11. Hukuk Dairesi 2016/6456 E. , 2017/7011 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/12/2015 tarih ve 2014/822-2015/1000 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05.12.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasındaki iş sözleşmesine istinaden davalının uluslararası nakliye sektörünün lider şirketlerinden olan davacı şirkette operasyon sorumlusu ve hat geliştirme lideri olarak çalıştığını, davalının 19/08/2013 tarihinde kendi isteğiyle istifa ettiğini, 27/09/2013 tarihli dilekçesi ile de davacı şirketi ibra ettiğini, fakat davalının iş sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı olarak müvekkili şirkete rakip olarak kurulmuş ve aynı alanda faaliyet gösteren EVOLOG isimli firmada çalışmaya başladığını, davalının aynı dönemde davacı şirkette çalışan 8 diğer çalışanla beraber hareket ederek planlı bir şekilde davacı şirketten ayrılarak rakip firmaya geçtiğini, davacı şirketin bir kısım müşterinin de davalının eylemleri ile rakip firmayla iş yapmaya başladığını ileri sürerek, sözleşmede belirlenen cezai şart ve uğranılan zarardan şimdilik 15.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında talebini yükseltmiştir.
Davalı vekili, haklı sebeplerle iş akdini feshettiğini, müvekkilinin davacı şirketi zarara uğratmadığını, Türk Borçlar Kanunu gereği rekabet yasağı sözleşmesinin sınırlı ve işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde olmaması gerektiğini, iş sözleşmesinin ise davalının sektördeki geleceğinin yok olmasına neden olacak şekilde yapıldığını, sözleşmede bahsi geçen yasaklı iller dışında iş imkanının zaten olmadığını, bu haliyle sözleşmenin geçerli olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının davacı şirketteki görevinden kendi isteği ve iradesiyle ekonomik sebeplerle ayrıldığı, davalının operasyon sorumlusu ve sonrasında hat geliştirme lideri olarak çalıştığı pozisyondaki en önemli bilgileri oluşturan kayıtların Fransa ülkesine yapılan taşımacılık faaliyetleriyle ilgili olarak davacı firmaca verilen fiyatlar, akabinde yapılan anlaşmalar ve hatta düzenlenen faturalar olduğu, bu bilgi ve belgelerin tamamının şirket bünyesindeki personelin de görebildiği ...isimli PC programı içerisinde bulunduğu, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra edindiği ticari sır ve bilgileri işe girmiş olduğu bir başka firmada kullandığının belirlenemediği, davalının çalışma hürriyeti kapsamında geçimini sağlamak için çalışması gerektiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sözleşmede belirlenen cezai şartın ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, ıslah dilekçesiyle sadece 83.184,00 TL cezai şartın faiziyle birlikte tahsili talep edilerek, uğranılan zararların tahsili talebi atiye bırakılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesinin “Rekabet Memnuiyeti” başlıklı 11. maddesinde “İşçi, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 2 (iki) yıllık süre içerisinde; işverenin faaliyet gösterdiği Adana, ..., ..., ...i, ..., ... illeri sınırları dahilinde, işverenin faaliyet konusuna giren iş ve alanlarda, işverenin izni olmaksızın kısmen veya tamamen işverene rakip olabilecek biçimde bağımsız işletme veya şirket kuramayacağını, mevcut işletme veya şirketlere ortak olamayacağını, işverenlikte üstlendiği işle aynı mahiyette gerek kendi adına ve hesabına gerekse kendi adına üçüncü kişiler hesabına işlem yapmayacağını, işverenin portföyünde mevcut şirketleri (işverenin müşterilerini) yeni işinde kullanamayacağını, işverenden ayrılan diğer personel ile kendisine veya onlara ait iş yerlerinde birlikte çalışmak dâhil olmak üzere iş görmeyeceğini, işverenle ticari ilişkisi olan veya sona eren firmalarda alt işveren ve müteahhitlerde çalışmayacağını kabul ve beyan eder. Ayrıca işçi, iş yerinden ayrıldıktan sonra işverenin unvanını kullanacak biçimde hiçbir işlem yapmayacağını kabul ve taahhüt eder. İşçi, bu maddede belirlenen yükümlülüklerini ihlâl ettiği takdirde, işverenin bu sebeple doğmuş herhangi bir zararı olup olmadığına bakılmaksızın, işverene, en son aldığı brüt maaşının 12 (oniki) aylık tutarını cezaî şart olarak ödeyeceğini, belirlenen cezai şart miktarının fahiş olmadığını beyan, kabul ve taahhüt eder. İşverenin cezaî şartı aşan zararlarını talep hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağının koşullarının düzenlendiği 444. maddesi uyarınca “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” Aynı Kanunun rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin 445. maddesi gereğince de “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.”
Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağına ilişkin hükmün yasal düzenlemelere aykırı bulunmadığı, koşullarının ve sınırlandırılmasına ilişkin hükümlerinin geçerli olduğu, davalının davacı şirkette operasyon sorumlusu ve sonrasında hat geliştirme lideri olarak çalıştığı, böylece özellikle Fransa ülkesine yapılan taşımacılık faaliyetleriyle ilgili olarak yapılan anlaşma ve verilen fiyatlar yönünden edindiği bilgilerin ticari sır olarak nitelendirilebileceği, davalının davacı şirketteki görevinden istifası sonrasında davacı şirketle aynı alanda faaliyet gösteren EVOLOG isimli firmada çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, rekabet yasağına aykırı eylemlerine rağmen mahkemenin davalının çalışma hürriyeti kapsamında geçimini sağlamak için çalışması gerektiği gerekçesi yerinde olmadığı gibi, tanık beyanları ile dosyadaki iddia ve deliller itibariyle davalının sahip olduğu bilgi ve belgelerin tamamının şirket bünyesindeki personelin görebildiği ...isimli programda bulunduğu da kabul edilemeyecektir. Davada rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sözleşmede belirlenen cezai şartın tahsili istendiğine göre, cezai şart talep koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek istenebilecek cezai şartın belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/12/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, işçinin rekabet etme yasağına aykırılığa dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Ceza koşulunun kendisi başlı başına bir borcun konusu değildir. Ceza koşulu, daima ifası gereken bir asıl borcun varlığını arar. Zira ceza koşulu, borçlunun borca uygun davranmasını temin eden bir tür güvencedir. Yine ceza koşulu asıl borca bağlı (fer"i) nitelikte bir borç doğurur.
Ceza koşulu TBK. m. 179"da düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, ceza koşulunun türleri, seçimlik ceza koşulu, ifaya eklenen ceza koşulu ve ifa yerine ceza koşulundan (Dönme cezası) ibarettir. Bu genel düzenlemenin yanında TBK. m. 444/2 dönme cezası özel olarak düzenlenmiştir. Bu TBK 444/2 aynı TBK m. 179 maddesine bir aykırılık oluşturur. Sözleşme cezası burada da TBK m. 179 olduğu gibi, kural olarak, ödenmesi ile akitten cayma hakkını verir. TBK m. 179"un aksine, TBK m. 444/23 gereğince ifayı yada sözleşme cezasını talep etmek isteyip istemediğini alacaklı seçemez. Aksine işçi sözleşme cezasını ödeme ile rekabet yasağından kendisini kurtarabilir (Becker, Herman, İsviçre Borçlar Kanunu Şerhi, Yargıtay Yayınları, sayfa 577).
İşveren ancak, işçinin kusurunu ve uğradığı zararı kanıtlayarak TBK m. 444/2 uyarınca zararının tazminini isteyebilir.
Bu nedenlerle, kararın yukarıdaki gerekçeyle onanması görüşünde olduğum için sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.