Hukuk Genel Kurulu 2016/106 E. , 2019/451 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 5. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.07.2014 tarihli ve 2013/468 E.-2014/511 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 27.04.2015 tarihli ve 2015/9785 E.-2015/7355 K. sayılı kararı ile;
"…1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, davalı işyerinde temizlik işçisi olarak çalışırken emekli olarak ayrıldığını, 2009 yılı Haziran ve Temmuz aylarında temizlik işi alımı için ihale yapılmadığını, ancak kendisinin ve diğer işçilerin kesintisiz çalışmaya devam ettiklerini, ödenmesi gereken alacaklarının ödenmediğinden bahisle kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının emekli olduğunu, 2009 yılında Haziran ve Temmuz aylarında ihale boşluğu olduğunu, ancak tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının 2009 yılında Haziran ve Temmuz aylarında çalıştığını ispat edemediğinin kabulüyle bu dönem dışlanarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, davacının asgari geçim indirimi alacağı, bordroların dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle kısmen kabul edilmiştir. Ancak dosyaya sunulan bir kısım bordrolardan asgari geçim indiriminin ücreti ile birlikte ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tüm bordrolarının getirtilerek ödeme olup olmadığı belirlenip çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması hatalıdır.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 01.01.2007-02.04.2013 tarihleri arasında davalı ... Belediye Başkanlığı (Belediye) bünyesindeki alt işveren şirketlere bağlı şoför olarak emekli olduğu tarihe kadar çalıştığını, müvekkilinin evli ve iki çocuk sahibi olduğunu, çalıştığı dönem boyunca asgari geçim indirimi ödemelerinin çoğu zaman yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı ile ücret, yıllık izin, hafta tatili, fazla çalışma, yol ve yemek ücretleri ile asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Belediye vekili, davacının müvekkili Belediye işçisi olmadığını, belediyenin asıl işveren sıfatının bulunmadığını, 2009 yılı Ekim ayı ile 2012 yılı Aralık ayları arasında davacıyı çalıştıran tüm şirketlere davanın ihbarını talep ettiklerini ve ihbar olunan şirketlerden davacıya ait özlük dosyasının bordrolar ve yıllık izin kayıtlarının celbini talep ettiklerini, talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, işçilerin asgari geçim indirimi alacaklarının da ücretler ile birlikte ödenmekte olup, bu hususta bir alacağın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan şirketler vekilleri özetle, alacakların zamanaşımına uğradığını ve davacının çalıştığı dönemde tüm ücretlerinin ödendiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı işçinin kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağına hak kazandığı, buna karşılık yol ve yemek ücretleri ile fazla çalışma ve hafta tatili ücretleri isteminin yerinde olmadığı belirtildikten sonra 5615 sayılı Kanun’un 2’nci maddesi ile değişik 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32’nci maddesinin 01.01.2008 tarihinde yürürlüğe girmesiyle Kanun’da belirtilen oranlar üzerinden asgari geçim indirimi uygulamasının başlatıldığı, evli ve iki çocuklu olduğu anlaşılan davacının 2009 yılında günlük 2,50TL, 2010 yılında günlük 2,73TL, 2011 yılında günlük 2,99TL, 2012 yılında günlük 3,32TL ve 2013 yılında günlük 3,67TL net asgari geçen indirimi alacağına hak kazandığı ve ödemelerin yapıldığına ilişkin işveren tarafından herhangi bir kayıt sunulmadığından 01.01.2009-02.04.2013 tarihleri arasındaki çalışma dönemi içerisinde davacının net 3.835,33TL asgari geçim indirimi alacağına hak kazandığı belirtilerek davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı ile asgari geçim indirimi alacağının fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kabulüne, diğer alacakların ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki gerekçe tekrar edildikten sonra, davalının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki (HMK) hükümler doğrultusunda yargılama sırasında tüm delil ve bordroları sunduğu, bilirkişi raporunda denetlemeye olanak verecek şekilde belirlendiği üzere tüm bordroların imzasız olduğu, banka kayıtları ile örtüşen bordrolara değer verilerek yapılan asgari geçim indirimi ödemelerinin mahsup edildiği, banka kaydının olmadığı aylarda ise ödeme iddiası ispat edilemediğinden bu aylara ilişkin hak edilen asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alındığı belirtilerek, bozma kararının usul ve yasaya uygun olmadığı kanaati ile asgari geçim indirimi yönünden önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; işçilik alacağı istemli eldeki davada talep edilen asgari geçim indirimi alacağı yönünden mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Ücret gelirleri değişik yöntem ve araçlarla korunmakta olup, bu kapsamda farklı vergi uygulamalarına başvurulmuştur. Önceleri “özel indirim” adı altında yapılan düzenleme, daha sonra 3946 sayılı Kanun ile getirilen “özel gider indirimi” düzenlemesiyle değiştirilmiş; nihayet 4842 sayılı Kanun ile “Ücretlilerde Vergi İndirimi” uygulamasına geçilmiştir. Son olarak, 5615 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile “Ücretlilerde Vergi İndirimi” uygulaması 01.01.2007 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılarak “Asgari Geçim İndirimi” uygulamasına geçilmiştir. Bu sistem 01.01.2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere 5615 sayılı Kanunu’nun yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
5615 sayılı Kanun’un 2’nci maddesi ile değişik 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Asgari geçim indirimi” başlıklı 32’nci maddesine göre;
“Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır.
Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5, üçüncü çocuk için %10, diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmî döneme ait olması hâlinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103" üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması hâlinde iade yapılmaz.
İndirimin uygulamasında "çocuk" tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, "eş" tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.
İndirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medenî hâli ve aile durumu esas alınır. İndirim, yukarıdaki oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak kaydıyla, ücret geliri elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı, çocuklar için eşlerden yalnızca birisinin gelirine uygulanır. Boşananlar için indirim tutarının hesabında, nafakasını sağladıkları çocuk sayısı dikkate alınır.
(Ek fıkra: 21/3/2018-7103/6 md.) Net ücretleri, bu Kanunun 103" üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle bu maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgarî geçim indirimi hesaplanan asgarî ücretlilere, içinde bulunulan yılın Ocak ayına ilişkin ödenen net ücretin (ilgili yılda geçerli asgarî ücretin dönemsel olarak farklı tutarlarda belirlenmiş olması hâlinde, yeni asgarî ücretin geçerli olduğu aylar için artışın uygulandığı ilk aydaki ücret üzerinden Kanunun 103" üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk dilimindeki oran baz alınarak hesaplanan net ücretin) altında kalanlara, bu tutar ile bu tutarın altında kalındığı aylara ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgarî geçim indirimine ayrıca ilave edilir. Bu fıkrada geçen net ücret, yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgarî geçim indiriminin ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade eder…” şeklinde düzenlenmiştir.
Asgari geçim indirimi sisteminde asgarî ücret ile bağlantı kurularak mükellefin kendisi, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi ile bakmakla yükümlü olduğu çocukları için standart bir indirim getirilmektedir.
Somut olayda asgari geçim indirimi alacağı yönünden mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı uyuşmazlık konusu olup, mahkemece bordroların dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak dosyaya sunulan bir kısım bordrolarda asgari geçim indiriminin ücreti ile birlikte ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tüm bordroların getirtilerek ödeme olup olmadığı belirlenip çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte ihbar olunan şirketler tarafından dosyaya sunulan bordrolardan, 2007 yılına ait bordrolarda asgari geçim indirimi tahakkuklarının bulunmadığı ancak 2008 yılına ait bordrolarda asgari geçim indirimi tahakkuklarının yer aldığı ve tahakkuk eden ücretler ile bu döneme ilişkin hesap hareketlerini içeren Ziraat Bankası Yeni Gıda Çarşısı Şubesi ile Yapı Kredi Bankası A.Ş. Fevzipaşa Bulvarı Şubesi kayıtlarının birbirleriyle uyumlu olduğu, 2010 yılı bordrolarının sunulmadığı ancak bu dönem için yazılı ödeme listeleri ibraz edildiği, bu listeler altında Asya Katılım Bankası A.Ş. Antalya Şubesi kaşe ve imzası olduğu; 2011 yılı Ocak-2013 yılı Nisan ayları arası ibraz edilen davacının imzasının bulunmadığı bordrolarda asgari geçim indirimi tahakkuku bulunduğu ancak ibraz edilen bu döneme ilişkin tüm bordrolarda tahakkuk eden net ücretin aynı aya ait “... Maaş Listesi” başlıklı ödeme listelerindeki miktarlarla uyumlu olduğu, bu ödeme listeleri altında Asya Katılım Bankası A.Ş. Antalya Şubesi olarak kaşe ve imza bulunduğu görülmüştür.
Davalı Belediye tarafından ibraz edilen bordrolardan 2009 yılı Ağustos-2013 yılı Nisan ayları arasındaki tüm bordrolarda asgari geçim indirimi tahakkuku olduğu ancak bordrolarda davacı imzasının bulunmadığı, Mart-Mayıs 2009 ayları yönünden ise maaş ödeme listesi başlıklı belgeler sunulduğu, bu ödeme belgelerinde sadece ücret ve avans ile icra kesintisi gösterildiği, bu listelerde ise Yapı Kredi Bankası A.Ş. Fevzipaşa Bulvarı Şubesi kaşe ve imzası bulunduğu görülmüştür.
Davalının delil dilekçesinde iş yeri kayıtlarına dayandığı ve bu kayıtların davacının çalıştığı alt işveren şirketlerden celbedilmesini talep ettiği, davacının çalıştığı şirketlere davanın ihbar edilmesi için ihbar dilekçesi verdiği dikkate alındığında, davacıya ait banka hesap hareketlerinin araştırılması gerekmektedir. Bu noktadan hareketle yukarıda belirtilen “... Maaş Listesi” başlıklı belgelerde kaşe ve imzası bulunan Asya Katılım Bankası A.Ş. Antalya Şubesi ile Mart-Mayıs 2009 aylarına ait ödeme listelerinde isim ve kaşesi bulunan Yapı Kredi Bankası A.Ş. Fevzipaşa Bulvarı Şubesinden davacıya ait banka hareketlerini gösterir kayıtların sorularak, varsa banka hesap hareketlerine ilişkin belgeler getirtilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle asgari geçim indirimi alacağı hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
O hâlde Özel Daire bozma kararında belirtilen hususlar yanında yukarıda belirtilen hususlar da bozma kararına ilave edilmelidir.
Hâl böyle olunca direnme kararı Özel Daire bozma kararı yanında, yukarıda belirtilen ilâve nedenlerle bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle ve yukarıda açıklanan ilâve sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.04.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.