Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1484
Karar No: 2016/12412
Karar Tarihi: 25.05.2016

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/1484 Esas 2016/12412 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/1484 E.  ,  2016/12412 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

    DAVA : Davacı, cezai şart tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalının 27.5.2009 tarihli belirsiz süreli iş akdi uyarınca 28.9.2009 tarihinde çalışmaya başladığını, şirket tarafından verilen eğitim sonrasında 13.12.2010 tarihinde istifa ederek rakip şirkette çalışmaya başladığı iddiasıyla taraflar arasındaki iş akdinin 17/a, 23 ve 24. Maddeleri uyarınca cezai şart alacağının ödetilmesini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davacı tarafça tazmini istenen eğitim giderlerine ilişkin tazminat miktarının fahiş ve kötü niyetli olup kabulünün mümkün olmadığını, verilen eğitim sadece 5 gün olup sözleşmede eğitim karşılığında en az 6 ay süreyle çalışma zorunluluğu düzenlendiğini, 24.madde hükmünün davacı şirket lehine tek taraflı olarak düzenlendiğini, 23. madde gereği tazminat talebine ilişkin olarak... sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere ise geçerlilik tanınmadığını, bu madde de yer ve nevi şartı açık olarak düzenlenmeyip belirsiz olduğunu, normal çalışma sürelerini aşan sürelerde çalışmaya zorlanmış olması ve bu yapmış olduğu çalışmaların karşılığında fazla mesai ücretinin kendisine tahakkuk ettirilmemesi kendisine ödenmemesi nedeniyle iş akdini istifa etmek suretiyle fesih ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, davalının 13.12.2010 tarihinde kendi el yazısı ile yazmış olduğu istifa dilekçesinde "..28.9.2009 tarihinde başlamış olduğum asistan denetçi görevimden 13.12.2010 tarihi itibarı ile istifa ediyorum, nedenlerini saklı tutmakla beraber istifamın kabulü ve gereğinin yapılmasını arz ederim…" ibaresinin yer aldığı, taraflar arasında imzalanan iş akdinin 17 maddesi gereğince personelin taahhüt etiği sürenin bitiminden önce her hangi bir sebeple şirketten ayrılır ise şirket tarafından verilen eğitim programları sebebiyle 10.000,00.TL tazminat ayrıca eğitim süresi içinde aldığı aylı brüt maaşın 4 katı tutarında cezai şart ödeneceğinin belirlendiği, iş akdinin istifa yolu ile fesheden davalının iş akdinin 17. maddesine aykırı hareket ettiği anlaşıldığından bu maddede dayanan ve ispatlanan talebin kabulüne, iş akdinin 23 maddesi gereğince personelin istifa ettiği takdirde 1 yıl süre ile davacı şirketle aynı konuda faaliyet gösteren şirketlerde çalışamayacağı ve yine 24.maddesi ile de, hizmet sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği takdirde personelin fiilen almakta olduğu son brüt ücretinin 4 katı tutarında cezai şart ödeneceği kararlaştırılmış ise de, iş akdinin 23.ve 24. Maddeleri Anayasa ile güvence altına alınan çalışma özgürlüğü ilkesine aykırı olarak yapılan rekabet yasağı sözleşmesi geçersiz olduğu gerekçeleriyle bu maddelere yönelik cezai şart isteğinin reddine karar vermiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı taraf avukatları temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının sebepleri belirtilmeyen temyiz istemi nedeni ile kanuna açıkça aykırılık tespit edilen nedenler dışındaki, davalının da aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Taraflar arasındaki iş akdinin 23. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağı ile ilgili cezai şart tazminatı, fesihten sonraki rekabet etmeme borcuna aykırılık koşuluna bağlanmış olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/9-854 Esas, 2013/292 Karar sayılı 27.02.2013 tarihli kararı gereğince İş Mahkemesi görevli olmadığından bu konudaki istem hakkında tefrik kararı verilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmesi hatalıdır.
    3- Taraflar arasındaki iş akdinin 17. Maddesi eğitim dışındaki cezai şart tazminatını işveren lehine tek taraflı olarak düzenlemiştir. Bu hüküm fesih tarihindeki Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve yargılama sırasında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 420. Maddesi gereğince geçersiz olup bu maddeye dayanılarak talep edilen cezai şart isteminin reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile isteğin hüküm altına alınması bozmayı gerektirmiştir.
    F)SONUÇ:
    Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.05.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, davacı işveren le davalı işçi arasında imzalanan iş sözleşmesinde iş sözleşmesinin, feshinden sonra düzenlenen rekabet yasağına ilişkin cezai şart tazminatında iş mahkemesinin mi? Ticaret mahkemesinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
    Rekabet yasağına dayalı cezai şart tazminatı yanında sözleşmeden kaynaklanan cezai şart ve eğitim giderinin tahsili için iş mahkemesine açılan davada iş mahkemesince uyuşmazlık esastan görülmüş ve davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararın temyizi üzerine çoğunluk görüşü ile “Taraflar arasındaki iş akdinin 23. Maddesinde rekabet yasağı ile ilgili ceza şart tazminatı fesihten sonraki rekabet etmeme borcuna aykırılık nedeni ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/9-854 Esas, 2013/292 Karar sayılı 27.02.2013 tarihli kararı gereğince İş Mahkemesi görevli olmadığından bu konudaki istem hakkında tefrik kararı verilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
    Rekabet yasağı 6098 sayılı T. Borçlar Kanunu’nun Genel Hizmet Sözleşmesi hükümleri içinde 444 ila 447. maddelerinde düzenlenmiştir. Bunun nedeni ise rekabet etmemenin sadakat borcunun bir gereği olmasıdır.
    İş sözleşmesinin kurulması ile doğan sadakat borcu, işçi tarafından işverenin çıkarlarını koruma ve gözetme borcudur. Rekabet etmeme borcu ise, iş sözleşmesinin sonuçlarından olan; işçinin işverene sadakat borcu içinde yer alan alt bir yükümlülüktür. Taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasına veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür.
    İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır(Süzek, S. İş Hukuku,Yenilenmiş 10. Baskı 2014, S:344., YHGK. 22.09.2008 gün ve 2008/9-517 E, 2008/566 K. Sayılı ilamından. Aynı atıflar YHGK. ‘nun 21.09.2011 gün ve 2011/9-508 E, 2011/545 K ile Y. HGK. 27.02.2013 gün ve 2012/9-854 E, 2013/392 K. Sayılı ilamlarında da yapılmıştır).
    Hizmet sözleşmesinde işçi, diğer tarafa (iş sahibine) nazaran zayıf durumda bulunduğu için, kanun, iş sahibinin haksız menfaatler sağlayarak işçiyi ezmesini önlemek amacıyla hizmet sözleşmesine eklenecek rekabet yasağı hakkındaki hükümleri özel bir şekilde düzenleme gereğini duymuştur. Borçlar Kanunu 348-352(01.07.2012 tarihinden sonra 6098 sayılı TBK. 444-447 maddeleri). düzenlemesinin getirdiği hükümler, sadece hizmet sözleşmesi zımnında yapılan rekabet yapmama sözleşmelerine uygulanabilirler(Prof. Dr. C. Yavuz, Borçlar Hukuku Dersleri-Özel Hükümler, Beta Yayınları, 2006, S:276, YHGK. 22.09.2008 gün ve 2008/9-517 E, 2008/566 K. Sayılı ilamından. Aynı atıflar YHGK. ‘nun 21.09.2011 gün ve 2011/9-508 E, 2011/545 K ile Y. HGK. 27.02.2013 gün ve 2012/9-854 E, 2013/392 K. Sayılı ilamlarında da yapılmıştır). İşçiyi korumaya yönelik olan bu maddede yazılı olan sınırlamalar, bu durumda öteki sözleşmelere uygulanamazlar(Ord. Prof. Dr. H. V. Velidedeoğlu, Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Yargıtay Yayınları, 1987, S:561., YHGK. 22.09.2008 gün ve 2008/9-517 E, 2008/566 K. Sayılı ilamından. Aynı atıflar YHGK. ‘nun 21.09.2011 gün ve 2011/9-508 E, 2011/545 K ile Y. HGK. 27.02.2013 gün ve 2012/9-854 E, 2013/392 K. Sayılı ilamlarında da yapılmıştır). Her hizmet sözleşmesinin mutlaka bir ticari işletmeyi ilgilendireceğini kabul etmek mümkün değildir. Dolayısıyla esnaf düzeyindeki kişinin yaptığı hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının ihlalinden doğan davanın da bu hüküm gereğince mutlak ticari dava sayılması anlamsızdır. Bu tür bir sözleşmeden doğan uyuşmazlık “öz ticaret hayatına” ilişkin olmadığı gibi çözümü de ayrı bir uzmanlığı gerektirmez(S. Arkan, Ticari İşletme Hukuku, 9. Baskı, Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2005, S:94-95, YHGK. 22.09.2008 gün ve 2008/9-517 E, 2008/566 K. Sayılı ilamından. Aynı atıflar YHGK. ‘nun 21.09.2011 gün ve 2011/9-508 E, 2011/545 K ile Y. HGK. 27.02.2013 gün ve 2012/9-854 E, 2013/392 K. Sayılı ilamlarında da yapılmıştır).
    Borçlar Kanununun 348(TBK. Mad. 344.) maddesinde düzenlenen rekabet yasağı asli yükümlülük doğuran bir sözleşme değildir, iş akdine bağlı olarak fer’i nitelikte bir yükümlülük doğurmaktadır. İş ilişkilerinden doğan rekabet yasağının düzenlenmesinin dayanağı iş ilişkisidir.
    İşçi ile işveren arasında rekabet yasağına ilişkin uyuşmazlıkta, uyuşmazlığın İş Mahkemesi’nde mi yoksa ticari dava sayılarak Ticaret Mahkemesi’nde mi görüleceği doktrin ve uygulamada hep tartışma konusu olmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008(YHGK. 22.09.2008 gün ve 2008/9-517 E, 2008/566 K.) ve 2011(YHGK. 21.09.2011 gün ve 2011/9-508 E, 2011/545 K ) yıllarında yukarda belirtilen atıflardaki gerekçeleri de belirtmek sureti ile “dava konusu rekabet yasağının dayanağı, işçinin hizmet akdinden kaynaklanan sadakat borcundan kaynaklanmakta olup, hizmet akdinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin iş mahkemesinin görevli olduğu” gerekçesi ile verdiği kararların aksine 2013 yılında bu içtihadında dönerek ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012 yılındaki kararından etkilenerek(Y. 11. HD. , Direnme ile YHGK. 29.02.2012 gün ve 2011/11-781 E., 2012/109 K. Konu olmuş ve HGK 11. HD.’nin gerekçesine katılmıştır) iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet etmeme sözleşmesini iş sözleşmesinden ayrı bir sözleşme olarak değerlendirerek, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına ilişkin uyuşmazlığın ticari dava olması neden ile Ticaret Mahkemesi’nde görüleceğine karar vermiştir(Y. HGK. 27.02.2013 gün ve 2012/9-854 E, 2013/392 K).
    İşçi ve işveren arasında rekabet yasağına ilişkin “özellikle iş sözleşmesinin feshinden sonra rekabet etmeme yükümlülüğü nedeni ile” doğan uyuşmazlıkta görevli mahkeme konusunda YHGK kararları arasında çelişki olmuştur. Son karar ile iş sözleşmesinin feshinden sonrasına ilişkin rekabet etmeme ile ilgili uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görüleceği belirtilerek, önceki istikrarlı kararlardan dönülmüştür.
    Kararlara da konu olduğu gibi rekabet yasağı ile ilgili uyuşmazlıklarda görevli mahkeme konusunda iki normatif düzenleme vardır ve bu hükümler ne yazık ki çatışmaktadır.
    İlki iş yargılamasında özel kanun olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi, diğeri ise maddi hukuka ilişkin kurallar düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4 ve 5. maddeleridir.
    5521 sayılı kanunda “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklara iş mahkemelerinde görüleceği, 6102 sayılı kanunun 4/1.c maddesinde ise “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın rekabet yasağına ilişkin 444 ila 447. maddeleri ile ilgili doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu, ticari davalarda da delillerin ve bunların sunulmasının HMK hükümlerine tabi olduğuna vurgu yapıldıktan sonra, 5. maddesinde ise “aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakacağı” açıkça belirtilmiştir.

    Rekabet yasağına ilişkin işçi ve işveren tarafından düzenlenen sözleşmenin dayanağı iş ilişkisidir ve TBK.’nda genel hizmet sözleşmesi bölümünde bu sözleşmeye bağlı olarak düzenlenmiştir. Yukarda da belirtildiği ve kararlarda vurgu yapıldığı gibi, iş uyuşmazlıklarının çözümü genel yargıdan ayrılarak İş Hukuku’na has, bu hukukun amacına hizmet edecek şekilde kolay, hızlı ve ekonomik usul kurallarıyla yargılayan; uzman, özel (spesifik) bir yargıya bırakılmıştır. Rekabet yasağının dayanağı, iş sözleşmesinin gereği olan sadakat borcudur ve işçinin sadakat borcu iş sözleşmesi sona erse de devam eder. İş ilişkisine bağlı olarak imzalanan ve iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra sonuç doğuran rekabet etmeme sözleşmesini ayrı bir sözleşme olarak ayrı bir ilişki olarak değerlendirme doğru değildir. İş ilişkisi olmasa idi işçi ile işveren arasında böyle bir sözleşme imzalanmazdı. Rekabet yasağı ile ilgili uyuşmazlıkta ister iş ilişkisi devam etsin, isterse iş ilişkisi sona ersin açılacak davanın ticari dava olacağı açıktır. Ancak her ticari davanın asliye ticaret mahkemesinde görüleceğine dair mutlak bir kural bulunmamaktadır. Zaten kanun koyucu kanunu 5. maddesine “aksine düzenleme bulunmadıkça” ifadesi ile ticari davanın başka mahkemelerde de görüleceğine dair aksine hüküm bulunabileceğini belirtmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’ndaki kural aksine bir düzenlemedir.
    İş ilişkisi devam ederken rekabet yasağına ilişkin uyuşmazlıkta iş mahkemesinin görevli, sona erdikten sonra rekabet yasağı ile ilgili uyuşmazlığın ayrı bir sözleşme olarak değerlendirilerek, uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini kabul etmek bir çelişkidir.
    Rekabet yasağındaki cezai şart feshe bağlı olarak yapılmış ise feshin haklılığını veya haksızlığını İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesi, iş mahkemesinin uzmanlık alanındadır. Ticaret Mahkemesi bu yönde değerlendirmede iş hukukunun ispat ve yargılama kurallarını uygulayamaz.
    Keza, ivazlı rekabet yasağında, öngörülen süreye göre oranlama veya indirim yapılması, iş yargılamasında kabul edilmektedir. Oysa asliye ticaret mahkemesinde bu olanaklı değildir.
    Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında rekabet yasağı iş sözleşmesi kurulurken bu sözleşme içinde hükme bağlanmıştır. Ayrı bir rekabet sözleşmesi düzenlenmemiştir. İş mahkemesinin esastan uyuşmazlığı görmesi yerindedir. Bu nedenle çoğunluğun bir numaralı bozma görüşüne katılınmamıştır. 25.05.2016





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi