Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2009/6-427
Karar No: 2009/492
Karar Tarihi: 11.11.2009

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009/6-427 Esas 2009/492 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2009/6-427 E., 2009/492 K.

Hukuk Genel Kurulu 2009/6-427 E., 2009/492 K.

  • ONALIM HAKKI
  • PAYLI MÜLKİYET
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 732 ]
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 733 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "şufa (onalım)" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Antalya Dördüncü Asliye Hukuk Mahkemesi)"nce davanın kabulüne dair verilen 15.05.2008 gün ve 2006/336-2008/172 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesi"nin 04.11.2008 gün ve 9209-11961 sayılı ilamı ile; (...Uyuşmazlık, onalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece 13.450 YTL onalım bedeli üzerinden davanın kabulüne, davalı Şefika adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilesinin dava konusu payın ilişkin bulunduğu 13 no"lu parselin paydaşlarından olduğunu, Hollanda"da ikamet ettiğini, Türkiye"ye dönüşünde bir işlem için Tapu Sicil Müdürlüğüne gittiğinde dava konusu edilen payın 28.02.2005 tarihinde davalı Mehmet"e satıldığını, onun da onalım hakkının kullanılmasını engellemek için 29.09.2005 tarihinde eşi olan davalıya bağışladığını öğrendiğini, onalım hakkını kullanmak istediğini belirterek, davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalılar vekili, onalım hakkının payın üçüncü kişiye satılması halinde kullanılabileceğini, tapuda davalı Şefika"ya yapılan temlikin ise bağış olması nedeniyle davacının onalım hakkının bulunmadığını, diğer yandan üzerinde pay olmayan davalı Mehmet"e dava açılamayacağını, ayrıca payın

    dava tarihindeki değerinin tespitini istediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

    Onalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir.

    Onalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Onalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret onalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı, tapuda yapılan işlemin tarafı olmadığından tapuda yapılan temliki işlemin muvazaalı olduğu iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. İşlemin gerçekte bağış olmayıp satış olduğunun belirlenmesi halinde, şayet satış bedeli kanıtlanabilirse bu bedel, yoksa keşfen bilirkişi aracılığı ile tapudaki işlem tarihinde saptanan bedel onalım bedeli olur.

    Olayımıza gelince; davacının paydaşı olduğu 13 no"lu parselde bulunan ve dava konu edilen 528/972 pay, taşınmazın bir kısım paydaşları tarafından 28.02.2005 tarihinde 13.000 YTL bedelle davalı Mehmet"e satılmıştır. Adı geçen davalı da söz konusu payı 29.09.2005 tarihinde eşi olan davalıya 13.000 YTL bedel göstererek bağışlamıştır. Davacı son temlikin muvazaalı olup gerçekte payın satıldığını ileri sürerek onalım davası açmıştır. Bu iddia üzerine mahkemece yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen 02.10.2007 tarihli bilirkişi raporunda temlik tarihi itibariyle payın değerinin 382.528.96 YTL, dava tarihi itibariyle ise 421.509.44 YTL olduğu belirtilmiştir. Yine davacının iddiası doğrultusunda dinlenen tanıkları payın davalı Şefika"ya bağışlandığını beyan etmelerine karşın gerçekte satıldığına dair bir beyanda bulunmamışlardır. Dava konusu edilen payın eşler arasında tapuda bağış olarak temlik edilmesi, payın değerinin tapuda gösterilen bedelin çok üzerinde bulunması, tanık beyanlarının temlikin aslında satış olduğunu kanıtlayacak yeterlilikte olmaması karşısında davacı tapuda yapılan bağışın satış olduğunu kanıtlayamamıştır. Onalım hakkı yukarıda açıklandığı üzere sadece payın üçüncü kişiye satılması halinde kullanılabileceğinden ve dava konusu edilen pay da davalı Şefika"ya bağışlanmış olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı

    şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gibi, tapuda üzerinde pay kaydı bulunmayan davalı Mehmet hakkındaki davanın reddedilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Temyiz Eden: Davalılar vekili

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz etiildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve klanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    S o n u ç: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme ararının Özel Daire"nin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK"nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.11.2009 gününde oyçokluğuyla karar yerildi.

    KARŞI OY

    Taraflar arasında görülen onalım davası sonunda mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Özel Daire"ce bozma ilamında belirtilen nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemenin direnme kararı üzerine HGK tarafından Özel Daire bozma ilamı doğrultusunda yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

    Aşağıda açıklanan nedenlerle bozma ilamına katılamıyorum: Davalılardan Mehmet davacının da paydaş bulunduğu taşınmazdan pay satın almıştır. Yedi ay kadar sonra da bu payını tapuda bağış yolu ile eşi olan diğer davalıya intikal ettirmiştir. Özel Daire bozma kararının gerekçesinde dinlenen tanıkların payın Mehmet tarafından davalı Şefıka"ya bağışlandığını beyan etmelerine rağmen gerçekte satıldığına dair bir beyanda bulunmadığını belirtmiştir. Keza bozma ilamında onalım hakkının sadece satışta kullanılabileceği, nizalı pay davalı Şefıka"ya bağış yolu ile geçtiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığı gerekçesi ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

    HUKUK BOLÜMÜ

    İlke olarak Özel Daire"nin bozma gerekçeleri doğrudur, ancak eldeki davada davacı yapılan işlemin bağış olmayıp satış olduğu yolunda bir iddiada bulunmamıştır. Davalılar karı-koca olup zaten hayatın olağan akışına göre de işlemin genel olarak bağış olması her zaman rastlanan bir olaydır. Davacı yapılan işlem bağış olmakla beraber bu işlemin kendisinin onalım hakkının ortadan kaldırılması için danışıklı yapıldığını iddia etmektedir. Tapudaki devrin aslında bağış olmayıp satış olduğunu iddia etmek başka şey, bağış işleminin danışıklı olduğunu söylemek başka şeydir. Davacı bağışın gerçek amacının kendisinin onalım hakkını önlemek olduğunu iddia etmektedir. Türk Medeni Yasası"nın 733/3. maddesine göre davalı Mehmet"in payın satın alındığına dair davacıya bir uyarı çekmeksizin aldığı payını eşine devretmesi zaten başlı başına danışıklı işlemin bir delilidir. Bu konuda zaten kolay kolay delil bulmak da mümkün olmamakla birlikte dinlenen tanık da davalı Mehmet"e pay alımının sakıncalı olduğu hatırlatıldığında kendisinin gerekli tedbirleri aldığı yolunda beyanda bulunduğunu söylemiştir. Davacı taraflar arasında onalım hakkının önlenmesi için yapılan bağış işleminin dışındadır, bu nedenle olayın oluş biçimi, onalım hakkının kullanım süresi içerisinde karı-koca arasında yapılmış olması gözönüne alındığında gerçek amacın davacının onalım hakkını önlemek için yapıldığı çok açıktır. Bu nedenle davacının böyle bir iddiası olmamasına rağmen bağışın satış olduğu ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi doğru değildir. Aksi düşünüldüğü takdirde paylı taşınmazda pay satın alan kişi bunu danışıklı olarak bir yakınına bağış olarak devrettiğinde hiçbir zaman onalım hakkı kullanılamayacaktır.

    Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının doğru olduğu ve işin esasının incelenmesi için Özel Daire"ye gönderilmesi gerektiği düşüncesindeyim.

    Erdal SANLI Birinci Başkanvekili

    KARŞI OY

    Davacının hissedarı olduğu 7463 ada 13 parselde kayıtlı taşınmazın davalı Mehmet tarafından diğer hissedarlardan satın alınıp bilahare eşi olan diğer davalı Şefika"ya devredildiği ileri sürülerek yasal şufa hakkına ve muvazaa iddiasına dayanılarak hissenin iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiş, mahkemenin tapunun iptaline dair verdiği karar Yüksek Özel Daire"ce bozulmuş, direnme kararı da Yüksek Hukuk Genel Kurulu"nca bozulmuştur.

    Davacı yasada öngörülen hakka dayanarak şufa hakkını kullanmıştır. Davalılar karı koca olup şufa hakkını bertaraf etmek amacıyla devir işlemini bağış olarak gerçekleştirmişlerdir. Olayda şufa hakkının ortadan kaldırılması amacıyla ve durumu

    bilmesi gereken kişilerce yapılan bağış açıkça muvazaaya dayalıdır. Bu tür işlemlerin şılfa hakkını ortadan kaldırdığının kabul edilmesi halinde benzer uygulamaların çoğalacağı ve bu yolla onalım hakkının ortadan kaldırılacağı ortadadır. Davalılar karı koca olup iyiniyetle hareket ettikleri, durumu bilmediklerine dair savunmalarına itibar olunması mümkün değildir.

    Belirtilen nedenlerle davanın kabulüne dair mahkeme kararının onanması gerektiğini düşündüğümden aksine oluşan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

    İhsan ULUSOY

    Onbeşinci Hukuk Dairesi Başkanı

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi