10. Ceza Dairesi 2018/5241 E. , 2018/7912 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 09/10/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, kamu davasının durmasına dair İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/01/2018 tarihli ve 2017/376 esas, 2018/32 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 22/10/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 04/01/2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda, TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının şüpheliye 28/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği,
2- Şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin de 07/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği,
3- Ancak şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne müracaat etmemesi üzerine ikinci kez uyarılı davetiye gönderildiği, bu davetiyenin de 23/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği,
4- Şüphelinin bu tebliğlere rağmen Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne müracaat etmemesi üzerine TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca "...yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği..." gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararının kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığı,
5- İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/01/2018 tarihli ve 2017/376 esas, 2018/32 sayılı kararı ile "sanığa gönderilen tebligatların muhtara teslim edildiği, bu nedenle sanığa yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı taktirde dava açılması gerekirken ısrar koşulu gerçekleşmeden kamu davası açıldığı" gerekçesiyle, "kamu davasının durmasına" karar verildiği ve kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "5271 sayılı Kanun"un 191/4. maddesinde yer alan," “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklindeki ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 5/1. maddesinde yer alan, "(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır." ve aynı Yönetmeliğin 44. maddesinde yer alan, "(1) Yükümlülüğün yerine getirilmesi için uyulması gereken kurallar ile karara uygun olarak hazırlanan programa ve denetimli serbestlik personelinin bu kapsamdaki uyarı ve çağrılarına uyulmaması yükümlülüğün ihlali sayılır. Yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda vaka sorumlusunun teklifi üzerine yükümlü, komisyon tarafından veya kanunda yazılı hallerde komisyonun önerisi üzerine ilgili hâkim tarafından uyarılır. (2) Uyarı bir yazı ile yükümlüye tebliğ edilir. Gerektiğinde yükümlü, müdürlüğe davet edilerek yükümlülüklerine ilişkin hususlar ve ihlalin sonuçları vaka sorumlusu tarafından kendisine sözlü olarak da açıklanır. Yükümlünün gelmemesi durumunda daha önce yapılmış olan yazılı uyarı yeterli sayılır. (3) Denetimli serbestlik kararlarının infazında, yükümlülüğün bir yıl içerisinde iki defa ihlal edilmesi yükümlülüğe uymamada ısrar etme sayılır. Yükümlünün uyarılmasının ardından bir yıl içerisinde ikinci ihlalin tespit edilmesi halinde infaza son verilerek kayıt kapatılır. (4) Uyarı için yapılan tebligatta, bir yıl içerisinde yeni bir ihlal durumunun tespit edilmesi halinde tekrar bir uyarının yapılmayacağı, dosyanın kapatılarak gereği için mahkemeye gönderileceği yükümlüye ihtar edilir." şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında,
Somut olayda, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının 28/02/2017 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği ve infazının başladığı, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair Diyarbakır Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 01/03/2017 tarihli ve 2016/617 DS sayılı çağrı yazısının 07/03/2017 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, anılan Müdürlüğün 20/03/2017 tarihli ve 2017/617 DS sayılı yazısı ile tebliğe rağmen 10 içinde gerekli başvurunun yapılmadığı belirtilmek suretiyle 10 gün içinde yine başvuru yapılmaz ise yükümlülüklere uymamakta ısrar etmiş sayılacağına dair ihtar yazısının 23/03/2017 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, ancak sanığın 10 günlük yasal süre içerisinde başvurmaması üzerine üzerine dosyasının kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, böylece hükümlünün denetimli serbestlik tedbirine uymama konusunda ısrar gösterdiği anlaşılmakla, yargılamaya devamla esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18/01/2018 tarihli ve 2017/376 esas, 2018/32 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun; 10. maddesinde, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (…) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklinde düzenleme yer aldığı,
21. maddesinin 2. fıkrasında;
"Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklinde düzenlemeler yer aldığı,
Somut olayda, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen şüpheliye tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için uyarılı ilk başvuru davetiyesinin gönderildiği, "tebliğden itibaren 10 gün içinde müracaat etmezse hakkında dava açılacağı" uyarısını içeren bu davetiyenin şüphelinin bilinen son adresi ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresin kapalı olması nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 07/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, bu şekilde şüpheliye ilk uyarının yapılmış olduğu, ancak şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmeyerek yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesi üzerine ikinci kez uyarılı davetiye gönderildiği, "tebliğden itibaren 10 gün içinde müracaat etmezse bu durumun yükümlülüklerine uymamakta ısrar sayılacağı ve hakkında dava açılacağı" uyarısını içeren bu ikinci davetiyenin de aynı adreste yine adresin kapalı olması nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 23/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, bunun da ikinci uyarı olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak şüphelinin yapılan bu ikinci uyarıya rağmen 10 gün içinde kuruma başvurmamak suretiyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerini yerine getirmeyerek, ikinci kez yükümlülüklerini ihlal ettiği,
Anlaşılmıştır.
Bu hali ile 2 kez uyarılmasına rağmen 2 defa yükümlülüklerini ihlal ettiği görüldüğünden, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulu" gerçekleşmiştir. Bu nedenle Mahkemece yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken, "ısrar koşulunun oluşmadığı" gerekçesiyle "kamu davasının durmasına" karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının durmasına dair İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/01/2018 tarihli ve 2017/376 esas, 2018/32 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 12.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.