19. Hukuk Dairesi 2014/15391 E. , 2015/4223 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleşen itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davalı vekili, müvekkili banka ile dava dışı ...... Ltd. Şti. arasında akdolunan üç ayrı genel kredi sözleşmelerinde davalıların da kefil olarak yer aldığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine davalı kefiller aleyhine girişlen takibe itirazlar sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle, takibin devamına ve % 40 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, takibe konu borcun muaccel olmadığı gibi müvekkilinin kefaletinin geçerli bulunmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar ..., ... ve ... vekili ise; takibe işletilen faiz oranının fahiş olduğunu, müvekkillerinin eski tarihli sözleşmelerden dolayı sorumlu tutulmak istendiğini bildirerek, davanın reddini savunmuş ve % 40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Yargılama sürerken aynı mahkemede bu kez davaya konu sözleşme kefillerinden... aleyhine aynı gerekçelerle itirazın iptali davası açılmış, .... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/565 E. 2010/488 K. sayılı ilamıyla 31.05.2010 tarihinde birleştirme kararı verilmiştir.
Davalı (birleşen davada) .... vekili, kredi sözleşmeleri altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ayrıca iki sözleşme dışında 23.09.2009 tarihinde yeni bir sözleşme yapılarak, önceki sözleşmelerin ortadan kaldırıldığını ve son sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmaması nedeniyle sorumluluğunun da bulunmadığını, müvekkili aleyhine aldırılan ihtiyati haciz kararının da aynı gerekçelerle kaldırıldığını bildirerek, davanın reddini savunmuş ve % 40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, davacı ile dava dışı şirket arasında akdolunan 13.12.2007 ve 14.08.2008 tarihli genel kredi sözleşmelerinde davalı .... ve davalı ..."ın kefil olarak imzalarının bulunduğu, 23.09.2009 tarihli sözleşmenin ise bu iki sözleşmenin yeniden yapılandırılması suretiyle oluşturulan yeni bir kredi sözleşmesi olduğu ve bu sözleşme metninde anılan davalıların isim ve imzalarının yer almadığı,
yeni sözleşme ile eski sözleşmelerin sona erdiği ve böylece anılan davalıların da sorumluluklarının sona erdiği, diğer davalıların ise, 23.09.2009 tarihli kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladıkları ve kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmemesinden sorumlu oldukları, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda takibe itirazlarının kısmen haklı olduğu, alacağın yargılamayı gerektiğinden likit olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalılardan ... ve ..."nun asıl alacak yönünden yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına, faize yönelik itirazlarının 2.186,19 TL"lik kısmının iptaline, takibin 5.945,38 TL"lik kısım için devamına, ..."in asıl alacak yönünden yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına, faize yönelik itirazının 6.545,11 TL"lik kısmının iptali ile takibin 5.945,38 TL"lik kısım için devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı ... yönünden açtığı davanın reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, birleşen dava dosyasında davacının davalı ... aleyhine açtığı davanın ve davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili, davalı ... vekili tarafından katılma yoluyla ve diğer davalılardan ... ve ... vekilince temyiz edilmiştir.
Dairemizin 2013/10269 E. 2013/14179 K. sayılı 19.09.2013 tarihli ilamıyla;
1- Hükmü temyiz eden bir kısım davalılar ..., ... ve ... vekilince nispi temyiz harcı yatırılmaması nedeniyle çıkarılan muhtıra gereğinin anılan davalılar vekilince yerine getirilmemesi üzerine yerel mahkemece 02.05.2013 tarihli ek karar ile sadece ... yönünden hükmün temyiz edilmemiş sayılmasına karar verildiği ancak diğer iki davalı yönünden bir karar verilmemesi nedeniyle bu konuda Yargıtay"ca da bir karar verilebileceğinden bahisle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz isteminin reddine,
2- Davalılardan ..., ... ve ... yönünden hüküm kurulurken HMK 297/2. maddesine aykırı şekilde ve infazda tereddüte yol açacak nitelikte davranıldığından dolayı hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davacı ve davalılardan .... vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Yerel mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, bozma öncesinde tesis olunan ilk karardaki gerekçelere tekrar atıf yapılarak, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne davalı borçluların itirazlarının, tahsilde tekerrür oluşturmamak şartıyla ... ve ..."nun yaptığı itirazın kısmen iptali ile, bu iki davalı yönünden icra takibine 707.797,58 TL asıl alacak, 5.945,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 713.743,08 TL ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 72 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, ..."in yaptığı itirazın kısmen iptali ile bu davalı yönünden icra takibine 705.719,93 TL asıl alacak, 5.928,05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 711.647,98 TL ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 72 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, davacının fazlaya dair isteminin reddine, davacının davalı ... yönünden açtığı davanın ve tarafların tazminat istemlerinin reddine, birleşen dava yönünden, davacının davalı (birleşen davada davalı) .... aleyhine açtığı davanın ve tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı banka ile dava dışı borçlu şirket ...... Ltd. Şti. arasında 13.12.2007 ve 14.08.2008 tarihli kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalılardan ..., ..., ... ve .... 13.12.2007 tarihli sözleşmede imzaları bulunduğu, 14.08.2008 tarihli sözleşmede ise davalıların tamamının imzası bulunduğu anlaşılmaktadır. 23.09.2009 tarihli sözleşmede ise davalılardan ..., ... ve ... kefil sıfatıyla yer almaktadır. Davacı banka alacağının kaynağı olarak anılan 3 sözleşmeyi göstermiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sözleşmelerin kefilleri farklı olduğu dikkate alınmadan hesaplama yapılmış olup, bu durum Yargıtay denetimine elverişli değildir. Diğer yandan davalılardan 23.09.2009 tarihli sözleşmeye kefalet etmeyen .... ve ... davacı bankanın
alacağının 23.09.2009 tarihli sözleşmeyle yeniden yapılandırıldığını ve bu sözleşmede imzaları olmadığı için artık borçtan sorumlu tutulamayacaklarını bildirmişlerdir. Bu durumda mahkemece özellikle icra takibine konu edilen kredi alacağının hangi sözleşmeden veya sözleşmelerden doğduğunun ve kredi hesaplarının ödeme kaydıyla kapatılıp kapatılmadığının banka kayıtları üzerinde bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla yapılacak incelemeyle tespit edilmesi, bu arada borcun yeniden yapılandırıldığına ilişkin olarak yapılan itirazın değerlendirilmesi ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı banka yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.