14. Ceza Dairesi 2014/3374 E. , 2016/3057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkûmiyet
DÜŞÜNCE : Onama
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar haklarında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Tüm dosya kapsamına göre, mağdurenin evinin eklentisi konumundaki apartman boşluğuna giren sanıkların konut dokunulmazlığının ihlali suçunu tamamladıkları gözetilmeden yazılı şekilde teşebbüs hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin eleştiri dışında unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Suç, belli bir süreç içinde işlenilmektedir. Ceza hukuku doktrininde bu sürece suç yolu (iter criminis) denilmektedir. Bu süreçte fail, belli bir suç işleme konusunda bir karar vermekte, sonra bunun icrasına yönelik hazırlık yapmakta ve en sonunda icra hareketlerinin veya neticenin gerçekleştirilmesiyle suç tamamlanmaktadır. (Özgenç, İzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Bası, Ankara-2013, s. 454)
İlk aşama, suç fikrinin ortaya çıktığı düşünce aşamasıdır. Düşünce zihinde kaldığı ve herhangi bir hareketle dış dünyaya yansımadığı sürece ceza hukukunun müdahalesinin dışındadır.
İkinci aşama, suç işleme kararı veren kişinin, suçu işlemek için kullanılacak âletlerin üretilmesi ya da temin edilmesi, eylem yerinin araştırılması veya gözetlenmesi, eylemle ilgili çeşitli bilgiler toplanması, suç işlendikten sonra sorumlu tutulmayı önleyici tedbirler alınması, suçtan elde edilecek şeyler için güvenli bir yer ayarlanması gibi eylemlerle gerçekleşen hazırlık hareketleri aşamadır. Hazırlık hareketleri -kanunda açıkça cezalandırılacağına dair hüküm bulunması hâli hariç- kural olarak cezalandırılamaz.
Üçüncü aşama, işlenmesi düşünülen suçun elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icrasına başlanılan icra hareketleri aşamasıdır. (Artuk, Mehmet Emin, Gökcen, Ahmet, Yenidünya, Caner, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Ankara-2013, s. 554)
Teşebbüs, suçun tamamlanmasından önce ve fakat hazırlık hareketleri aşamasından sonra gelen, başlanmış ama bitirilememiş bir eylemli evreyi ifade eder.
5237 sayılı TCK"nın 35. maddesinin gerekçesinde; 765 sayılı TCK"daki eksik-tam teşebbüs ayrımına son verildiği, bunun uygulamada birçok duraksamaya yol açtığı ve bu ayrımın objektif bir ölçütünün bulunamadığı belirtildikten sonra, getirilen diğer bir yeniliğin ise icra hareketlerinin başlangıcına ilişkin olduğu, “Failin kastının şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkmasıyla icranın başlayacağı” yolundaki sübjektif ölçütün kabul edilmesi halinde, kişinin düşüncesi ve yaşam tarzı dolayısıyla cezalandırılmasına varabilecek bir uygulamaya yol açılabileceği, çünkü hazırlık hareketleri aşamasında da kastın varlığının şüpheye yer vermeyecek biçimde tespit edilebilmesinin mümkün olduğu, suçun icrasıyla ilgisiz davranışların dahi, suç kastını ortaya koyduğu gerekçesiyle cezalandırılabileceği, bu nedenlerle, tasarıdaki "Kastı şüpheye yer bırakmayacak" ölçütünün madde metninden çıkartılarak "Doğrudan doğruya icraya başlama" ölçütünün kabul edildiği, böylece işlenmek istenen suç tipiyle belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılması durumunda suçun icrasına başlanılmış sayılacağı açıklanmıştır.
Ayrıca kullanılan aracın suçun kanuni tanımında öngörülen fiili meydana getirmeye elverişli olması gerektiği, ancak elverişliliğin sadece kullanılan araç bakımından değil, suçun konusu da dâhil olmak üzere bütün fiil yönünden bulunması gerektiği, bu nedenle maddeye, suça teşebbüsün bu unsurunu tam anlamıyla ifade eden "Uygun hareketler" kavramının dahil edildiği, belirtilmiştir.
Failin yapmış olduğu hareketin suç tipi bakımından sonucu meydana getirmeye elverişli olup olmadığı somut olaya göre belirlenmeli, eğer elverişli olmadığı saptanırsa anılan hareket hazırlık hareketi kabul edilerek teşebbüs hükümlerinin uygulanmaması yolu tercih edilmeli, aksi takdirde ise elverişli hareketlerin gerçekleştirilmesinin elde olmayan engel nedenle tamamlanamaması veya tamamlanmasına rağmen yine engel sebepten dolayı aranan tipik neticenin gerçekleşmemesi nedeniyle sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilerek ilgili suça teşebbüsten dolayı cezalandırılması yoluna gidilmelidir.
Görüldüğü gibi 765 sayılı TCK’da icra hareketlerinin başlangıcı konusunda açık bir ifadeye yer verilmezken, 5237 sayılı TCK’da doğrudan doğruya icraya başlama ölçütü kabul edilmiştir.
Dördüncü aşama ise, suç tipinde neticenin öngörüldüğü durumlarda netice aşamasıdır.(Artuk, Gökcen, Yenidünya, s. 555)
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde ... ile ...’ın temyiz dışı sanıklar ... ve ..."le birlikte ...’ten ...’ya gelerek mağdurenin evinin önünde beklemeye başladıkları, hakkında beraat kararı verilen sanık ...’den, mağdurenin evde olduğunu öğrenmeleri üzerine ..., ... ile ...’ın mağdurenin evine gittikleri, sanık ...’in ise araçta beklediği, kapıyı mağdurenin annesi ...’nin açtığı, sanıkların ...’ye mağdureyle görüşmek istediklerini söyledikleri, ...’nin buna izin vermemesi üzerine eve girmeye çalıştıkları, mağdurenin ve annesi ...’nin bağırdığını duyan ve o sırada evde bulunan mağdurenin amcası ... ile babası ...’nin kapıya geldikleri, sanıkları apartmandan dışarıya çıkardıkları, sanık ...’in elinde bulunan kuru sıkı tabir edilen tabancanın ... tarafından ...’ten alındığı, olay yerine gelen kolluk görevlilerince sanıkların yakalandığı anlaşılmakla, somut olayda sanıkların konut dokunulmazlığını ihlal ettikleri sabit ise de, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun icra hareketlerine henüz başlamadıkları, bu aşamaya kadarki eylemlerinin ancak bu suça hazırlık hareketi olarak nitelendirilebileceği gözetilmeden, sanıklar haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.