11. Hukuk Dairesi 2016/4320 E. , 2017/7047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davadan dolayı ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/12/2015 gün ve 2015/540-2015/792 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/540 Esas 2015/792 Karar sayılı kararı ile 6102 sayılı TTK"nın m 200 ve m 437/5 koşullarının oluşmadığı savıyla davanın reddine karar verildiğini, kararın kesin olduğu için yasa yolu kapalı olduğunu, temyiz yolu açık olsaydı, bilgi akışı istek kalemleri üzerine hüküm verilmemiş olmasının bile bozma nedeni olması bekleneceğini, temyiz yolu kapalı iken de kararın gerekçe kısmında sayılmış ve tartışılmış olduğunu, ancak hüküm kısmında unutulmuş olduğunu ileri sürerek 14/05/2015 tarihli dava dilekçesinin 3. sayfasında yer alan 6 bilgi akışı istek kalemlerini içerir şekilde mahkeme kararının tavzih edilmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davacı talebinin tavzihen düzeltilmesi mümkün olmayıp, kısa kararla çelişkili durum doğabileceği, bu çelişkinin temyiz sebebi olabileceği, ancak kararın temyizinin de mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davacının tavzih talebinin reddine karar verilmiş, işbu karara karşı davacının tavzih talebi ise 02/03/2016 tarihli tavzih kararı ile reddedilmiştir.
Tavzih kararını, davacı temyiz etmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK"nın 437. maddesine dayanan ortağın bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması hususunda izin verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. TTK"nın 437. maddesi uyarınca mahkemece verilen kararlar kesin nitelikte olduğundan bu karara ilişkin tavzih talebine yönelik mahkemece verilen tavzih kararının da temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır.
HUMK 432/4 madde ve fıkrası ile 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, davacının HUMK 432/4"üncü maddesi uyarınca temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının tavzih kararına yönelik temyiz isteminin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 432/4"üncü maddesi uyarınca REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/12/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
6102 sayılı TTK 437/5 maddesinde "Bilgi alma ve inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibinin, reddi izleyen on gün içinde, diğer hallerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesine başvurabileceği, başvurunun basit yargılama usulüne göre inceleneceği, mahkeme kararının, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebileceği, mahkeme kararının kesin olduğu" hükmü getirilmiş, madde gerekçesinde de "Beşinci fıkranın, mahkeme kararının hızla verilmesini sağlamaya ve temyizi de kısa sürede sonuçlandırmaya yönelik hükümleri içerdiği" öngörülmüştür.
Madde metninde, mahkemenin davayı kabul kararından söz edilmekte olup, bu kararın ne olabileceğine ilişkin cümleden sonra kararın kesin olduğu yönünde sevk edilen hüküm, davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararına yöneliktir.
Madde metni ile gerekçesi bir arada değerlendirildiğinde, davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kesin kabul edilmesi mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 36. maddesinde ifade edilen adil yargılama hakkının ve hukuk güvenliği ilkesinin ihlali anlamına da gelebilecektir.
Somut uyuşmazlıkta yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin 23.12.2015 gün ve 2015/540-792 sayılı kararı davacıya 19.01.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, davacı bu kez 25.02.2016 günlü dilekçesi ile tavzih isteminde bulunmuş, 02.03.2016 günlü kararla da davacının tavzih talebi reddedilmiştir.
Açıklandığı üzere, 23.12.2015 günlü kararın niteliği itibariyle temyizi kabil olup, buna bağlı olarak tavzih kararının da temyizi kabildir.
Davacının tavzih kararına yönelik temyiz isteminin esastan incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile temyiz isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.