13. Ceza Dairesi 2018/2804 E. , 2018/9424 K.
"İçtihat Metni"KANUN YARARINA BOZMA
Hırsızlık, mala zarar verme ve işyeri dokunulmazlığını ihlâl etme suçlarından sanık ...’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 143/1, 151/1 ve 116/4. maddeleri gereğince 5 yıl hapis, 8 ay hapis ve 2 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/10/2014 tarihli ve 2011/289 esas, 2014/603 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 27.02.2018 gün ve 94660652-105-14-9549-2017-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 07.03.2018 gün ve 2018/18580 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre, sanık ile birlikte suç işleyen dosyanın diğer sanıklarının temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 07/11/2016 tarihli ve 2016/7090 esas, 2016/14833 karar sayılı ilâmında, “1-Sanıkların tüm aşamalarda suçlamaları inkar etmeleri, hükme esas alınan iletişim tespit kayıtlarında, sanıklar arasındaki bahsi geçen konuşmalarda suç konusu eyleme ilişkin görüşmeye rastlanamaması, bir kısım sanıklar bakımından suçun işlendiği yerde tespit edilen hts kayıtlarının ise suçun subutuna yetecek tek başına delil niteliğinde olmadığının anlaşılması karşısında; sanıkların üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğine ilişkin hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıkların beraatı yerine yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
2-Kabule göre de; TCK"nın 6/1-e maddesine göre, eylemin gece gerçekleştiğine dair kesin delil bulunmadığı halde, şüpheden sanıklar yararlanır ilkesi gereği hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal eylemlerinin gündüz vakti işlendiğinin kabul edilmesi gerekirken TCK"nın 143. ve 116/4. maddelerince artırım yapılıp yazılı şekilde hükümler kurularak sanıklar hakkında fazla ceza tayin edilmiş olması,
3-İşyeri dokunulmazlığının ihlâli suçunun birden fazla kişi ile işlendiği kabul edilmesine karşın TCK"nın 119/1-c maddesi uygulanmayarak eksik ceza tayini,...Bozmayı gerektirmiş...” şeklinde belirtildiği üzere,
1-Sanığın tüm aşamalarda suçlamaları inkar etmesi, hükme esas alınan iletişim tespit kayıtlarında, sanıklar arasındaki bahsi geçen konuşmalarda suç konusu eyleme ilişkin görüşmeye rastlanamaması, bir kısım sanıklar bakımından suçun işlendiği yerde tespit edilen hts kayıtlarının ise suçun subutuna yetecek tek başına delil niteliğinde olmadığının anlaşılması karşısında; sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğine ilişkin hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine eksik gerekçe ile yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde,
2-Kabule göre de; 5237 sayılı Kanun"un 6/1-e maddesine göre, eylemin gece gerçekleştiğine dair kesin delil bulunmadığı halde, şüpheden sanıklar yararlanır ilkesi gereği hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal eylemlerinin gündüz vakti işlendiğinin kabul edilmesi gerekirken anılan Kanun"un 143. ve 116/4 maddelerince artırım yapılarak sanık hakkında fazla ceza tayin edilmiş olmasında,
3- İşyeri dokunulmazlığının ihlâli suçunun birden fazla kişi ile işlendiği kabul edilmesine karşın 5237 sayılı Kanun"un 119/1-c maddesi uygulanmayarak eksik ceza tayininde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 306. maddesinde yer alan “Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar.” şeklindeki amir hüküm dikkate alındığında; Yargıtay, bozma kararında, bu bozmadan temyiz etmeyen sanıklardan hangilerinin yararlanacağını göstermelidir. Ancak, bu mutlak bir zorunluluk değildir. Bozmadan yararlanacak sanıkların gösterilmemiş olması, sanıkların bu bozmadan yararlanmasına engel oluşturmaz. Zira, mahkeme bu durumu kendiliğinden gözetmek zorundadır. Yargıtay tarafından verilen bozma kararı ile bozmadan yararlanacak olan sanıklar hakkındaki hükümler de kendiliğinden ortadan kalkar, bu sanıklar hakkında da artık yeni bir hüküm kurulması gerekir.
İnceleme konusu olayda, Dairemizin 07.11.2016 tarih ve 2016/7090 E., 14833 K. sayılı ilamı ile sanık ..."nun temyiz isteminin süresinden sonra yapıldığından bahisle reddine karar verildiği, dosyanın diğer sanıkları ..., ..., ..., ... ... ve ... hakkında kurulan hükümler yönünden ise ""...sanıkların üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğine ilişkin hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıkların beraatı yerine yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi.."" nedeniyle anılan sanıklar yönünden verilen hükümlerin bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı sonrası Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2017/22 esasına kayıt yapılarak yargılamaya devam edildiği ve yargılamanın henüz sonuçlanmadığının anlaşılması karşısında; her ne kadar bozma ilamında bozma kararının sanık ..."na da sirayet ettirilmesi hususu yazılmamış ise de; mahkemenin bu durumu kendiliğinden gözetmek zorunda olduğu, diğer sanıklar hakkında Dairemizce verilen bozma kararına mahkemece direnilebileceği de gözetilerek yeniden kurulacak hükümde sirayetin mahkemece değerlendirilmesinin mümkün olduğu, aksi halde Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda mahkemece sanık ... hariç tutularak diğer sanıklar hakkında beraat kararları verilip anılan kararların kesinleşmesi halinde yeniden kanun yararına bozma yoluna başvurulmasının istenmesi mümkün olup, bu aşamada herhangi bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmediğinden Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/10/2014 tarihli ve 2011/289 esas, 2014/603 karar sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.