2. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/24007 Karar No: 2016/439
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/24007 Esas 2016/439 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2015/24007 E. , 2016/439 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosya arasında bulunan. Bor Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/540 esas, 2006/98 karar sayılı vesayet dosyasının, 02.03.2006 tarihli kararı ile davalı erkeğin kısıtlanarak annesi ..."ın velayeti altında bırakıldığı anlaşılmaktadır. Davacı kadın ise boşanma davasını 16.01.2014 tarihinde açmıştır. Dava tarihinden önce davalı erkeğin Türk Medeni Kanununun 405. maddesinde yer alan "‘akıl hastalığı ve akıl zayıflığı” sebebiyle kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı "tam ehliyetsizdir’" (TMK md. 14) Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir (HMK md.51). Buna göre, fiil (medeni hakları kullanma) ehliyetine sahip olan, dava ehliyetine de sahiptir. Dava ehliyeti dava şartıdır (HMK md. 114/1-d). Dava şartı noksanlığı da mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilir (HMK md. 115/1). Türk Medeni Kanununun 15. maddesine göre, “Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz. Eş deyişle, fiil ehliyeti bulunmayan şahsın tasarrufu hüküm ifade etmez. Bu hükümlere göre, dava ehliyeti bulunmayan (tam ehliyetsiz) kişiye karşı açılan ve kanuni temsilcisinin yokluğunda sürdürülen dava, yasal temsilcinin izniyle hukuki varlık ve geçerlilik kazanmaz. Yasal temsilci, tam ehliyetsizin yaptığı işleme sonradan icazet vermiş olsa bile, işlem geçerli hale gelmez. Eğer yasal temsilci tam ehliyetsizin yaptığı işlemi, gerekli ve onun çıkarlarına uygun buluyor ve devam ettirmek istiyorsa, o işlemi yeniden ve kendisi yapmak zorundadır. Bu bakımdan tam ehliyetsiz erkeğe karşı açılan davada, hüküm kurulduktan sonra yasal temsilcisinin onay vermesinin hukuki bir önemi bulunmamaktadır. Davalının yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede savunmalarını ileri sürme ve ispat hakkı mevcuttur. Bu hakkını, ancak kendisine atanmış olan kanuni temsilcisi vasıtasıyla kullanması mümkündür (HMK md. 114/1 -d). Davalı erkeğin kısıtlanması nedeniyle kendisine atanmış olan kanuni temsilcisine usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmeden, ön inceleme duruşmasına ve tahkikat duruşmasına davet edilerek (HMK mad.147) göstermesi halinde delilleri toplanmadan yokluğunda karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkına (HMK mad. 27.140-141) aykırı olup hükmün bu sebeple bozulmasını gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.13.01.2016 (Çrş.)