Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçiler vekili, satış ilanının sekreterleri Y.A.imzasına tebliğ edilmiş gibi görünse de, imzanın sekreterlerine ait olmadığını, diğer yandan adreste bulunmama nedenleri tespit edilmeden doğrudan sekretere tebligat yapıldığını da ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiştir.
Satış ilanı tebligatı, haciz alacaklısı olan şikayetçiler vekilinin işyeri adresine çıkarılmıştır. Tebligat Kanunu"nun 17. ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddelerine göre; "Bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılır". Somut olayda vekilin adreste bulunup bulunmadığı araştırılmadan tebligat, 13.09.2011 tarihinde doğrudan "Sekreter Yasemin Atabey imzasına" yapılmış olup, kanuni lazimeler yerine getirilmediğinden yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür.
Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. O halde hakim, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddiayı tahkik etmelidir. Dairemizin süregelen yerleşmiş uygulaması, Hukuk Genel Kurulu"nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında öngörülen ve yukarıda açıklanan ilkeye uygun biçimde devam etmektedir. Muhatap tarafından tebligattaki imza inkâr edildiğine göre mahkemece, HMK"nun 211. maddesi gereğince imza yönünden yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir ise de, icra mahkemesince bu hususta herhangi bir araştırma yapılmamış olması, somut olaya özgü olarak tebligatın yukarıda belirtilen nedenlerle şeklen usulsüz olması karşısında sonuca etkili görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece haciz alacaklısı olan şikayetçilere yapılan tebligat usulsüz olduğundan ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Davacıların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.