14. Hukuk Dairesi 2020/3719 E. , 2021/1039 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24/02/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesinin istenmesi üzerine Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/01/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, kök mirasbırakan ...’un çocuklarından ...’nin ..., ... ve ... isimli üç çocuğunun bulunduğunu, mirasbırakan ...’a ait Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/366 Esas, 2002/1378 Karar sayılı mirasçılık belgesinde ölü mirasçı ...’nin kızı ölü mirasçı ...’nin çocuksuz öldüğü belirtilerek miras payının ...’nin diğer çocukları ... ve ...’ye bırakıldığını, oysa ki ...’nin ... isimli bir oğlu bulunduğunu ve davacıların da ölü ...’un çocukları olduğunu belirterek hatalı Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/366 Esas, 2002/1378 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 598. maddesinde başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, Sulh Mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği açıklanmıştır. Mirasçılık belgesi, mirasçıların miras bırakanla irs ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belgedir. Bu açık hüküm karşısında her bir mirasçının diğerlerinden bağımsız olarak mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle dava açma hakkının bulunduğu, mahkemelerce yetki verilmesi koşuluyla bu tür davaların mirasçı sıfatı bulunmayan kişilerince de açılabileceği kuşkusuzdur. Bu tür davaların kural olarak hasımsız açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekir. Bu olgunun sonucu olarak bu tür davalar sonucunda verilen hükümler kesin hüküm oluşturmadığı gibi, hatalı oldukları öne sürülerek her zaman için iptalleri de istenebilir. Daha önce başkaları tarafından mirasçılık belgesinin alınmış olması, diğer mirasçılar veya mahkemelerce yetki verilen kişilerin bu istemle dava açmalarına engel bir neden de değildir. Mirasçılık belgesi verilmesi davalarında çekişmeli yargıya tabi davaların aksine resen araştırma prensibi hakim olduğundan mirasçılar tarafından açılan bu tür davalarda davacı taraf sadece miras bırakanın var olduğunu ve öldüğünü, kendisinin soybağı, evlilik veya evlat edinme nedeniyle miras bırakanın mirasçısı olduğunu ve dava dilekçesindeki diğer iddialarını kanıtlamak zorundadır. Davanın mahkemelerce yetki verilen ve mirasçı sıfatı bulunmayan kişilerce açılması durumunda davacı tarafın sadece miras bırakanın var olduğunu ve öldüğünü kanıtlamakla yükümlü olacağı, her iki halde de nüfus aile kayıtlarının getirtilerek miras bırakanın davacı taraf dışında başka mirasçısı olup olmadığını tespit etmenin ve miras paylarını belirlemenin hakimin görevi olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan hukuki yarar bulunması koşuluyla bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması da mümkün bulunmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 30.maddesi hükmüne göre nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması halinde doğum, ölüm gibi olayların tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Bu olgu gözetildiğinde miras bırakanın nüfusa kayıtlı olmaması başlı başına irs ilişkisinin kurulmadığını göstermez ve davanın reddini gerektirmez. Davanın reddine karar verilebilmesi için ispat yükü üzerinde olan davacının gösterdiği tüm delillerin eksiksiz toplanması varsa tanıklarının dinlenmesi nüfus kayıtlarının getirtilmesi, daha sonra hüküm verilmesi gerekir.
Kural olarak öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre davada taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Mirasçılık belgesinin iptali halinde hukuksal durumlarının etkilenmesi söz konusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 303. maddesine göre, bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olayda, mahkemece ... ile ... arasındaki irs ilişkisi Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/180 Esas, 2009/445 Karar sayılı ilamı esas alınarak kurulmuş ise de, iptali istenen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen davalılar ve davalıların mirasbırakanları Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/180 Esas, 2009/445 Karar sayılı davada taraf olmadıklarını ve mahkeme ilamının kendileri için bağlayıcı nitelikte olmadığını beyan ederek davacılar ... ve ...’un mirasçılığına itiraz etmişlerdir. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler de gözetilmek sureti ile davacılar ... ve ...’un mirasbırakan ...’un mirasçıları olup olmadıkları usulünce araştırılarak hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı, 1921 tarihinde ölen mirasbırakan ...’un, 1954 tarihinde ölen oğlu ...’ün 1971 tarihinde ölen eşi ...’un tüm miras payı Maliye Hazinesine bırakılmış ise de, ...’un nüfus kaydında ... isimli oğlunun olduğu ve ...’in nüfus kaydının düşünceler kısmında, “Evlat edinme: Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 1966/115 Esas 1966/ 184 Karar sayılı ve Gaziosmanpaşa Noterliğinin 23.5.1966 tarih 5513 sayılı senedi ile ...’ye evlat oldu” açıklamasının yer aldığı, ...’in 18.03.1990 tarihinde öldüğü ve nüfusa kayıtlı altsoyunun bulunduğu, ... mirasçılarının mirasçı olarak gösterilmesi ve pay verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.