23. Hukuk Dairesi 2015/2525 E. , 2015/8027 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 27.10.2015 gün ve 2106 Esas, 6744 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı arsa sahibi vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici şirket arasında yapılan sözlü anlaşma gereğince müvekkiline bir dükkan ve dört daire verilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından davalı K.. Ö.."ün oğlu E.. Ö.."e verdiği vekaletname ile davacı adına davalı şirketle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmede dükkanın davalıya verilmeyerek müvekkilinin iradesine aykırı davranıldığını, bunun üzerine ek sözleşme yapılarak 11 no"lu dairenin %50"sinin müvekkiline verilmesinin kararlaştırıldığını, ancak bu dairenin üçüncü kişiye satılmış olduğunu ileri sürerek, 11 no"lu dairenin teslim edilmemesinden kaynaklanan alacaktan şimdilik 15.000,00 TL"nin davalılardan tahsilini, anılan dairenin süresinde teslim edilmemesi nedeniyle şimdilik 2.500,00 TL rayiç kira bedeli ile sözleşmenin 17. maddesine göre, uğranılan ya da uğranılacak zarara karşılık şimdilik 2.500,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, 18.12.2013 tarihli dilekçeyle 15.000,00 TL daire bedeli alacağını 25.000,00 TL artırarak 40.000,00 TL"ye çıkarmıştır.
Davalılar vekili, davacının dayandığı bila tarihli adi yazılı sözleşmenin şekil şartına uymaması nedeniyle geçerli olmadığını, K.. Ö.. hakkında açılan davanın husumetten reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davalıların şekil şartına dayalı itirazlarının yerinde olmadığı, yüklenicinin 11 numaralı bağımsız bölümün yarısını davacıya vermeyi kabul ettiği, adi yazılı sözleşmede teslim tarihi gösterilmediğinden ve davadan önce temerrüde düşürülmediğinden geç teslim sebebiyle kira ve sebebi anlaşılamayan maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, davalı K.. Ö.."ün eski TTK"nın 20/2. maddesine göre bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, karşı tarafı ikna edip sözleşme imzalattıktan ve yeniden vekaletname aldıktan sonra bunun geçersizliğini ileri sürmesinin basiretli iş adamlığı vasfına uygun düşmeyip, hile ve desise sayılabilecek bir tasarruf olduğu, tarafların iradelerindeki hukuka aykırılıklar ve hukuka uygunluklar değerlendirilerek TMK"nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafet kuralları gözetilmek suretiyle % 50 indirim uygulanarak, davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dairemizin, 27.10.2014 gün ve 2014/2106 Esas, 2014/6744 Karar sayılı ilamı ile; asıl sözleşmeyi yüklenici sıfatıyla imzalayan şirketin, ek sözleşmede taraf olmadığı, taşınmaz satımına ilişkin tarihsiz sözleşmenin de resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme halinde, sözleşmenin taraflarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak ancak verdiklerini talep edebileceklerinden mahkemece, 11 no"lu bağımsız bölüm ile ilgili davalı şirketin bir taahhüdünün bulunmaması nedeniyle, davalı şirket yönünden davanın, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı K.. Ö.. yönünden ise, sözleşmede arsa sahibi tarafından verilen bir bedel bulunmaması nedeniyle esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınması gereken karar düzeltme harcı peşin yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.