20. Hukuk Dairesi 2016/4110 E. , 2017/8692 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 05.09.2011 tarihli dava dilekçesinde özetle, ... Köyü 218 ada 6 (eski 103 ada 190) parsel sayılı 13050 m2 taşınmazın, orman sayılan yerlerden olduğunu bildirerek tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine göre yapılan yenileme çalışmasının askı ilan süresi içinde açıldığı gerekçesiyle 23.09.2011 gün ve 59 - 85 sayılı kararla görevsizlik kararı verilerek, dosya Kadastro Mahkemesine gönderilmiş, Kadastro Mahkemesince, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olduğu gerekçesiyle ve 28.03.2012 gün, 23-15 sayılı kararla davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin merci tayinine ilişkin 09.11.2012 gün ve 13423 - 12340 sayılı kararıyla Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirlenmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 218 ada 6 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.09.2014 tarih, 2014/5674- 7974 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki; dairede aynı gün temyiz incelemesi yapılan 2014/5673, 5674 ve 5676 sayılı dosyalar için ortak hazırlanan uzman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş, 1956 tarihli memleket haritasında, taşınmazların bir bölümü yeşil alanda, bir bölümü ise açık alanda olduğu halde, bilirkişi raporunda orman bütünlüğü içinde kaldıkları şeklinde değerlendirme yapılmıştır. Ancak, taşınmazlar komşu parsellerden bağımsız olarak tek parsel bazında gösterilmiş olduğundan ve incelenen memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları da dosyaya eklenmediğinden orman bütünlüğü içinde olup, olmadıkları denetlenememektedir.
O halde; mahkemece, bir harita-kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar
stereoskop aletiyle üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, komşu parsellerin konumu krokide gösterilmeli, komşu parsellere uygulanan tapu ya da vergi kaydı varsa, getirtilerek dava konusu taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği belirlenmeli, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğindeki yerlerden olup olmadığı değerlendirilmeli, böyle bir durum sözkonusu değilse, yalnızca yeşil renkli orman sayılan yer belirlenerek ayrılmalı, taşınmazın diğer orman sayılmayan bölümü hakkındaki dava reddedilmeli, bu şekilde toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir. Böylesine bir inceleme yapılmadan eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması doğru değildir"" denilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman savına dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 31/10/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.