Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4019
Karar No: 2017/8687
Karar Tarihi: 31.10.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/4019 Esas 2017/8687 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, adına tescilini istediği bir taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını iddia etmiştir. Mahkeme davayı kabul ederek taşınmazın davacı adına tapuya tescil edilmesine karar vermiştir. Ancak Hazine vekili kararın bozulması için temyiz etmiş ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, taşınmazın imar ihya edilip edilmediğinin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının belirlenmesi için delil olarak en eski tarihli hava fotoğrafları ve kadastro haritasına ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Dava sırasında usule uygun tebligat yapılmamıştır ve davacı duruşmaya katılmamıştır. Mahkeme, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Ancak, usule uygun tebligat yapılmamış olduğu için kararın usule uygun olmadığına hükmedilmiştir. Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri taşınmazların niteliği, imar ihya edilip edilmediği ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin/kişinin başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının, tasarruf sınırlarının ne olduğunun belirlenmesinin gerektiğini belirtmektedir.
20. Hukuk Dairesi         2016/4019 E.  ,  2017/8687 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Beldesinde bulunan bir parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Yargılama sırasında davacı 24.04.2009 tarihli dilekçesi ile dava açtığı yerin 1068 ada 2 parsel sayılı imar işlemi ile oluşmuş taşınmaza yönelik olduğunu belirterek davasını ıslah etmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın davacı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.11.2010 tarih ve 2010/12659- 15774 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında:""3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır"" denilmiştir.
    Mahkemece duruşma tarihi davacıya tebliğ edilmiş ancak davacı duruşmaya katılmadığından dosya işlemden kaldırılmış ve dosya davacı tarafından yasal süresinde yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 20.10.1999 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu işlemi ise 1961 yılında yapılmış ve sonuçları 17.08.1961 - 16.09.1961 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir.
    6100 sayılı HMK"nın 150. maddesi gereğince ""Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır ve işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır"" hükmüne amir olup somut olayda da mahkemece bu hükümden hareketle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de bu hükmün uygulanabilmesi için öncelikle usule uygun yapılmış bir tebligat ile davacı tarafın duruşmaya davet edilmiş olması gerekmekte olup davacı ..."e usule uygun yapılmış bir tebligata dosya içerisinde rastlanılmamıştır. Davacı 02.03.2010 tarihli celsede adresini ""... Kasabası, ... Mah. No:55"" olarak bildirmesine rağmen Yargıtay bozma kararı ""... Kasabası"" olarak tebliğe çıkarılmış, duruşma tarihinin tebliğ edildiğine dair bir belgeye ise dosyada rastlanılmadığı gibi gerekçeli karara ilişkin tebligat evrakındaki adres sütunu ""... ... ..."" olarak hazırlanmakla birlikte davacıya kalemde tebliğ edilmiş, olup neticede davacının duruşma gününden haberdar edilmediği anlaşılmakla dosyanın işlemden kaldırılması ve üç ay içinde yenilenmediğinden bahisle açılmamış sayılması şeklinde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/10/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi