10. Ceza Dairesi 2018/1338 E. , 2018/8096 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 29/03/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki kamu davasının durmasına dair Bakırköy 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/04/2017 tarihli ve 2017/220 esas ve 2017/188 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 03/04/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 17/09/2009 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 03/02/2011 tarihli ve 2009/1187 esas, 2011/83 sayılı kararı ile 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
2- Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kararın kesinleşmesini müteakip, Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nce tedbirin infazına başlaması için sanığa gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 19/06/2012 tarihinde tebliğ edildiği ve sanığın da 25/06/2012 tarihinde kuruma müracaat ettiği, burada tedbire ilişkin yükümlülükleri hakkında bildirim yapılarak tedavisi için hastaneye sevk edildiği,
3- Ancak tedbirin infazı aşamasında sanığın 12/03/2013 tarihli görüşmesine gelmeyerek yükümlülüklerini ihlal etmesi üzerine 12/04/2013 tarihinde uyarı müzekkeresi tebliğ edildiği, uyarı tebliğini müteakip sanığın tedbirin infazına devam ettiği,
4- Sanığın 13/11/2013 tarihinde adres değişikliği dilekçesi vererek tedbirin infazına Tarsus Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nde devam etmek istediğini beyan etmesi üzerine tedbir dosyasının buraya nakledildiği, Tarsus Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nce sanığa gönderilen uyarılı başvuru davetiyesinin 03/02/2014 tarihinde sanığın bildirdiği adrese tebliğ edilmesine rağmen kuruma müracaat etmemesi üzerine, sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi için Mahkemesine bildirimde bulunulduğu,
5- Sanık hakkında yargılamaya devam eden Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 21/03/2014 tarihli ve 2014/293 esas, 2014/290 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1, 62/1 ve 50/1-a. maddeleri uyarınca 6.000 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin 21/05/2014 tarihinde kesinleştiği,
6- Sanığın denetim süresi içinde 08/01/2016 tarihinde işlediği iddia edilen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkûmiyetinin kesinleştiğinin ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanması için ihbarda bulunulmasını müteakip dosyayı yeniden ele alan Bakırköy 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/04/2017 tarihli ve 2017/220 esas ve 2017/188 sayılı kararı ile “sanık hakkında hükmedilen tedbirin infazı aşamasında sanığa bir kez daha tebligat çıkarılması gerektiği” gerekçesi ile “kamu davasının durmasına” karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Bakırköy 40. Asliye Ceza Mahkemesince, ısrar şartının gerçekleşmediğinden bahisle anılan şartın gerçekleşmesinin beklenmesine yönelik olarak yargılamanın durmasına ilişkin karar verilmiş ise de,
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak eyleminden dolayı 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği cihetle, sanık hakkında verilen hükmün açıklanması koşullarının da 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine tabi olmadığı, 5237 sayılı Kanun"un 191/4. maddesinde yer alan, "a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması..." hallerinde hükmün açıklanmasına karar verileceği gözetilmeksizin, denetim süresi içinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işleyen sanık hakkında hükmün açıklanmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Bakırköy 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/04/2017 tarihli ve 2017/220 esas ve 2017/188 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkındaki ilk karar olan 03/02/2011 tarihli karar ile TCK’nın 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği, ancak sanığın yükümlülüklerini ihlal ettiği yönünde bildirimde bulunulması üzerine karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca yargılamaya devam edilerek 21/03/2014 tarihli karar ile sanığın mahkûmiyetine ve CMK’nın 231. maddesindeki genel hükümlere göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, hüküm tarihinden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasında yer alan "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur." şeklindeki düzenleme uyarınca sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi gerektiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden 6545 sayılı Kanun ile sanık lehine getirilmiş bir düzenleme bulunmadığı, kaldı ki sanık hakkında verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının da 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesi kapsamında verilmiş olmadığı, bu nedenle CMK’nın 231. maddesinde yer alan genel hükümlerin geçerli olacağı, bu durumda sanığın 5 yıllık denetim süresi içinde işlediği iddia olunan “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçundan dolayı mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesi üzerine CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca hükmün açıklanması gerektiği anlaşılmış olup, “hükmün açıklanmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği” düşüncesine dayanan kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiş ise de,
Sanık hakkında 03/02/2011 tarihli karar ile uygulanmasına karar verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı aşamasında sanığın 25/06/2012 tarihinde kuruma müracaat ettiği ve burada tedbire ilişkin yükümlülükleri hakkında bilgilendirildiği, ilk uyarının bu şekilde doğrudan kurumca yapılmış olduğu, ancak tedbirin infazı aşamasında sanığın 12/03/2013 tarihli görüşmesine gelmeyerek yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesi üzerine 12/04/2013 tarihinde ikinci uyarı müzekkeresi tebliğ edildiği, uyarı tebliğini müteakip sanığın tedbirin infazına devam ettiği, takip eden süreçte ise sanığın kendi talebi üzerine dosyanın nakledildiği Tarsus Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nce gönderilen uyarılı başvuru davetiyesinin 03/02/2014 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, bu şekilde sanığın üçüncü kez uyarılmış olduğu, buna rağmen sanığın kuruma müracaat etmeyerek 1 yıl içinde yükümlülüklerini ikinci kez ihlal etmesi üzerine, sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi için Mahkemesine bildirimde bulunulduğunun anlaşılması karşısında, yapılan uyarılara rağmen 1 yıl içinde yükümlülüklerini iki kez ihlal etmiş olan sanık hakkında yargılama şartının gerçekleştiği gözetilerek yargılamaya devam edilip esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, durma kararı verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi bu yönü ile ve değişik gerekçe ile yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının durmasına dair Bakırköy 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/04/2017 tarihli ve 2017/220 esas ve 2017/188 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 19.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.