14. Hukuk Dairesi 2020/4500 E. , 2021/1040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki mirasın hükmen reddi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 16.09.2020 gün ve 2016/14857 Esas ve 2020/5022 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirası hükmen reddin tespitine ilişkindir.
Davacılar vekili, 12/06/2012 tarihinde ölen mirasbırakan ... terekesinin borca batık olması nedeni ile mirası hükmen reddin tespitini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin hüküm, davalı Maliye Hazinesi vekili ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 16.09.2020 gün ve 2016/14857 Esas ve 2020/5022 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davalı ... vekili, karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK"nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. TMK"nın 426/2 maddesine göre bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışırsa vesayet makamının ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı ataması gerekmektedir. Mahkemece, mirasın reddinde mirasçı annenin hukuki yararı ile mirasçı çocuğun hukuki yararı çatıştığında, küçüğe kayyum tayin ettirilmesi, husumetin kayyıma yöneltilmesi, kayyım gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekmektedir. Davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmemeleri, bilmelerinin de mümkün olmaması, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verilmesi durumlarında, yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince kamu borçlarının murisin; "ortağı" ve "temsilcisi" olduğu şirket borcundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde ilgili şirketlerin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya; "temsilcisi" olarak da şahsi sorumluğu olacağı gözetilerek, mahkemece uzman bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin, "ortağı" ve "yasal temsilcisi" olduğu şirketlerin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların kamu borcundan dolayı terekenin borca batıklığının tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, aksi halde murisin ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan bilgiler ışığında somut olaya gelince, aralarında menfaat çatışması bulunması nedeni ile davacı mirasçı ...’in mirasçı ... adına velayeten mirası reddetmesi mümkün değildir. ...’in 13.03.2014 tarihinde ergin olduğu dikkate alınarak davanın ... tarafından asaleten ya da mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname ile yetkilendirdiği avukat vasıtası ile devam ettirilmesi ve gösterdiği takdirde delilleri toplanıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Ayrıca davacılar vekilinin vekaletnamesinde, mirasın reddine ilişkin özel yetki bulunmamasına rağmen bu eksiklik tamamlattırılmadan yargılamaya devam edilmesi de doğru görülmemiştir.
Öte yandan, mirasbırakanın terekesi ölüm tarihi esas alınmaksızın araştırılmıştır. Banka kayıtları hiç araştırılmamış ve kamu borçlarının şirket borcundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı sorulmamıştır. Ayrıca, UYAP sisteminden yapılan araştırmada mirasbırakanın Bartın ili Ulus ilçesinde çok sayıda taşınmaz kaydı olmasına karşın sadece Sarıyer Tapu Sicil Müdürlüğünden yapılan eksik araştırma ile yetinilerek terekede aktif bulunmadığı yönünde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mirasbırakanın araç kaydına ilişkin ... sisteminden ölüm tarihi itibari ile ayrıca araştırma yapılmalı, kolluğun menkul ve gayrimenkul kaydı bulunmadığına yönelik genel ve soyut ekonomik ve sosyal durum araştırma cevabı ile yetinilmemelidir.
Mirasbırakanın ölüm tarihi esas alınarak taşınmazları, araç kaydı, banka hesapları, hesap hareketleri, banka hesaplarındaki bakiye bilgileri, terekenin borç miktarı, kamu borçlarının şirket borcuna ilişkin olup olmadığı ilgili kurumlardan sorulmalı, taşınmazları başında uzman bilirkişiler marifeti ile keşif yapılarak ölüm tarihi itibari ile mirasbırakana düşen aktif değer hesaplanmalı, terekenin aktif ve pasifi tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir.
Dairemizce kararın yukarıda belirtilen gerekçeler ile bozulması gerekirken maddi hata sonucu onandığı bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davalı ... vekilinin yerinde görülen karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 16.09.2020 gün ve 2016/14857 Esas ve 2020/5022 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.02.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.