10. Hukuk Dairesi 2015/16083 E. , 2018/364 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamı incelendiğinde, 04.08.1965 doğumlu olan davacının 01.02.1982-01.05.1998 tarihleri arası 3648 gün 506 sayılı Yasa Kapsamında, 02.051998-06.08.2014 tarihleri arası 5855 gün 1479 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri olan davacının 539 gün askerlik borçlanmasını 02.05.2013 tarihinde yatırdıktan sonra 06.08.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurum tarafından 18 yaş öncesi primler dikkate alınmadığı için 50 yaşını doldurması gerektiğinin bildirilmesi üzerine işbu davanın açıldığı, mahkemece askerlik süresi borçlanmasının geçiş dönemi koşullarının belirlenmesinde dikkate alınamayacağından bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalı Kurum arasındaki uyuşmazlık 18 yaşını doldurmadan önceki SSK sigortalılık süresinin, 1479 sayılı Yasanın 35 ve devamı maddeleri ile Geçici 10. maddesine göre yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır.
1479 sayılı Kanunun “kanunun amacı, sigortalı sayılanlar ve sayılmayanlar” başlıklı 24. maddesinde, 18 yaşını doldurmamış olanların, anılan Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacakları hüküm altına alınmıştır.
506 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesinin (G) fıkrasında; bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceği yönünde hüküm öngörülmüş olup, diğer taraftan anılan Kanunun geçici 54’üncü maddesinde; 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60’ıncı maddenin (G) fıkrası hükmünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 38 inci maddesi hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu
tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dâhil edileceğini öngörmüştür.
5510 sayılı Kanunun “506 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanuna göre 1/4/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında, bu Kanunun 38 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki sigortalılık süresinin 18 yaşın doldurulduğu tarihten başlayacağına ilişkin hükmün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
2829 sayılı Kanunun “Sigortalılık süresinin başlangıcı” başlıklı 6. maddesinde ""Kurumlardan herhangi birine ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortalılık süresinin başlama tarihidir.
Şu kadar ki; emeklilik veya yaşlılık aylığına hak kazanılıp kazanılmadığının tespitinde, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa 1425 sayılı Kanunla eklenen ek 7 nci madde kapsamına girenler hariç, 18 yaşından önce kurumlardan herhangi birine sigortalı olanların sigortalılık sürelerinin başlama tarihi, 18 yaşını doldurdukları tarih kabul edilir."" düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıdaki düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, Bağ-Kur sigortalılıklarında, uzun veya kısa vadeli sigorta kolları yönünden sigortalılık süresi (primi ödenmiş gün sayısı) şartının bulunduğu ve buna göre sigorta başlangıcının bir önemi de olmadığından, 5510 sayılı Kanunun Geçici 6. maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı, 1479 sayılı Kanuna 24. maddesindeki 18 yaşını doldurmamış olanların anılan Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacaklarına ilişkin düzenlemenin de, sadece 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılık durumunda geçerli olduğu, eldeki davada ise, davacının 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığından 18 yaşını doldurmadan önceki SSK sigortalılık süresinin de 2829 sayılı Kanun uyarınca birleştirilmesiyle 1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istediği, bu halde, davacının 18 yaşını doldurmadan önceki SSK sigortalılık süresinin, 1479 sayılı Yasanın 35 ve devamı maddeleri ile Geçici 10. maddesine göre, prim gün sayısı hesabında ve yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde nazara alınması gerektiği gözetilerek tahsis şartlarının varlığı irdelenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Kabule göre de; askerlik borçlanma süresinin 1479 sayılı Kanunun Ek 9. Maddesi gereği prim gün sayısından sayılması gerektiğinin ve ilgili maddede bir geçiş tarihinin belirtilmediğinin gözetilmemesi yerinde görülmemiştir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.