1. Hukuk Dairesi 2013/18740 E. , 2015/4156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2013
NUMARASI : 2012/129-2013/200
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.03.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı A.. K.. ve vekili Avukat A.. B.. ile temyiz edilen vekili Avukat Y.. M.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan (babası) D.. K.."in maliki olduğu 127 parsel sayılı taşınmazdaki 23 numaralı bağımsız bölümü ikinci eşi olan davalıya ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiğini, asıl amacın bakım sağlamak olmayıp, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, iddianın doğru olmadığını, murisin kanser hastası olması ve bakıma ihtiyaç duyması nedeniyle ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaptığını, kendisinin de bakım borcunu yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, murisin kendisine kanser teşhisi konulduktan sonra ölünceye kadar bakma akti yaptığı, sosyal yaşamda eşlerin birbirlerine karşılıksız olarak bakma yükümlülüklerinin bulunduğu, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1943 doğumlu olan mirasbırakan D.. K.."in çekişme konusu 127 parsel sayılı taşınmazdaki 23 numaralı bağımsız bölümü Bakırköy 3. Noterliğince düzenlenen 01.04.2011 tarih ve 8572 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle ikinci eşi olan davalıya temlik ettiği, taşınmazın 04.04.2011 tarihinde davalı adına tescil edildiği, 18.07.2011 tarihinde ölen murisin davanın tarafları dışında başkaca mirasçısının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır (Borçlar Kanunu"nun (BK) 511.md. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK 611 md.) ). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (BK 5l4 md. TBK 614.md. ).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmenin de muvazaa ile illetli olduğu her zaman ileri sürülebilir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır(B.K. l8. md., TBK 19. md.). Şayet bakım alacaklısının bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise) bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.04.1974 günlü ve l/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın yaptığı ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de; sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Yukarıda açıklanan ilkelerden de anlaşılacağı üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliği mümkündür. Başka bir anlatım ile murisin gerçek iradesi önem taşımakta olup, bakım temin etmek için değil de mirasçıdan mal kaçırmak için sözleşme yapıp yapmadığının kuşkudan uzak bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin, yukarıda değinilen ilke ve olgular uyarınca hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca; muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı olarak gerekli araştırma ve incelemenin eksiksiz yapılması, murisin akit tarihindeki mal varlığının miktarı ile sözleşmeye konu malın tüm mamelekine oranının makul sayılabilecek sınırda kalıp kalmadığının saptanması, toplanan ve toplanacak olan bütün delilerin bir arada değerlendirildikten sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.