11. Hukuk Dairesi 2016/5507 E. , 2017/7087 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/01/2015 tarih ve 2014/662-2015/15 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 20.12.2012 tarihli ... Hurda Malzeme Nakliye Hizmeti Sözleşmesi akdedildiğini, davalının 03.01.2014 tarihli yazısı ile 396.461,40 TL hakedişinin kesildiğinin ve 167.765,41 TL bakiye borcun yatırılmasının bildirildiğini, bu kararın gerekçesinin belirtilmediğini ancak 4735 sayılı Kanun"un 21. maddesine dayanıldığını, anılan madde uyarınca işlem yapılabilmesi için yüklenicinin, ihale sürecinde Kamu İhale Kanununa göre yasak fiil ve davranışlarda bulunduğunun sözleşmeden sonra tespitinin gerektiğini, ancak davalı tarafından müvekkilinin 4734 sayılı Kanuna aykırı bir davranışının tespit edilmediğini, her ne kadar şirket ortağı hakkında kamu davası açılmışsa da somut ve delile dayalı bir isnadın yer almadığını, bu durumun kararı hukuka aykırı kıldığını, isnat edilen fiillerin TCK anlamında suç teşkil etmediğini, henüz ceza yargılaması sonuçlanmadan herhangi bir yaptırım uygulanamayacağını, yapılan işlemin Anayasa"nın hukuk devleti ve suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı ilkesine aykırılık taşıdığını ileri sürerek müvekkiline kesilen cezanın hukuka aykırılığının tespitini, muarazanın giderilmesini, toplam 564.226,84 TL"nin ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Uyuşmazlık Mahkemesi kararı uyarınca ihale sürecinde Kamu İhale Kanununa göre yasak fiil veya davranışlarda bulunulduğunun sözleşme yapıldıktan sonraki aşamada tespiti üzerine tesis edilen işlemin sözleşmeden doğan bir ihtilafa değil, kamu gücüne dayanılarak ve tek yanlı tesis edilen bir işlem olduğunu, bu itibarla davanın idari yargının görev alanına girdiğini, 4735 sayılı Kanun"un 21. ve sözleşmenin 27. maddeleri kapsamında yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu, ceza yargılamasının devam ettiğini, müvekkilinin bu yargılamayı beklemek zorunluluğunda olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, uyuşmazlığın, davalının ihale öncesi Kamu İhale Kanununa göre yasak davranışlarda bulunduğu iddiasından kaynaklandığı, bu niteliği itibariyle idari yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyi etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı deliller ile gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 6100 sayılı HMK"nın 331/2 maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” biçiminde düzenlenmiş olup anılan düzenleme adli mahkemeler arasındaki görevsizlik kararlarında, bir diğer ifadeyle “davaya bir başka mahkemede devam edilmesi” halinde uygulanmalıdır. Ancak, yargı yolu bakımından görevsizlik kararlarından sonra, idare mahkemesinde aynı konuda dava açılsa dahi, bu dava, adli yargı mercilerinde açılan davanın devamı niteliğinde olmayıp, kendine özgü usul kuralları bulunan farklı yargı yerinde yeniden açılan bir dava söz konusudur. Bu durumda, mahkemece, idare mahkemelerinin görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğine göre, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden de hüküm kurulması gerekirken, harç ve giderlerin nihai kararda göz önünde bulundurulmasına karar verilmek suretiyle anılan hususlarda hüküm tesis edilmemesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.