Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/905
Karar No: 2021/3755
Karar Tarihi: 23.03.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/905 Esas 2021/3755 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/905 E.  ,  2021/3755 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
    No : 2019/1988-2020/1866
    İlk Derece Mahkemesi : Gebze 3. İş Mahkemesi
    No : 2013/822-2016/786

    Dava, iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin, maddi ve manevi zararlarının giderilmesine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince ilamında belirtilen gerekçelere davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında davanın kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin karar verilmiştir. Kararın davalı tarafça temyizi üzerine (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince bozulmasına karar verilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince verilen bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle müvekkillerimden davacı eş ... adına belirsiz alacak mahiyetinde 2.000,00 TL maddi 100.000,00 TL manevi, davacı çocuklar ..., ... ve ... adına belirsiz alacak mahiyetinde 1.000,00 TL’şer maddi ve 50.000,00 TL’şer tazminat anne ve baba için 100.000,00"er TL, kardeşler için 80.000,00"er TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
    Davacılar vekili ıslah dilekçesiyle davacı eş lehine 83.002,00 TL Çocuk ... lehine 173,00 TL maddi tazminat talep etmiş, davacı çocuklar ... ve ... yönünden ise maddi tazminat istemlerinden feragat etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, merhumun kalp krizi geçirmek suretiyle vefat ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davacı eş ... lehine 83,002,83 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminat, davacı çocuk ... lehine 173,04 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminat, davacı ... ve ... maddi tazminat istemlerinin feragatten reddine bu davacılar lehine 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 30/03/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi kararının davacı ve davalı taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı istinaf başvurusunun manevi tazminat yönünden kabulü ile yeniden esas hakkında, İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davacı eş ... lehine 83,002,83 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminat, davacı çocuk ... lehine 173,04 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminat, davacı ... ve ... maddi tazminat istemlerinin feragatten reddine bu davacılar lehine 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 30/03/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: Davalı şirketin iştigal ettiği işkolunda alınması gereken tüm tedbirleri aldığını şirketin olayda kusursuz olduğunu, şirket aleyhine ceza davası açılmadığını, sigortalının sigara ve alkol kullandığını, asli ve tam kusurlu olduğunu, bu durumun illiyet bağını şirket yönünden kestiğini, davacının kazadan bir hafta önce rahatsızlanmış ancak sağlık kuruluşlarına gitmemiş olduğunu, davalı şirketin tazminatla sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, davacıların, vefat edenin işverenlikçe fazla çalıştırıldığı ve bu sebeple kalp krizinin gerçekleştiği iddiası sabit olmadığını, takograf kayıtlarının incelenmesi raporunda davacının fazla çalıştırılmadığı anlaşıldığını, davacının günlük çalışma sürelerini dahi doldurmadığını, Mahkemece şirkete atfedilen kusur oranının ağır olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kusursuz sorumluluk gereği en fazla %20 kusur atfedilebileceğini, sigorta şirketleri tarafından davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmadığını, ödeme yapıldıysa mahsubu gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı düzenlendiğini, davacılar için hükmedilen manevi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1- Bölge Adliye Mahkemesinin yargılama usulü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Kanun Yolları” başlığını taşıyan Sekizinci Kısmının, “İstinaf” başlığını taşıyan Birinci Bölümünde Bölge Adliye Mahkemelerinin yargılama usulü düzenlenmiş olup, bu bölüm altında davanın esasıyla ilgili olarak duruşma açılmaksızın karar verilmesini düzenleyen 353.maddesinin b bendinde şu düzenlemeye yer verilmiştir:
    “Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
    1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
    2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
    3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.”
    356.maddenin 1. Fıkrasında “353 üncü maddede belirtilen hâller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.” 360.maddede ise “Bu Bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
    360.maddenin yollamasıyla Bölge Adliye Mahkemesi incelemesinde uygulanma imkanı bulunan 294.maddesinde de şu düzenlemelere yer verilmiştir:
    “(1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
    (2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
    (3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
    (4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
    (5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
    (6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.”
    Bu açıklamalar doğrultusunda, esas hakkında karar veren Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozulması üzerine yapılacak yargılamada, bozma kararına uyan Mahkemece, bozma gerekleri yerine getirildikten sonra, kararın duruşmada hazır olanlara tefhim edilmek suretiyle açıklanması gerektiği bunun haricinde istisna bir yargılama usulünün Kanunda tanımlanmamış olmasına karşın; somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince verilen 04/10/2018 tarihli bir önceki kararın (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 20/06/2019 tarih ve 2018/6892 E – 2019/4557 K ile bozulduğu ve bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince taraflara bozma kararı tebliğ edilerek yargılamaya başlandığı halde; 08/07/2020 tarihli duruşmada dosyanın inceleme raporunu hazırlamak üzere üye Hâkime verilmesine müteakiben heyet halinde karar verilmesine dair ara karar oluşturulduğu, bu ara kararı takiben de Bölge Adliye Mahkemesince esas hakkındaki kararın dava tarafları usulüne uygun çağrılıp hazır olmalarının temini ve hazır olanlara karşı kısa kararın tefhimi yerine getirilmeksizin 20/11/2020 tarihinde verildiği anlaşılmakla; bu şekilde verilen kararın yukarıda işaret olunan açıklamalar doğrultusunda usul ve yasaya aykırı olduğu açıktır.
    2- Öte yandan (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 20/06/2019 tarih ve 2018/6892 E – 2019/4557 K sayılı ilamında “olay tarihine göre, meydana gelen iş kazasında öncelikle 4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesi mi, yoksa 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yürürlük maddelerinin mi göz önüne alınarak uygulanacağını açık olarak belirlemek gerekmektedir. Buna göre Mahkemece yapılacak iş, yürürlük hükümlerine göre 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümleri uygulanacaksa; Kanunun 9. maddesinde açıklanan tebliğe ekli Ek 1 Listesine göre işyerinin tehlike sınıfının belirlenerek, işverenin yükümlülüklerini açıklayan 4,5 ve 10.maddeler ile çalışanların yükümlülüklerini açıklayan 19. madde hükümleri; aksi halde 4857 sayılı İş Kanununun 77 ve devamı madde hükümleri doğrultusunda, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetince inceleme yaptırılarak, özellikle sigortalının kalp krizi sonucu vefat ettiği belirgin olduğundan işe girişinden itibaren temin edilebilen tüm tıbbi belgeler ile işyeri şahsi sicil dosyası ve varsa periyodik sağlık raporları celp edildikten sonra, çalışma koşullarının bünyesel nedenlerden dolayı kalp krizine etkisi olup olmadığı yönünde kardiyolog bilirkişinin de bulunduğu, konusunda uzman bilirkişi heyetinden yeniden kusur raporu alınarak hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.” Gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece bozma gereğince işlem yapmak zorunluluğu doğduğu halde, mahkemece sigortalının kalp krizi neticesinde öldüğü gözetilerek, olay tarihinden önce kalp damar rahatsızlığının bulunup bulunmadığına ilişkin tıbbi belgelerin araştırılması, sigortalının olay anında çekici şoförü olarak çalıştığı gözetilerek, yaptığı işin niteliğine göre olay tarihinde uygulanması gereken mevzuat hükümlerine göre alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin neler olduğu, işverenin hangi tedbirleri aldığı, hangi tedbirleri almadığı bu cümleden olarak araç kullanma ve dinlenme sürelerine işverence riayet edilip edilmediği hususunun da irdelenmesi, öte yandan sigortalının yaşam şekline göre bedensel faktörlerin kalp krizinin gerçekleşmesinde etkisinin olup olmadığının da raporda değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece açıklanan araştırmanın tam olarak yerine getirilmediği gibi 11/02/2020 tarihinde bilirkişi heyetinden alınan raporda da yeterli değerlendirmeye yer verilmeksizin yetersiz gerekçe ile olayda %100 oranında kaçınılmazlığının etkili olduğunun belirtildiği, aynı zamanda bilirkişi heyetinin de yapılan iş ve kazanın oluş şekline uygun olarak kalp damar uzmanı ve trafik alanında uzman A sınıfı iş güvenliği uzmanı bilirkişilerden oluşturulması gerekirken; özellikle iş kazası alanında uzman olduğuna dair bir kaydın yer almadığı kadın doğum uzmanı bilirkişinin de heyete dâhil edilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusuna ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi