Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/4606
Karar No: 2019/7590
Karar Tarihi: 04.12.2019

Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek - Askeri komutanlığı gasp suçu - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/4606 Esas 2019/7590 Karar Sayılı İlamı

 

 

16. Ceza Dairesi         2019/4606 E.  ,  2019/7590 K.

  •  


"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek (Tüm sanıklar),Genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak (Tüm sanıklar), Askeri komutanlığı gasp suçu
(Sanık ...)
Hüküm : Sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında TCK"nın 309/1, 53/1, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile
mahkumiyetlerine dair istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi,

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, temyiz edenin sıfatı bakımından 477 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ... kurumuna yapılacak tüm atıfların Cumhurbaşkanlığı kurumuna yapılacağı göz önünde bulundurularak, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
I-Müsnet suçların niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmediğinden ve bu nedenle de davaya katılma hakları bulunmadığından Anayasal düzeni ihlal etmek suçu yönünden T.C. Milli Savunma Bakanlığının, Genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçu yönünden de Türkiye Büyük Millet Meclisi ve T.C. Milli Savunma Bakanlığının, davaya katılmasına ilişkin verilen karar hukuki değerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden temyiz istemlerinin CMK"nın 296/1. maddesi gereğince REDDİNE,
II-Sanık ... dışında kalan diğer sanıklar müdafileri ve bir kısım sanıklar ile katılan ... vekilinin, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, aynı sanık ve müdafilerinin genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak, sanık ... müdafileri ile T.C. Milli Savunma Bakanlığının askeri komutanlıkların gaspı suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talepleri yönünden;
Olağan bir kanun yolu olarak düzenlenen temyiz davası yönünden de adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin sağlanmasında zorunluluk bulunmasına (AYM Hasan İşten, B. No: 2015/1950, 22/2/2018, § 37), Anayasanın 36/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddeleri ile teminat altına alınan (AYM Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd.Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34) ve bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek, uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelen (AYM Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52) Mahkemeye erişim hakkı bağlamında; kanun yoluna başvurma hakkının belli bir süre koşuluna bağlanmasının hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması gibi önemli ve meşru bir amaca hizmet ettiğinde (AYM Ertuğrul Dalbaş, B. No: 2014/7805, 25/10/2017, § 59), şartları ve usulü açık bir şekilde ortaya konulmak şartıyla (AİHM Galstyan/Ermenistan Başvuru no; 26986/03 15.01.2007 t.) öngörülen usul şartlarına uyulmaması sebebiyle kanun yolu başvurusunun reddedilmesinin bu hakkın ihlali sonucunu doğurmayacağında (AİHM Sjöö/İsveç Başvuru no; 37604/97) kuşku olmamakla birlikte, yargısal başvuru usullerinin belirli ve öngörülebilir olmasında zorunluluk bulunduğundan (AYM Hasan İşten, §45), temyiz davası açma sürelerini düzenleyen mevzuata ilişkin farklı yorum ve uygulamaların ortaya çıkardığı belirsizlik ve özellikle derece mahkemesi kararında gösterilen başvuru yöntem, mercii ve süresine ilişkin yetersiz bilgiye güvenilerek yapılan kanun yolu başvurularının süre aşımından reddedilmesinin öngörülemez ağır ve orantısız sonuçlara sebep olacağı (AYM Cemile Akyıldız B. No: 2014/1382, 22/9/2016) gözetilerek, CMK"nın 291. maddesinde öngörülen sürede verdiği gerekçesiz temyiz dilekçesi ile kanun yoluna başvurma yönündeki istek ve iradesini ortaya koyan sanıklar ... ve ... müdafiine, aynı Kanunun 295. maddesinde düzenlenen temyiz gerekçesi/nedeni bildirme için verilen yedi günlük sürenin, hak düşürücü niteliğine ilişkin sonuçlarının incelemeye konu kararda ya da bu kararın tebliğine dair mazbatada açık ve anlaşılır biçimde gösterilmediği görüldüğünden temyizin süresinde ve gerekçeli olduğu kabul edilerek, temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih, 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış ... silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74"ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000"e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4"ü asker, 63"ü polis ve 183"ü sivil olmak üzere toplam 250"den fazla kişi şehit edilmiş, 23"ü asker, 154"ü polis ve 2.558"i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK"nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince:
Genel olarak sanıkların Kara Harp Okulu Komutanlığı ve Genelkurmay Karargahında gerçekleştirdikleri kabul edilen eylemler:
Sanıklardan ... Siirt 3. Komando Tugay Komutanlığında kurmay başkanı olarak görevliyken İstanbul"da geçici görevli olarak bulunmaktadır. Kara Harp Okulu Komutanlığı ile herhangi ilgisi yoktur. Ayrıca hakkında Genelkurmay Karargahının önünde darbe girişimini engellemeye çalışan vatandaşlar içinde yer alan Levent Karabiber"in silahla yaralanması sebebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/42632 sayılı dosyasında soruşturma yürütülmektedir.
Kara Harp Okulunda görevli sanıklardan yüzbaşı Volkan Çençi"nin nöbetçi amir sıfatı ile öğrenci bölük komutanı, yüzbaşı ..."ın öğrenci bölük komutanı, yüzbaşı ..."ın öğrenci alayında İstihbarat Kısım Amiri olarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı İzmir Maltepe Askeri Lisesinde bölük komutanı olan yüzbaşı Hakan Güneş"in Kara Harp Okulunda geçici görevli, Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı İzmir Maltepe Askeri Lisesinde kadrolu yüzbaşı ..."ün Kara Harp Okulunda geçici görevli, sanık üstteğmen ..."in Kara Harp Okulu Komutanlığı Kurs Komutanlığı 1. Kurs Komutanlığına takım komutanı olarak, İzmir 57. Topçu Tugayına batarya subayı olarak kadrolu ..."in Kara Harp Okulunda geçici görevli olarak görev yaptıkları görülmektedir.
Diğer sanıklar ise Kara Harp Okulunda sözleşmeli kursiyer subay adayı olarak görevlidirler.
Genelkurmay Karargahında saat 21:00 sularında Tümgeneral Mehmet Dişli ve bir kısım darbeci asker darbenin emir komuta zinciri içinde icrasını sağlamak amacıyla Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar"ın makam odasına girerek "Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz" deyip darbeyi tebliğ etmiş ve başına silah dayayarak ölümle tehdit etmişlerdir.
Kara Harp Okulunda darbe girişiminden önce darbeye ilişkin bir organizasyon yapıldığı, bu cümleden olarak, 2006 yılından itibaren yapılan Afyon-Polatlı Harp Tarihi Tatbikatı gezisinin bu kez 16 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilmesinin planlandığı, sanıkların eğitim gördüğü taburun üç bölükten, her bölüğün üç takımdan oluştuğu, taburda 402 öğrenci bulunduğu, gezide her bölükten 9 kişi olmak üzere toplam 27 kişinin muhafız olarak görevlendirilmesinin kararlaştırıldığı, kursiyer olan sanıklara rutin uygulama dışında olmak üzere sabah erken çıkılacağı için eve gitmemelerinin gece okulda kalmalarının ve 21.30"da içtima alınacağının bildirildiği, sanıkların yine aynı yerde bulunan ve haklarında aynı suçtan başkaca mahkemelerde kovuşturmaları yürütülen diğer komutan sanıklar ... ve... ile birlikte hareket ettikleri görülmektedir.
15 Temmuz gecesi saat 21:30 ile 22:00 arasında Kara Harp Okulunda ......"ın darbeye karşı olduklarını bildikleri ve Harp Okulundaki faaliyetlerini engelleyeceğini düşündükleri Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral ... ile emir subayı ..."ı ellerini bağlayarak bir odaya kapattıkları ve ardından darbe faaliyetlerini başlattıkları, ..."in nizamiyelere saat 22:00 sıralarında bir kısım harbiye öğrencisini sevk ettiği, mesajla takım komutanlarını mesaiye çağırdığı, okul kurmay başkanının bilgisi olmadan hiçbir personelin okula alınamayacağı talimatı verildiği, okul giriş çıkışlarının kontrol altına alındığı, Kara Harp okulunda görevli tanık ..."ın burada görevli olmasına okula alınmadığı, daha önceden tedarik edilen 2250 adet merminin harbiyelilere dağıtıldığı, yaklaşık dört yüz kursiyer subayın bulunduğu okulda, üsteğmen ..."nun Kara Harp Okulunda saat 22:30 sıralarında alarm verip kursiyerleri rastgele aldıkları silahlarla kamuflajlı ve teçhizatlı şekilde ..."ta topladığı, bazılarına mühimmat verildiği, Kara Harp Okulu Kurmay Başkanı..."ın yanında okul dekanı Tuğgeneral ... olduğu halde içtima sonrasında ... alanında toplanan birliğe, "hükümetin bölücü terör örgütü ile anlaştığı için TSK"nın yönetime elkoyduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini ve emre uymayanların şiddetli şekilde cezalandırılacağını" söylediği, içtima alanında yarım saat kadar bekleyen kursiyerlerin önce ağaçlık alana sonra yemekhaneye götürüldüğü, iki saat yemekhanede bekleyen kursiyerlerin daha sonra aceleyle saat 01:00 sıralarında tören alanına çıkarıldığı, tören alanında 15"erli gruplar halinde toplandığı, tören alanına getirilen ve 15"erli gruplara ayrılan kursiyerlerin, saat 02:00 ve sonrasında Kara Harp Okulunda darbe faaliyetini yürüten ve yöneten dekan ve kurmay başkanının emri ile on beş kişilik her grubun başında bir rütbeli olacak şekilde helikopterlere bindirilerek silahlı, teçhizatlı, kamuflajlı şekilde önceden kararlaştırılan planlama dahilinde temin edilen helikopterlerle saat 22:30"dan sonra yoğun çatışmaların yaşandığı darbeciler tarafından ele geçirilmeye çalışılan Genelkurmay Başkanlığına götürüldüğü, karargah içerisinde çeşitli yer ve bölgelerde darbe teşebbüsüne karşı koyan sivil halkın karargaha girmelerini önlemek amacıyla konuşlandıkları anlaşılmaktadır.
Şu hale göre:
Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, ... silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, somut olay yönünden 5237 sayılı TCK"nın 309, 311, 312 ve 317. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK"nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği olayda TCK"nın 44. maddesi gereğince sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311, 312 ve 317. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan ve Anayasayı ihlal suçunun cebir, şiddet unsurunu oluşturması nedeniyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından,
... silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan, olay günü ortaya koydukları davranışlar itibariyle darbe teşebbüsünden önceden haberdar oldukları, doğrudan planlama ve organizasyon içinde yer aldıkları anlaşılan, genel darbe planı çerçevesinde darbenin merkezi olan Ankara"da diğer darbeciler tarafından ele geçirilmeye çalışılan Genelkurmay Karargahına gidip, darbe teşebbüsüne karşı koyan sivil halkın karargaha girmelerini önlemek amacıyla karargah içerisinde çeşitli yer ve bölgelerde konuşlanmak ve ateş etmekten ibaret eylemleriyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştiren, görev paylaşımı bağlamında ve icra hareketleri kapsamında gerekli hazırlıkları yapan sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rolleri, her birinin suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel katkıları da göz önünde bulundurulduğunda fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduklarının kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK"nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesinden mahkumiyetlerine dair kabul ve uygulamada, özellikle sübutu kabul edilen eylemlerinin, Anayasayı ihlal suçunu teşkil ettiğinde kuşku bulunmamasına, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak gerçekleştiren sanıkların, hükumeti düşürüp yönetime el koymayı amaçlayan suç organizasyonu içinde yer aldıklarının anlaşılmasına nazaran eylemlerinin suç teşkil etmediği ve/veya suç teşkil ettiğini bilmediklerine dair savunmalarının reddedilmesinde ve TCK 24/1-4, 30. maddelerinin tatbik şartlarının bulunmadığının kabulünde konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle hukuki isabetsizlik görülmediğinden;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip tartışılarak, silahlı terör örgütü ...’nin 15 Temmuz 2016 günü ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden, özellikle Tük Silahlı Kuvvetlerinde oluşturduğu "mahrem" yapılanmanın kullandığı kamu gücü, silah, vasıta ve mühimmattan istifade ederek planlayıp icra ettiği Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarına, sübutu kabul olunan, iştirak iradesi kapsamında ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve neticeye katkı sunan eylemlerinin, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde, Anayasayı ihlal suçunun sübutu kabul ve vasfı tayin edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik bulunmamakla sanıklar, müdafileri, katılan ... vekillerinin ve askeri komutanlıkların gaspı suçu yönünden T.C. Milli Savunma Bakanlığının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sebepler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddine. Ancak;
Sanık ... hakkında askeri komutanlıkların gaspı suçu dışında müsnet suçlar yönünden davaya katılma hakkı bulunmayan ve temyiz istemlerinin reddine karar verilen ... lehine sanık ... hariç olmak üzere diğer sanıklar aleyhine de vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun CMK’nın 303/1 maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının “XIII” bendindeki ""Katılan ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 maddesi uyarınca tayin edilen 3.960,00 TL maktu vekalet ücretinin sanıklardan alınarak katılan ... Bakanlığına ödenmesine"" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılark yerine""Katılan ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 maddesi uyarınca tayin edilen 3.960,00 TL maktu vekalet ücretinin sanık ..."tan alınarak katılan ... Bakanlığına ödenmesine"" cümlesinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince;
Sanığın UYAP"tan alınarak dosya içerisine konulan nüfus kayıt örneğine göre 15.10.2019 tarihinde öldüğü ve bu hususun hükümden sonra 15.10.2019 tarihinde kayıtlara işlendiği görülmekle, sanığın öldüğüne ilişkin kayıt araştırılarak TCK"nın 64/1. maddesi gereğince hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükmün CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi