Taraflar arasındaki “Tapu İptali ve Tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.06.2008 gün ve 2007/358 E-2008/277 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine ve kayyım vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 03.11.2008 gün ve 2008/4100-5455 sayılı ilamı ile; (...Davacılar C. M.. ve müşterekleri vekili tarafından davalılar Hazine, Şehitkamil Belediye Başkanlığı, S. kızı B.. ve S. kızı H... kayyımı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davası sonunda mahkemece Hatice ve B.. yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı Hazine vekili ile kayıt maliklerinin kayyımı vekilinin temyizi sonunda Dairece 11.06.2007 gün 2007/252 esas 2007/3699 karar sayılı ilam ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve yapılan yargılama sonunda ...mahallesi 3720 (953) ada parselasyon sonucu aynı ada 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,24,25,26,27,28 ve birleştirilen dosyadaki ....ilçesi ... mahallesi 1434 ada 925 parselde kayıtlı taşınmazlara yönelik davanın tapuda hisse malikleri olarak gözüken Bedriye ve Hatice’ye yönelik davanın kabulü ile adı geçenlerin tapu hisselerinin iptali ile davacılar A. Ö.. dışında kalan Ş. Ö.. ve müşterekleri adına eşit hisseler oranında tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine ve kayıt maliklerinin kayyımı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda hüküm kurulmuştur. Bozma doğrultusunda davacılar vekili, 02.10.2007 tarihli dilekçesi ile davada TMK’nun 713/2.maddesinde yazılı üç halden “maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan” sebebine dayandıklarını açıklamıştır. Bu durumda davanın bu sebebe göre yürütülerek sonuçlandırılması gerekir.
Dava konusu taşınmazların öncesi olan 885 ada 925 parselin tapulama tutanağında “...T.Sani 1339 tarih 20,23 nolu tapunun ihtiva ettiği yer esasen bir parça halinde tarla olarak 24 hisse itibariyle 10’ardan 20 hissesi S..oğlu B.. ve S..kızı B.. ve 4 hissesi de Hatice’nin tasarrufunda iken içinden D.D.Y.geçmesi ile iki parçaya ayrıldığı,.......bunlardan 10/24 hisse maliki S.. oğlu B.. mezkur hissesini 1944 yılında 300 lira bedelle haricen S..evlatları M..Ö..ve Ş.Ö..’ya sattığı 1159 ada 41 parsele alınan talep ve muvafakatten anlaşıldığı..." yazılıdır.
Dava konusu taşınmazlarda S. kızı B..’nin 10/24, H..’nin ise 4/24 payı bulunmaktadır. Kalan paylar ise miras yolu ile intikalen davacılar adlarına kayıtlıdır. Dava konusu pay malikleri B.. ve H.. tutanaktaki açıklamalara göre taşınmazlarda davacılara ait payların satıcısı olan S.. oğlu B..’in kardeşleridir. Bu açıklama karşısında kayıt malikleri H. ile B..nin bilinmeyen kişiler olarak kabulü mümkün değildir. "...Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan...” tümcesinden tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması, kayıt malikinin belirlenmemesi amaçlanmıştır. Kadastro yoluyla oluşturulan kayıtlarda, malik sütununun boş ve açık bırakılması, kayıt malikinin kimliğini ortaya koyacak bilgilerin bulunmaması, soyut bir ismin yazılı olması veya hayali ve mevcut olmayan bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir. Diğer yönden, kayıt malikinin veya mirasçılarının ve bunların adreslerinin bilinmemesi, tanınmamaları, kendilerine tebligat yapılamamış olması, o kişinin bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. TMK.713/2.maddesinde tapu kaydının hukuki değerini yitirmesine yol açan üç ayrı sebep birbirinden ayrı düzenlenmiştir. Bu fıkradaki yollama nedeniyle aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı koşullar birleşmiş olup bu sebeplerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle birlikte değerlendirilip mütalaa edilmesi gerekir. Hiç şüphesiz ki bu sebepler yönünden ayrı ayrı açılan davalar sonunda verilen hüküm diğer sebepler bakımından kesin hüküm oluşturmaz. Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemece kayıt maliklerinin tüm araştırmalara rağmen sağ olup olmadıkları yönünde bir bilgiye ulaşılamadığı, dolayısıyla mirasçılarının da bulunamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de dava konusu taşınmazda kayıt malikleri Hatice ile Bedriye’nin kanun anlamında bilinen kişiler oldukları anlaşıldığına, bozma ilamı sonunda davacılar vekili tarafından davada TMK.nun 713/2.maddesinde yazılı “maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan” sebebine dayanıldığı dilekçe ile açıklandığına ve davada ölüm sebebine de dayanılmadığına göre davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ve değişik gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Hukuk Genel Kurulunun 10.04.1991 gün ve 1991/5-51 E ve 1991/762 K sayılı ilamında da aynı hususların vurgulanmış olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.07.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.