Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/229
Karar No: 2021/2368
Karar Tarihi: 25.03.2021

Cumhurbaşkanına hakaret - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2021/229 Esas 2021/2368 Karar Sayılı İlamı

 

 

16. Ceza Dairesi         2021/229 E.  ,  2021/2368 K.

  •  


"İçtihat Metni"



I- TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2018 tarih ve 2018/85822 sayılı tebliğnamesi ile; Cumhurbaşkanına hakaret ve kamu görevlisine hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde sanığın beraatine dair İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2016 tarihli ve 2016/63 esas, 2016/429 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun mağdur ve şikayetçinin haklarını düzenleyen 234/1-b maddesinde yer alan "Mağdur ile şikâyetçinin hakları şunlardır:... Kovuşturma evresinde; 1.Duruşmadan haberdar edilme, 2. Kamu davasına katılma,..." ve anılan Kanun"un kanun yollarına başvurma başlıklı 260. maddesinde yer alan "Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır." şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, sanığa yüklenen suçtan dolayı zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan"ın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 234 ve 260. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde duruşmadan haberdar edilerek, davaya katılma ve delil ibraz etme hakkını kullanma imkanı olduğu gözetilmeden, yargılamaya devam edilmek suretiyle sanığın beraatine karar verilmesinde,
2-Sanığa isnad edilen eylemin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının ise anılan Kanunun 299/3. maddesinde yer alan " Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. " hükmü gereğince Adalet Bakanının iznine tabi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikayet veya başkaca bir soruşturma veya kovuşturma şartının aranmadığı, soruşturma aşamasında Adalet Bakanlığının 15/12/2015 tarihli “Olur”u ile de kovuşturma izni verildiği, sanık ..."in eski kız arkadaşı olan müştekiye attığı mesajlar incelendiğinde mesaj içeriklerinde, "Tayyip Erdoğan"ı da karısını da", "Tayip Erdoğan"ı sinkaf edirim o kim lan", "Başbakan kim Cumhurbaşkanını sinkaf ederim" şeklindeki sözlerinin hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden;

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19.10.2018 gün ve 94660652-105-35-11321-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ile mevcut evrak, Dairenin 08.02.2019 tarih 2018/4793 esas, 2019/1198 sayılı kararında belirtilen eksikliğin giderildiğine dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılılığının 18.12.2020 tarih 2020/107407 sayılı yazısı ile Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Hakaret, tehdit ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından hakkında 10.11.2015 tarihinde kolluğa müracaat ederek şikayette bulunan Dilan Kahraman Ersergin"in, rızası ile teslim ederek kayıt altına alınmasını istediği telefonunda yapılan incelemede, 06.11.2015 ve 07.11.2015 tarihlerinde Cumhurbaşkanına, Başbakana ve eşlerine, hakim savcı ve ailelerine yönelik hakaret içerir mesajları gönderdiği tespitinde bulunulması üzerine, 2015/99696 soruşturma numarasıyla başlatılan ve süreçte Adalet Bakanlığının 15.12.2015 tarihli oluru ile de kovuşturma izni verilen sanık ... hakkında, "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "Sesli Yazılı veya Görüntülü Bir İleti ile Hakaret" suçlarından cezalandırılması hususunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, 11.01.2016 tarih, 2016/736 sayılı iddianame tanzim edilmiştir.
Müştekinin Dilan Kahraman Ersergin, davacının "K.H", sevk maddelerinin "Türk Ceza Kanunun 299/1, 125/2, 53, 43" olarak belirtildiği görülen iddianamede, sanığa atılı eylem özetle belirtildiği şekli ile; "Şüpheli Murat"ın müşteki Dilan ile suç tarihinden önce gönül ilişkisi yaşadıkları ve ayrıldıkları, bu ayrılıktan sonra şüphelinin kullanmış olduğu ...numaralı cep telefonundan müştekinin kullandığı ...numaralı cep telefonuna farklı tarihlerde, "sen orospusun, kahpesin fahişe istediğim mahkeyeme git bir s... Yiyemezsin, kimseden korkum yok savcının hakimin de altındaki karıları sinkaf kızlarınıda", "Tayyip Erdoğanı da karısını da, Tayyip Erdoğan"ı s..rim, o kim lan, başbakan kim cumhurbaşkanı kim s..rim onları da karılarını da" şeklinde mesajlar atarak" müştekiye ve Cumhurbaşkanına yönelik hakaret suçunu işlediği şeklindedir.
22.01.2016 tarih 2016/17 iddianame değerlendirme numaralı karar ile İzmir 30.Asliye Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulüne karar verilmesine müteakip, 2016/63 esasına kayden, sanık ... hakkında kovuşturmaya başlanılmıştır.
Bu kapsamda yürütülen kovuşturmada özetle, 22.01.2016 tarihli tensip zaptında müşteki Dilan Kahraman"a CMK"nun 233 maddesindeki, tanıklara ise CMK"nun 44. maddesindeki ihtarı içerir duruşma günü bildirir meşruhatlı davetiyelerin çıkartılmasına ve Adalet Bakanlığı vasıtasıyla Cumhurbaşkanlığı makamına bilgi verilmesi için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, duruşmanın ise 22.03.2016 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir. 22.03.2016 tarihinde yapılan duruşmada ise müşteki Dilan"ın eski nişanlısı olduğunu beyan ettiği sanık hakkında şikayetinden vazgeçmiştir.
Süreçte ayrıca sanık hakkında "Başbakan kim Cumhurbaşkanı kim sinkaf ederim onları karılarını da" şeklinde ki mesajına istinaden, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2016 tarih, 2016/4614 numaralı iddianamesi ile mağdur Ahmet Davutoğlu"na yönelik eylemi nedeni ile "kamu görevlisine alenen hakaret" suçundan 5237 sayılı TCK"nun 125/1-3.a,53 maddelerince cezalandırılması istemi ile iddianame tanzim edilmiştir. Bu kapsamda İzmir 8 Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/180 esasına kayden yürütülen kovuşturmada, mahkemenin 02.03.2016 tarihli 2016/124 karar sayılı, 28.03.2016 tarihinde kesinleşen birleştirme kararı ile de dosyanın, TCK"nun 43 maddesi hükümlerinin uygulanma ihtimaline binaen, muvafakat verilen İzmir 30 Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/63 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Soruşturma sürecinde 10.11.2015 tarihinde mesleğinin müzisyenlik olduğunu beyanla kollukta vermiş olduğu ifadesinde özetle, sakinleştirici ilaçlar kullandığını ve aynı zamanda sürekli alkol aldığını, mesajların kendisine ait ve doğru olduğunu, ayrıldığı kadın olan Dilan"a, belirtilen mesajları kendisini tahrik etmesi ve kışkırtması nedeni ile tahminen alkollü olduğu bir anda istemeyerek yazmış olabileceğini, Devlete, Devlet büyüklerine, hakim ve savcılara sonsuz saygısının bulunduğunu ve pişman olduğunu, 02.12.2015 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinde özetle müştekinin kendisini tahrik etmesi nedeni ile Cumhurbaşkanına, Başbakana, hakim ve savcılara yönelik hakaret etme kastı bulunmadan mesajları attığını, 02.12.2015 tarihinde İzmir 7. Sulh Ceza Hakimliğinde yapılan sorgusunda ise özetle, suç işleme kastı ile hareket etmediğini, eski nişanlısı ile telefonda tartışırken kendisine kadın hakları var bana bir şey yapamazsın, Ak parti senin cezanı verir, savcılar seni... yapar gibi küfürlü sözler söylemesi üzerine tahrik olarak sinirle mesajları yazdığını, o sırada babasına yönelik söz söylese ona bile küfür edecek durumda olduğunu, pişman olduğunu beyanlar ikrarda bulunan sanığın, birleşen dava dosyası da dahil olmak üzere kovuşturmada vermiş olduğu savunmalari ise özetle şöyledir;
"Müşteki ayrıldığım nişanlım olur. Ayrıldıktan sonra aramızda problemler oldu, o dönemlerde müşteki beni tahrik etti. Bana kadın hakları var, seni Cumhurbaşkanına şikayet edeceğim gibi ifadeler kullanınca ben de tahriklere dayanamadım, istemeden müştekiye kendisi ile ve Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızla ile ilgili ifadeler kullandım, benim Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımıza yönelik kastım yoktur, pişmanım kendilerinden özür diliyorum... Aleyhime olanları kabul etmem bahsi geçen mesajları müştekiye ben gönderdim, buna bir itirazım yoktur..."
"Müşteki Dilan benim kız arkadaşımdı. Daha sonra ayrıldık. O bana birileri adına küfürler ediyordu. Ben Cumhurbaşkanınına seni şikayet edeceğim seni... yaparlar diyordu. Ayrıca başka büyüklerimizin adını verip seni ... yaparlar diyordu. Ben de onun hakaretlerine dayanamayıp öyle mesaj attım. Amacım cumhurbaşkanına hakaret değildi. Amacım müştekiye hakaretti. Çünkü o da devamlı bana hakaret ediyordu. Şikayetten vazgeçme olursa kabul ederim."
"İddianamede bahsi geçen söylemlerimi bilerek isteyerek söylemedim, eski nişanlımın bana durmadan seni şikayet edeceğim, Başbakan kadın hakları çıkarmış seni nokta nokta yaparlar, Cumhurbaşkanı seni nokta nokta yapar diyerek beni tahrik etti, benim amacım devlet büyüklerine yönelik bir söylem değildi, o sırada bana her hangi bir şahsı söylemiş olsaydı ona da aynı şekilde tepkimi verecektim, istemeden kötü kelimeler söylediğim için pişmanım herkesten ve Başbakandan da özür diliyorum..."
11.05.2016 tarihli duruşmada, birleşen dava dosyası kapsamında müşteki Ahmet Davutoğlu"nun suçtan doğrudan zarar görmesi ihtimali bulunduğundan katılan, vekilinin ise katılan vekili olarak duruşmalara kabulüne karar verilerek, son sözünde pişman olduğunu beyan eden sanığa, huzurda tefhim olunan karar ile müşteki Dilan"a Hakaret suçundan açılan kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine, Cumhurbaşkanına ve Kamu Görevlisine Hakaret suçlarını ise gıyapta işlendiği ihtilat unsurunun gerçekleşmediği anlaşıldığından CMK"nun 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
İzmir 30 Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2016 tarih 2016/63 esas, 2016/429 sayılı gerekçeli kararının özetle ilgili kısımlarında; "TCK"nun 125 maddesinde...gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için yasa ihtilat şartını öngörmüştür. Yüksek Yargıtay 4 Ceza Dairesinin 2014/4825-32179 sayılı ve 2 Ceza Dairesinin 2013/11057-30669 sayılı içtihatlarından da anlaşılabileceği gibi mesaj yoluyla gıyapta hakaret suçunun oluşması için ihtilat unsurunun gerçekleşmesi yada sanığın gıyabında hakaret ettiği müştekilere bu mesajın iletilmesi yolunda isteminin olması gerekir... Sanığın üzerine atılı Cumhurbaşkanına ve kamu görevlisine hakaret suçlarını gıyapta işlendiği ve bu suçlar yönünden Yargıtay içtihatlarında da değinildiği gibi ihtilat unsurunun gerçekleşmediği anlaşıldığından bu suçlardan da sanığın beraatine karar verilmiştir." şeklinde gerekçeye yer verilmiştir.
Gerekçeli karar, 27.05.2016 tarihinde katılan Ahmet Davutoğlu vekiline tebliğ edilmiştir. 17.05.2016 tarihinde ise Cumhuriyet savcısınca görüldüsü yapılmıştır. 14.06.2016 tarihli kesinleşme şerhine göre temyiz edilmeyen karar 06.06.2016 tarihinde kesinleşmiştir.
03.08.2018 tarihli dilekçesi ile Cumhurbaşkanı vekilince, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genen Müdürlüğünden özetle, duruşma gününün bildirilmeyerek kamu davasına katılma haklarının engellendiği, bu nedenle bilgileri dışında yokluklarında yapılan yargılama neticesinde, atılı suçun gıyapta işlenmesi durumunda ihtilat unsuru aranmadığı gözetilmeden, Cumhurbaşkanı hedef alarak, onur, şeref ve saygınlığını rencide edici eylemine istinaden mahkumiyetine karar verilmesi gereken sanık hakkında, hukuka aykırı olarak verilen kesinleşmiş beraat kararının kanun yararına bozulması hususunda ihbarda bulunulmuştur.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 19.09.2018 tarihli özetle, Cumhurbaşkanının mağdur veya müşteki sıfatı ile tanzim edilen iddianamelerde belirtilmediği, Bakanlıktan kovuşturma izni alınmasına rağmen davaya da dahil edilmediği, her iki iddianame kapsamında birleştirilerek görülen davaya konu olan eylemin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, fakat Cumhurbaşkanına hakaret suçundan usule uygun açılan bir davanın bulunmadığı ve hatalı vasıflandırma yapılarak karar verildiğinden, kesinleşen kararın kanun yararına bozulmasına dair görüşün teminine müteakip, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2018 tarih 2018/85822 sayılı tebliğnamesi ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün talebine istinaden dosya kanun yararına bozmaya yönelik olarak Dairemize gönderilmiştir.
Dairenin 08.02.2019 tarih, 2018/4793 esas 2019/1198 sayılı kararı ile özetle; uyuşmazlık kapsamında öncelikle Cumhurbaşkanlığına haber verilmeden yapılıp tamamlanan yargılama sonunda verilen ve gerekçesi de anılan makama tebliğ edilmeyen kararın kanun yararına bozma yasa yoluna konu olup olamayacağının tartışılması gerektiğinden, 22.01.2016 tarihinde tensiben, Adalet Bakanlığı vasıtasıyla Cumhurbaşkanlığı Makamına bilgi verilmesi için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına karar verdiği görülmekle birlikte anılan makama duruşma gününün bildirildiğine dair evrakın dosya kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, duruşma gününün Cumhurbaşkanlığı makamına tebliğ edilmesi zorunluluğuna uyulmadan yürütülüp tamamlanan yargılama sonunda verilen ve CMK"nın 35/2.maddesi gereğince usulüne uygun olarak ilgilisine tebliğ edilmeyen kararın kesinleşmesi mümkün olmadığından kanun yararına bozma yasa yoluna da konu olamayacağı gözetilerek tebliğ evrakının araştırılıp, denetime imkan sağlayacak biçimde dosyaya dercinin temini bakımından evrakın tevdiine karar verilmiştir.
Süreçte, İzmir 30 Asliye Ceza Mahkemesinin 04.09.2019 tarihli müzekkeresi ile gönderilen iddianame, gerekçeli karar ve birleştirme kararının 09.09.2019 tarihinde Cumhurbaşkanı vekiline elektronik olarak tebliğ edildiği, Cumhurbaşkanlığı makamına duruşma gününün bildirilmesine dair dosya kapsamında bulunmayan evraka yönelik olarak ise mahkemesince yazılan yazı ve eklerinin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 04.09.2020 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderildiği ve 08.09.2020 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün yazısı ile yargılama aşamasında Bakanlığa bildirilen duruşma günlerinin Cumhurbaşkanlığı makamına iletilmesi gibi bir uygulamanın olmadığı sadece kesinleşmiş kararların ilgili makama sunulduğunun bildirildiği görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ihtilat unsurunun gerçekleşmediğinden bahisle CMK 223/2-a maddesi gereğince verilen beraat kararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Yasal düzenlemeler şöyledir;
5237 sayılı TCK"nın ;
Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
T.C. Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, Devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.
Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer Devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Çetin, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10)
Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198)
Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmekle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar)
Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir.
Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur. (Erem. age)
Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkı gibi bir hakkın kullanmasına ilişkin hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanılmamalı, ifade veya yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek eylem hukuka aykırı olacaktır.
Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak birçok Uluslararası belgeye, Anayasa ve yasalara konu olmuştur. Bu cümleden olarak, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/1.maddesinde, T.C. Anayasasının 25 ve 26. maddelerinde birbirlerine benzer şekilde; "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir." biçiminde teminat altına alınmıştır.
Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir. (Tezcan, Erdem Sancaktar, Türkiye"nin İnsan Hakları sorunu 2. baskı sy 462)
Ancak mutlak haklardan olmayan ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı, kısıtlı da olsa belli şartlarda sınırlandırılabileceği de aynı metinlerde yer bulmuştur. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/2 maddesine göre; görev ve sorumluluklar da yükleyen bu hakkın kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda başkalarının şöhret ve haklarının korunması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir. Anayasanın 26/2. maddesine göre de: "Bu hürriyetlerin kullanılması... başkalarının şöhret veya haklarının... korunması amaçlarıyla sınırlanabilir."
İfade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda hakkın özünü zedelemeyecek ölçüde yapılması gerekmektedir.
İftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır.
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına Hakaret suçları TCK 299. maddede yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için "Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibari ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez" (Erman, hakaret ve sövme suçları sy 80 vd)
Demokratik toplumlarda siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmalıdırlar. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ve hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken kavramlardır. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderleriyle özdeşleştirdiği, liderlerine yapılan ve kamuya yansıyan hakaretleri kendilerine yapılmış gibi algılayarak aşırı reaksiyon gösterdikleri, bu hakaretlerin toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, hakaret ve sövme fiillerinin, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralamalara sebebiyet verdiği gözetildiğinde, bu fiillerin orantılı bir yaptırıma bağlanmasının toplumsal barışın ve kamu düzeninin korunması bakımından da demokratik toplumda zorlayıcı bir ihtiyacın karşılanması kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: müsnet suçun, Cumhurbaşkanına onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığına saldırılması ile oluşacağı, eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark bulunmayacağı ve gıyapta hakarette ihtilat öğesinin aranmayacağı da gözetildiğinde, sanığın sübutu kabul edilen, "Tayyip Erdoğanı da karısını da, Tayyip Erdoğan"ı s..rim, o kim lan, başbakan kim cumhurbaşkanı kim s..rim onları da karılarını da" şeklinde sövmekten
ibaret eyleminin; bireyin kendini gerçekleştirmesine ya da toplumun gelişmesine katkı sunması beklenen bir değer içermemesi ve özellikle eleştiri sınırlarını aşarak açıkça Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığına saldırı mahiyetinde olması nedeniyle İfade hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden sübut bulan müsnet suçtan orantılı bir ceza ile cezalandırılması gerekirken hukuki olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesinde isabet görülmemekle, anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
V-SONUÇ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2016 tarihli ve 2016/63 esas, 2016/429 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309/4-c. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe tesir etmemek üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi