12. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/23187 Karar No: 2012/40238
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/23187 Esas 2012/40238 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2012/23187 E. , 2012/40238 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 28/02/2012 NUMARASI : 2011/1543-2012/81
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, borçlu tarafından usulsüz tebligat şikayeti ile icra mahkemesine başvurulmuş, mahkemece, tebligatın usulüne uygun olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Somut olayda, icra dosyasında takip talebinde borçlu olarak “M.. B.” gösterilmiştir. Borçluya çıkartılan ilk tebligatın, borçlunun adresten ayrılmış olması sebebi iade edilmesi üzerine alacaklının talebi ile borçlu olarak “.. Maddeler Sanayi ve Ticaret M.. B..” firması gösterilmek sureti ile Ticaret Sicil Müdürlüğünden borçlunun adresleri sorulmuş, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğundan gönderilen 23.02.2009 tarihli yazı cevabında firmanın adres bilgileri yanında firma sahibi borçlu M. B.."ın da ev adresi bildirilmiştir. Borçlu M.. B.."ın ev adresi tespit edildiği ve resmi kurumca bildirildiği halde firmasının adresi esas alınarak tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca borçluya tebligat yapılması usulsüzdür. Mahkemece bu hususun göz ardı edilerek tebligatın usulüne uygun olduğunda karar verilmesi isabetsizdir. O halde, mahkemece Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğu tarihin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan, borçlunun dava dilekçesinde protestoya ilişkin bir şikayeti olmadığı halde, gerekçede böyle bir şikayet varmış gibi değerlendirme yapılması da doğru bulunmamıştır. Ayrıca HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrası gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” ve “Türk Milleti Adına” ibaresinin yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.