16. Hukuk Dairesi 2015/7740 E. , 2017/3017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ...,...Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1951 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında imar-ihya kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, harita mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 16.10.2012 tarihli krokili raporda (A) harfi ile gösterilen 18.392,00 metrekare yüzölçümündeki kısmın tarla vasfı ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 713. maddesi ile 3402 sayılı Yasa"nın 14 ve 17. maddesine dayalı tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı lehine imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Ne var ki; karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Ankara İlinin mülki sınırları Büyükşehir Belediye sınırı olarak belirlendiği halde .... Büyükşehir Belediye Başkanlığı"nın davada taraf olması gerektiği göz ardı edildiği gibi davalı Hazine tarafından mera iddiasında bulunulduğu halde yöntemince mera araştırması yapılmamış, komşu köyler (mahalle) halkından mahalli bilirkişi dinlenilmemiş, çekişmeli taşınmaz bölümünün sınırında dere bulunduğu halde jeolog bilirkişiden taşınmazın dere yatağının etkisinde bulunup bulunmadığı yönünde rapor da alınmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm verilemez. Hal böyle olunca; öncelikle karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun"un 1. ve geçici 1/13. maddeleri nazara alınarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan ve komşu mahallelerde ikamet eden yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeolog, ziraat mühendisi ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın kim tarafından, hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın öncesinin kadim nitelikte mera olup olmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, taşınmazın görüntüsü ve taşınmazın diğer kısımlarından ne şekilde ayrıldığı hususlarındaki hakim gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının da yer aldığı, taşınmazı komşu parsellerle ve taşınmazın dava konusu bölümü dışındaki bölümleri ile birlikte ele alan, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, mera niteliğinde bulunup bulunmadığını açıklayan, jeolog bilirkişiden ise taşınmazın dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 03.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.