9. Hukuk Dairesi 2015/2019 E. , 2016/12065 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, ücret farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 2000 yılı nisan ayından itibaren davalı ... bünyesinde İş Kanunu hükümlerine uygun olarak ve ... kapsamında hizmet akdi ile çalıştığını, bu çalışmasını halen. Ulaşım Daire Başkanlığı bünyesinde sürdürdüğünü, işveren nezdinde yaptığı işlerin özelliği nedeniyle, son derece yorucu, stresli olan görevlerde çalıştırıldığını ve halen de çalıştırılmaya devam ettiğini, işveren tarafından konumu ve yaptığı işler dikkate alınarak Başkanlık Makamının 22.04.2004 tarihinde tespit edilen yevmiye üzerinden ücret ödenmesine karar verildiğini ve bir süre bu yevmiye üzerinden ücret ödendiğini, bu karardan sonra akdedilen ... hükümlerinde de yevmiyenin muhafaza edildiğini, davalı işverenin yazılı muvafakati olmaksızın, ekonomik sebepler ve unvan değişikliklerini bahane ederek 26.06.2009 tarihinde onay ile müktesep haline gelen ... hükümleriyle de taraflar arasında akit halini almış olan yevmiyesinin hukuka aykırı şekilde tek taraflı işlem ile 61,39 TL den 48,84 TL ye İndirildiğini ve 15 Haziran 2009 tarihinden dava tarihine kadar geçen zaman içerisinde her türlü aylık fazla çalışma, hafta sonu ile dini ve milli bayramlarda ki çalışma ücretlerinin eksik yevmiyeden hesaplanarak ödendiğini, kendi rızası dışında yapılan haksız durum karşısında davalı belediyeye 05.10.2009 tarihli dilekçe ile müracaat ettiğini, davalı idarenin ise 06.10.2009 günü verdiği cevapta bu talebini reddettiğini belirterek fark işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, kamu kurumunda Belediye Başkanlık Makamının 12.05.2003 tarihinde ve 22.04.2004 tarihinde dava dosyasında mevcut listede adı geçen işçilerin Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenen miktarların çok üstünde miktarlar şeklinde artış yapılarak belirlendiğini ve kişilere ödemeler başkanlık oluru ile belirlenen bu miktarlar üzerinden yapıldığını, davacının adının da listede ekli olduğunu, kurumun... denetimine tabi olduğundan... tarafından 2006, 2007, 2008, 2009 yıllarında yapılan denetimlerde kurum yetkililerine kamu zararı ve zimmet çıkarıldığını, yapılan bu denetimlerde kurum yetkililerinin de savunmalarının alındığını "ve kamu zararının çıkarıldığını,... müfettişlerince kamu zararı ve zimmet çıkarıldıktan sonra yine başkanlık oluru ile 26.09.2009 tarihinde hukuka aykırı olarak bir kısım işçilere tanınan bu hakkın kaldırıldığını ve işçilere yapılan Toplu İş Sözleşmesi çerçevesinde belirlenen emsal personel seviyesine ödenen tutara göre yeniden düzenlendiğini, davacının talep etmiş olduğu alacakların zamanaşımına uğradığını, başbakanlık makamının 03.04.2007 tarihinde işçi personelden koordinatör ve koordinatör yardımcısı şekline yapılan görevlendirmeler iptal edildikten sonra 26.09.2009 tarihinde hukuka aykırı olarak bir kısım işçilere tanınan bu hakkın kaldırıldığını ve işçilere yapılan toplu iş sözleşmesi çerçevesinde belirlenen emsal personel seviyesine ödenen tutara göre yeniden düzenlendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, benzer nitelikte açılan seri davalar sonucunda Yargıtay 22. Hukuk dairesinin bozma ilamında belirtmiş olduğu gerekçeye itibar edilerek, davalı ... işyerinde çalışan davacının, 2004 yılında Başkanlık onayı ile koordinatör olarak görevlendirildiği ve bu unvana karşılık olarak da ücretinin arttırıldığı, ancak işveren, işçinin koordinatör olarak görevlendirilmesi işleminin asli ve sürekli hizmetlerin devlet memurları vasıtasıyla yapılmasının zorunlu olduğundan bahisle hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal ederek, 2009 yılında pozisyon değişikliğine bağlı olarak ücretini de yeniden belirlediği, bu durumun, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 62. maddesinin ihlali anlamına da gelmediği, önceki iptal edilen pozisyon ile sağlanan ücretin kazanılmış hak olarak yorumlanması ve ileriye yönelik kabulünün mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Öncelikle Anayasa’nın 128. Maddesi uyarınca “Devletin, kamu ik...adî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür”. Kamu görevlileri ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde belirlenmiş, bunlar arasında işçiler de sayılmış ve kamu hizmetlerinin işçilerle de yürütüleceği açıklanmıştır.
TBMM tarafından onaylanan Ücretin Korunmasına Dair 95 Sayılı ..Sözleşmesi’nin 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre işçinin ücretinden indirim yapılamaz.
T.C. 1982 Anayasası’nın 55 inci maddesine göre, “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur.”
T.C. 1982 Anayasası’nın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesinin zorunlu koşulu, kazanılmış hakların korunması ve kazanılmış haklara yapılan müdahalelerin önlenmesidir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 62 nci maddesine göre, “Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz.”. Maddedeki düzenleme emredici niteliktedir.
Diğer taraftan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz”. İşçinin ücretinin düşürülmesi ya da ücretin eki niteliğindeki sosyal haklarının ortadan kaldırılması veya eksiltilmesi, iş şartlarında esaslı değişikliktir. İşveren tek yanlı irade bildirimi ile ücret miktarında işçi aleyhine değişiklik yapamaz. İşçinin belirtilen süre içinde değişiklik önerisini yazılı olarak kabul etmemesi veya bu süre içinde suskun kalması halinde işveren tarafından yapılan iş şartlarında değişiklik önerisi reddedilmiş ve değişiklik gerçekleşmemiş olur. Kısaca taraflar arasındaki iş ilişkisi aynı şartlarla devam eder. Özellikle ücretin düşürülmesi, ücretin eki niteliğindeki hakların ortadan kaldırılması nedeni ile meydana gelen iş şartlarından esaslı değişikliği işçinin kabul etmemesi halinde, talep edilebilir olduğu sürece işçi fark ücret ve diğer hakları her zaman isteme hakkına sahiptir. İşçinin uzun süre değişiklik yapıldığı şekilde eksik ödenen ücret ve diğer hakları ihtirazı kayıt koymadan imzalayarak alması, iş şartlarında esaslı değişikliği kabul ettiği anlamına gelmez. Ayrıca işçinin1475 sayılı yasa döneminde kullanılması gereken, ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi düzenlemesi ile kullanılmasına gerek olmayan eksik ücret ödeme nedeni ile iş sözleşmesinin fesih yoluna gitmemesi de aleyhine kullanılamaz. Diğer taraftan talep edilebilen süre içinde, işçilik alacağının geç talep edilmesinin iyiniyet kuralı ile ilişkilendirilmesi de doğru değildir.
Belirtmek gerekir ki işçi yetkilendirildiği bir görev için atanmış ve bunun karşılığı salt bu görev nedeni ile aldığı temel ücrete ilave bir ek ödeme verilmiş ise kural olarak o görevin sona ermesi üzerine bu göreve bağlı olarak verilen bu ek ödeme işçi açısından temel ücret olmadığı için kazanılmış hak oluşturmaz ve bunun görev nedeni ile tekrar alınması ücretin düşürüldüğü anlamına gelmez. Ancak verilen ücret temel ücret ve görev de devam ediyor ise bu ücretten düşme ancak işçinin muvafakati ile yapılmalıdır. Aksi halde geçersiz olacaktır.
Dosya içeriğine göre mühendis olan davacı iş sözleşmesi ve Toplu İş sözleşmesi kapsamında davalıya ait işyerinde Ulaşım Daire Başkanlığı işyerinde çalışırken Başkanlığın 12.05.2003 tarihli kararı ile memur statüsünde personel bulunmadığından imar ve ruhsat denetim müdürlüğünde koordinatör yardımcısı olarak görevlendirilmiş, ücreti de 1.000,00 Tl olarak saptanmıştır. 22.04.2004 tarihli 32-344 sayılı Başkanlık kararı ile Koordinatör, Koordinatör yardımcısı olarak görev yapan personelin ücret dengesizliğinin giderilmesi için aldıkları ücretler belirlemiş ise de bu karardaki listede davacı adı bulunmamaktadır. Davacının 2003 yılında belirlenen ücret üzerinde çalışmaya devam ettiği ve bu temel ücretine Toplu İş Sözleşmesi ile zamların uygulandığı ve 26.06.2009 gün ve 1559 sayılı karar ile davalı tarafından... Mali Raporlarındaki bu işçilere emsali işçilere göre daha fazla ücret ödendiği, bunun 4857 sayılı İş Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş sözleşmesi Kanun hükümlerine uymadığı ve .. Bakanlığı’nın koordinatör ve yardımcı koordinatör görevlerinde görevlendirmelerinin yasal olmadığı yönündeki yazıları üzerine günlük ... hükmü ile belirlenen günlük 61,39 TL ücretin 48,84 TL ye düşürüldüğü anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından ücretin düşürülmesine ilişkin dayanak yapılan ..Bakanlığı yazısı ile... Mali Raporları 2005 ve 2007 yılına aittir. Ancak alınan ücret düşürme kararı 2009 yılında yapılmıştır.
Somut bu maddi ve hukuki olgulara göre öncelikle davacıya belirlenen ücretin Koordinatör görevi nedeni ile verildiği açık değildir. Keza 22.04.2004 tarihli karar da davacının adı bulunmadığı gibi bu koordinatör görev nedeni ilave yevmiye verildiği de belirtilmemiş, bu unvanı nedeni ile ek ödeme verildiği de açıklanmamıştır. Davacının temel ücreti olarak belirlenen bu ücret Toplu İş sözleşmesi hükümleri uyarınca gerçekleşen ücret zamları uygulanmış, koordinatör görevi nedeni ile ayrı bir ücret hak kazandığı vurgulanmamıştır. Diğer taraftan davacının ücret düşürülse de aynı görevi yerine getirdiği, ücretin düşürülmesinden önceki görevine devam ettiği de anlaşılmaktadır. Sonuç olarak davacının düşürülen ücreti temel ücrettir. Toplu İş Sözleşmesi kapsamında kabul edilmiştir. Koordinatör ilave görevi nedeni ile ayrı bir ek ödeme öngörülmemiştir. Davacının bu temel ücretinin düşürülmesi Ücretin Korunmasına Dair 95 Sayılı.. Sözleşmesi’nin 8 inci ve 9 uncu, Anayasa’nın 54 üncü ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 ve 62 inci maddelerine aykırıdır. Davacının fark işçilik alacaklarına ait hesap raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.05.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum. 12.05.2016