12. Hukuk Dairesi 2012/22078 E. , 2012/38960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlular ... ve ..."a tebliği üzerine adı geçen borçluların süresinde imzaya ve borca itiraz ettiği, borçluların imzaya itirazlarında Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığınca aldırılan 25.01.2012 tarihli kriminal raporu sonucuna göre itirazın reddi ile borçlular aleyhine inkar tazminatı ile para cezasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır (HGK.nun 06.6.2001 tarih ve 2001/12-466 E. - 2001/483 K. sayılı kararı).
İmza incelemesinde, öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçluların uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde ve mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celp edilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu"nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu göz ardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu"nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).
Somut olayda, hükme esas alınan 25.01.2012 tarihli emniyet kriminal uzmanlık raporunda, senet üzerindeki imzaların borçlular Furkan ve Uğur"un eli ürünü olduğu kanaatinin bildirildiği ve mukayeseye esas alınan belgelerin, sadece savcılık huzurunda alınan örnek imzalar olduğu görülmektedir. Bu durumda hükme esas alınan bilirkişi raporunun, yukarıda yapılan açıklamalara ve ilkelere uygun olarak düzenlenmediği, dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak borçluların imza örneklerinin getirtilmesi ile bilirkişiden yeni bir rapor alarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan, İİK"nun 170/3. maddesi gereğince icra mahkemesi İİK"nun 68/a-4. maddesine göre yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olduğunu tespit eder ise ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir. Her ne kadar icra takibi şikayet yolu ile durdurulmuş ise de, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmayarak savcılıkta yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora göre borçluların imza itirazı reddedildiği halde, İİK.nun 170/3. maddesine aykırı şekilde alacaklı lehine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi de doğru bulunmamıştır.
Ayrıca, her iki borçlu tarafından imzaya itiraz edildiği halde, sadece bir borçlu olduğu yanılgısıyla “ davacının” denilmek sureti ile hüküm tesisi de isabetsizdir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.