Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/613
Karar No: 2010/2151
Karar Tarihi: 27.04.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/613 Esas 2010/2151 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/613 E.  ,  2010/2151 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Tescil ve Tazminat


    ... ile ..., ... ve ... aralarındaki tapu iptali tescil ve tazminat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.12.2008 gün ve 288/967 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27.04.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat...ve karşı taraftan ... vekili Avukat ... geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, davalı ...’ün annesi ölü ... (... kızı) adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın vekil edeni tarafından 30 yıl kadar önce... ve ...’den satın alındığını, 1967 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın ... (...) adına tespit ve tescil edildiğini, tapudaki miktarın 8600 m2 olduğunu, ..."den vekil edenine satılan yerin 2,5 dönüm civarında olduğunu, babası ...’ün nikah hakkınında aşağı yukarı bu miktarda bulunduğunu söylediğini, ...’ün kendisine ait ¼ payını tapuda devrettiğini, ancak ...’ün kendisine düşen payı devretmekten kaçındığını, vekil edeninin 8600 m2 üzerinden ¼ payının devrini kabul ettiğini, gerçek yüzölçümün 2960 m2 olduğunu, çap miktarının bununla örtüştüğünü, miktar farklılığından dolayı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün sorumluluğunun bulunduğunu, taşınmazın daha sonra ... tarafından ¾ payın tapuda yapılan satış ve devirle davalı ...’a intikal ettirdiğini, ...’in kötü niyetli olduğunu açıklayarak Osman tarafından ...’e satılan payın muvazaalı olması nedeniyle 351 parselin tapu kaydının ¾ oranında iptaline, vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, bu istek kabul edilmediği taktirde 20.000 TL bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., 18.09.2007 tarihli oturumda davayı kabul ettiğini bildirmiş ve 30 yıl önce davacıya sattığını açıklamıştır. HUMK.nun 151/son maddesi gereğince beyanı imzasıyla onaylanmıştır.
    Davalı ... vekili, davanın hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı ... Müdürlüğünü temsilen yargılama oturumlarına katılan Hazine vekili, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün yapılan işlemden sorumlu olmadığını ve sorumlu olduğunun da kanıtlanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, muvazaa nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının kanıtlanamamış olması nedeniyle, davalı ... ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne yönelik bedele ilişkin davada iki tarafın sorumluluğunun kanıtlanamamış olması gerekçesiyle reddine, davalı ...’e karşı açılan davanın kabulüne, 20.000 TL taşınmaz bedelinin ...’den alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapulu taşınmazın haricen satın alınmasından sonra tapuda ¾ payın muvazaalı olarak devredilmesi nedeniyle açılan muvazaa hukuksal sebebine dayalı (BK m.18) tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedelin tahsili isteğine ilişkindir.
    Davacının uyuşmazlık konusu parseli; davalı ..."ün kabulü ile keşifte ve yargılama oturumunda dinlenen davacı tanıklarının beyanlarıyla dava dilekçesi kapsamına göre yaklaşık davanın açıldığı tarihten geriye doğru 30 yıl önce ..."den satın aldığı anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar gözetildiğinde 30 yıl önceki tarih, yaklaşık 1977-1978 yılları olmaktadır. Uyuşmazlık konusu 351 sayılı parsele ait kadastro tutanağı 18.03.1967 tarihinde kesinleşmiş ve davalı ...’ün annesi...adına tapu kaydı oluşmuştur. ... (...)’ün kocası ve mirasçısı ... miras payını tapuda davacıya 1998 yılında devretmiştir. ... ise, az yukarıda açıklandığı gibi davayı kabul ettiğini belirtmiştir. ...’ün davcıya devretmesi gereken ¾ payı, tapu oluştuktan sonra tapuda yaptığı satışla davalı ...’a devrettiği belirlenmiştir.
    Her ne kadar davacı, çap miktarının az olduğunu, tapudaki miktarın ise fazla olduğunu, tapudaki miktara güvenerek taşınmazı satın aldığını, bu hatanın Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün sorumluluğunu gerektireceğini bildirmiş ise de bu görüşe katılma olanağı yoktur. 3402 sayılı Kanunun 41.maddesinde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle, geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğünce re"sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan 30 gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılmadığı taktirde, yapılan düzeltme kesinleşir” denilmektedir. Somut olayda da açıklanan maddi hata Kadastro Kanununun anılan 41.maddesi kapsamında çözümlenmesi gereken bir husustur. Ayni hakka ilişkin uyuşmazlık doğurmadığı sürece bu tür maddi hataların az önce açıklandığı biçimde belirlenen yol izlenerek düzeltilmesi yoluna gidilmektedir. O halde açıklanan bu durum karşısında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün veya bu tür işlemleri yapan alt kuruluşlarının ve ajanlarının bir sorumluluğu söz konusu olamaz.
    Öte yandan mahkemece, her ne kadar muvazaa nedeniyle ... ve ...’e karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının muvazaanın kanıtlanamamış olması nedeniyle reddine karar verilmişse de, bu görüş de yerinde değildir. Tapulu taşınmazlara ilişkin satışlar TMK.nun 706.maddesi gereğince resmi şekilde yapılmadığı sürece yapılan satışlar hukuki sonuç doğurmaz. Dava konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 30 yıl önce yani 1977-1978 yıllarında satışı yapıldığı sırada tapuda kayıtlı bir parseldir. Tapuda kayıtlı bir taşınmazın TMK.nun 706, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26, BK.nun 213, Noterlik Kanununun 60 ve 89.maddeleri gereğince satış resmi şekilde yapılmadığı sürece geçersiz kabul edilmektedir. TMK.nun 706.maddesindeki resmi şekil bir şekil şartı olup, kanıtlama şartı değildir. Tapu iptali tescil davasının, tapulu taşınmazın satışının resmi şekilde yapılmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğu görüşünden hareketle anılan kanunların maddeleri gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekirken muvazaa iddiasının kanıtlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, dava redle sonuçlanmış olup tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin hüküm sonucu itibariyle doğru bulunmaktadır.
    Davalı ...’e yapılan satışta ...’in sorumlu olduğu yönündeki davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacının tapulu taşınmazı haricen satın aldığı uyuşmazlık konusu değildir. Herhangi bir adi yazılı belge de sunmamıştır. Dosya kapsamına göre sözlü bir alım satımın söz konusu olduğu kanaati oluşmaktadır. Bu durum karşısında davacı en fazla geçersiz sözleşmeye dayalı olarak verdiğini, taşınmazı kendisinden satın aldığı kişiden isteyebilir. (07.06.1939 tarih 1936/31 E. 1939/47 sayılı YİBK) Taşınmazı kendisine satan ... 18.09.2007 tarihli yargılama oturumunda davayı kabul etmiş ve buna göre hüküm kurulmuştur. Açıklanan nedenlerle ...’in yapılan satıştan sorumlu tutulması mümkün bulunmadığı gibi TMK.nun 1023 ve 1024.maddeleri gereğince iyi veya kötü niyetli olduğunun araştırılmasına da gerek bulunmamaktadır.
    Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle reddi ile kısmen usul ve yasaya uygun, kısmen sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazineye verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 27.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi