda anıldığı gibi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşunun ortak adı olduğu ifade edilmiştir. Tüzel kişiliğe sahip olarak kurulan (KHK 233 md.4/1) bu teşebbüsler 233 sayılı KHK ile saklı tutulan konular dışında özel hukuk hükümlerine tabidir (K.H.K. 233 md. 4/2). Bunlar belli ölçüde de olsa da mali açıdan özerk kuruluşlar olup, Genel Muhasebe Kanunu, Devlet İhale Kanunu ve Sayıştay"ın denetimine bağlı değildir (K.H.K. 233 m.4/3). Kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sıfatını kazanması için iki şarttan birinin yerine getirilmesi yeterlidir. Buna göre, 1-Kuruluş Kanunları uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya 2-Ticari şekilde işletilmek üzere kurulmak gerekir.
233 sayılı KHK, TTK"nın 16/1. maddesine uygun düzenlemeler getirmiştir. 233 sayılı KHK"nın 4/2. maddesine göre kamu iktisadi teşebbüsleri, 233 sayılı KHK"de belirtilen konular dışında özel hukuk hükümlerine bağlıdır. 233 sayılı KHK"nın 5. maddesi uyarınca çıkarılan iktisadi devlet teşebbüsleri ve kamu iktisadi kuruluşlarının ana statülerinde bunların özel hukuk hükümlerine göre işletilmek üzere kuruldukları belirtilmektedir. Her ne kadar TTK"nın 16/1. maddesinde "kuruluş kanunlarından" söz edilmekte ise de bugün için kamu iktisadi teşebbüslerinin kendi kuruluş kanunları bulunmadığı ve onlar yerine Yüksek Planlama Kurulu tarafından ana statüler hazırlanıp bunlar Resmi Gazete"de ilan edildikleri için TTK"nın 16/1. maddesindeki hükmü, "ana statüleri gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek üzere kurulmak" şeklinde anlamak gerekecektir. Bir kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sayılabilmesi için ticari şekilde işletilmek üzere kurulması da yeterlidir. Zira, TTK"nın 16/1. maddesi iki şartı birlikte aramamakta kendi kuruluş kanunları (ana statüleri) gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek cümlesinden sonra "veya" eki getirilerek "ticari şekilde işletilmek üzere kurulan" kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağını belirtmektedir. Öğretide baskın görüş de bu doğrultudadır. (Bkz.Ali Bozer "Sosyal Sigortalar Kurumunun Tacir Sıfatı" Batıder, 1962, C.l, S.4 sh:576, Karayalçın, Ticari İşletme sh:209, Naci Kınacıoğlu-Necdet Özdemir Türk Ticaret 2014-10255 E. Hukuku Başlangıç Hükümleri 5.Bası Ank.1984, Öcal, Akar, TTK.18/l maddesinin uygulanması hakkında bazı Düşünceler, Esader, 1975 S.l Sh:238, Prof.Dr.Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku 4.Baskı Sh:118 vd. Yrd. Doç. Dr. H.Ercüment Erdem, KİT"lerin Tacir sıfatı 1992 sh. 49-53 vd.)
Ticari işletme, 6102 sayılı TTK"nın 11/1. maddesinde de tanımlanmıştır. Buna göre, "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir."
233 sayılı KHK"nın 2/3. maddesinde kamu iktisadi kuruluşları tarif edilirken, kendilerine verilen görev ve kamu hizmetlerini, ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak verimlilik ilkesi doğrultusunda yürütecekleri açıklanmıştır. Kamu iktisadi kuruluşları, tekel mahiyetinde hizmet üretmek ve pazarlamak amacıyla (KHK"nın md.2/3) kuruldukları için üretim ve pazarlama faaliyetleri sırasında kâr elde edecekleri açıktır. Nitekim, 233 sayılı KHK"nın 35/3. maddesinde, "Bakanlar Kurulu"nca tespit olunan fiyatlar maliyetlerin altında bulunduğu takdirde, zarar ile birlikte, mahrum kalınan kâr ait olduğu veya ait olduğu yılı izleyen yılın genel bütçesine konulacak ödenekle karşılanır. Mahrum kalınan kâr miktarı, mal ve hizmetin satış maliyeti üzerinden % .... kâr payı tahakkuk ettirilerek belirlenir" hükmüne yer verilmiştir. Bu kamu iktisadi kuruluşlarının hususi hukuk hükümlerine tabi olacakları hükmü yanında, bunların iktisadi devlet teşebbüsleri gibi mal ve hizmet pazarlarken sosyal amaç yanında verimlilik ilkesi doğrultusunda kâr amaçladıkları açıktır. Bu durumda hizmet ve faaliyet sırasında ticari şirketlerin amacı olan verimlilik ilkesi doğrultusunda çalışan, işlerinin hacim ve mahiyeti itibariyle ticari muhasebe tutan, ticari müessese şeklinde çalışan kamu iktisadi kuruluşlarının bu faaliyetleri nedeniyle tacir sayılmaları gerekir. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi"nin 26.09.1983 tarih ve 7696 E., 7552 K. sayılı kararında bu teşebbüsler tacir sayılmıştır.
Somut olayda, davalı ...Ana Statüsü"nün 1. maddesi," Bu Ana Statünün amacı; 08.06.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere, ... (DHMİ) adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşu’nun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ve ilgili diğer hususları düzenlemektedir." hükmüne yer verilmiştir. ...adı altında teşkil olunan İktisadi Devlet Teşekkülü"nün hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı İktisadi Devlet Teşekkülleri 233 sayılı KHK"de saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabidirler ( 233 sayılı KHK. md. 4/2 ). Şu durumda davalı ...tacir konumundadır. Davacı da limited şirket niteliğinde özel hukuk tüzel kişisidir.
6100 sayılı HMK"nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK"nın 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize gelmese dahi temyiz mahkemesince re"sen gözetilmelidir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü ilişkisi iken 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, 23.05.2013 olan dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa"nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Bu durumda mahkemece, davacı ile davalı ..."nün tacir olduğu ve TTK"nın 4. maddesi uyarınca davanın bu davalı yönünden nispi ticari dava olduğu, buna göre de ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK"nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.