Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/11921
Karar No: 2018/17436
Karar Tarihi: 09.07.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/11921 Esas 2018/17436 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/11921 E.  ,  2018/17436 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, dava dışı...’in .... A.Ş. .../... Şubesinde bulunan mevduat hesabından para çekmek istemesi ve hesabının kapatıldığını öğrenmesi üzerine Banka aleyhine ... 5. İcra Müdürlüğünün 2000/7041 sayılı dosyasıyla 03.08.2000 tarihinde 5.000 DEM anapara 66 DEM faiz olmak üzere 5.066 DEM karşılığı 1.521,77 TL üzerinden icra takibine geçtiğini, takibe itiraz edildiği, açılan itirazın iptali davasının kabulüne karar verildiği, kararın, tehiri icra talepli olarak temyiz edilerek icra dosyasına teminat mektubu verildiği, kararın, Yargıtay’ca onanması üzerine teminat mektubunun paraya çevrilmesi suretiyle ... 5. İcra Müdürlüğünün 2000/7041 sayılı dosyasına 31.10.2003 tarihinde 9.532,00 TL ödeme yapıldığı, karar düzeltme aşamasında Yargıtayca %40 icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle banka lehine bozulmasına karşın, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve karar düzeltme aşamasından da geçerek (banka aleyhine) kesinleştiği, ... 1. İcra Müdürlüğünün 2000/7041 sayılı dosyasından %40 icra inkar tazminatı alacağının iadesinin talep edildiğini, icraca bu talebin reddedildiğini, İcra Hukuk Mahkemesine yapılan şikayet başvurusunun temyiz yolu kapalı olmak üzere 2.427,00 TL’nin ödenmesi talebinin böylece reddedilmiş olduğu,...’in teminat mektubunun verildiği tarih ile tazmin tarihi arasında geçen faiz alacağının da ilavesi ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/452 esas 2008/267 karar sayılı ilamı gereğince ... 1. İcra Müdürlüğünün 2010/2134 sayılı dosyasından 772,80 TL icra vekalet ve yargılama gideri ile ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/1294 esas 2010/39 karar sayılı ilamı gereğince 330,00 TL vekalet ücreti alacağı için .... 3. İcra müdürlüğünün 3543 sayılı dosyasından (icra vekalet, faiz, posta pulu hariç) icra emri gönderildiğini, bankanın %40 icra inkar tazminatı alacağı ile bankanın icra emirleri gereğince borçlarının takas ve mahsup edilmesini istediğini, bu nedenle alacak ve borçların bir birini karşılaması halinde Banka zararı icra müdürlüğü dosyasına yapılan ödeme miktarından ibaret olacağı için şimdilik, icraya yapılan 9.352,00 TL’nin 31.10.2003 tarihinden itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) faiziyle birlikte tahsilini talep ettiklerini, ... hakkında, teftiş raporu doğrultusunda C.Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, ... C.Başsavcılığınca, 2004/627 sayılı iddianame ile hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçu nedeniyle yargılama yapılmasına karar verildiği, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/315 (T), ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/61 (T) sayılı dosyadan şikayet hususunun devam ettiğini beyanla, 9.352,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın konusunu .... A.Ş. .... Şubesi müşterisi...’in vadesiz mevduat hesabına yatırdığı 5.000,00 DEM’in bilgisi dışında çekildiği yönünde bankaya yaptığı itirazın kabul edilmemesi üzerine .... A.Ş. aleyhine başlattığı yasal takip sonucu meydana gelen banka zararına ilişkin olduğunu, müvekkili aleyhine ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/826 sayılı dosyası ile “güveni kötüye kullanma” iddiasıyla açılan davada alınan bilirkişi raporları sonucu kusursuz olduğu kanaatine varılarak beraatına karar verildiği, kararın halen Yargıtay’da olduğu, öte yandan, işlemin 30.09.1999 tarihinde gerçekleştiği, eylemin suç niteliğinde sayıldığı hallerde tazminat davalarına ilişkin sürelerde, dava zamanaşımı (ceza) sürelerinin uygulanacağı, bu halde, 765 sayılı T.C.K.nun 104/4 maddesi uyarınca zaman aşımı süresinin 7,5 yıl olduğu, davanın 18.02.2011 tarihinde açıldığını beyanla davanın reddi talep edilmiştir.
    Mahkemece, "..dava banka çalışanı olan davalının hizmet nedeni ile emniyeti suistimali sonucu davacı bankanın zararının tazmini isteminden ibarettir. Söz konusu alacağın 5441 sayılı yasanın 108 ve 135. maddesinde gösterilen fon alacaklarından olmadığı, davacının haksız fiili nedeni ile kaynaklanan borçlardan olması ve dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 60. maddesi gereğince bir ve on yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, haksız fiile konu eylemin 30/09/1999- 23/06/2000 tarihleri arasında gerçekleştiği, davacı yönünden dava açıldığı tarih itibari ile bir ve on yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir." gerekçesi ile zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava konusu tazminat alacağının zaman aşımına uğrayıp uğramadığı ihtilaflıdır.
    4389 sayılı 23.06.1999 tarih ve 23734 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu"na 12.12.2003 günlü, 5020 sayılı Kanun"un 27. maddesiyle eklenen Ek 3. maddesine göre, "Bu Kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ve bu Kanuna göre Hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır. Fon alacakları ve bu Kanuna göre Hazine alacağı sayılan alacaklar bakımından bu sürenin başlangıcı Fon tarafından ödeme yapılmasına veya yapılacak olmasına sebebiyet veren kişilerin fiillerinin gerçekleştiği tarihten itibaren başlar."
    01.11.2005 tarih ve 35983 Mükerrer sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 141.maddesine göre “Bu Kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır.” 133.maddesinin 3.fıkrasında, “Bu madde kapsamında açılan veya açılacak davalar ile kanunî halef sıfatıyla takip edilen davalarda, lehine hükmedilen tarafa vekâlet ücreti maktu olarak belirlenir.”
    168/A maddesine göre, Bu Kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.”
    Geçici 16.maddesinde (... Mahkemesince iptal edilmeden önceki hali ile) “ Bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zaman aşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir. “
    ... Mahkemesi"nin 2014/85 esas 2014/103 karar sayılı 04.06.2014 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun"un Geçici 2. maddesindeki “zaman aşımı ve “ sözcüklerinin iptaline karar verilmiş, karar 12.09.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanmıştır.
    01.07.2012 tarihinden önce yürürlükte bulunan 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 125. maddesinde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmektedir. Aynı hüküm, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesinde de yer almaktadır. Buna göre, olağan zamanaşımı süresi on yıl olup kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça tüm borç ilişkilerinde zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmaktadır.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler değerlendirildiğinde, ... Mahkemesi"nin 04.06.2014 tarih ve 2014/85 esas 2014/103 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5411 sayılı Kanun"un 168. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 18.06.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar Kanunu"nun ilk hâlinde ayrıksı bir hüküm öngörülmediğinden anılan Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarında da zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmıştır. Ancak 12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Kanun"un 27. maddesiyle 4389 sayılı Kanun"a eklenen Ek 3. maddeyle, söz konusu Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, 4389 sayılı Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde on yıl olan zamanaşımı süresi, 4389 sayılı Kanun"a eklenen Ek 3. maddenin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinden itibaren yirmi yıl olmuştur.
    01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Kanun"un 141. maddesinde de mülga 4389 sayılı Kanun"un Ek 3. maddesine benzer bir hükme yer verilmektedir. Buna göre, 5411 sayılı Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olması kurala bağlanmaktadır.
    Öte yandan, 5411 sayılı Kanun"un itiraz konusu geçici 16. maddesinde, "Bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir." hükmü getirilerek 141. maddede öngörülen yirmi yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olması sağlanmaktadır. Zamanaşımına ilişkin hükmün geçmişe etkili olması gerçek geriye yürümeyi ifade etmektedir. Dolayısıyla Geçici 16.madde ile getirilen hüküm 01.11.2005 tarihinden önce dolmuş olan zamanaşımı sürelerini canlandırmaktadır.
    ... Mahkemesince iptal edilen 5411 sayılı Kanun"un Geçici 16. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte zamanaşımının dolup dolmadığı tespit edilirken mülga 4389 sayılı Kanun"a eklenen Ek 3. maddenin de göz önünde tutulması zorunludur. Zira Fon alacaklarında zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu kuralı, ilk kez 01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Kanun"un 141. maddesiyle değil, mülga 4389 sayılı Kanun"a eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle getirilmiştir. Söz konusu maddenin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinde henüz on yılını doldurmamış tüm Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yirmi yıla uzadığından, bu alacaklar yönünden zamanaşımı süresinin bitmiş olduğundan söz edilemez. Bu durumda itiraz konusu kuralın, 26.12.2003 tarihinden önce on yılını dolduran alacaklara ilişkin zamanaşımı süresini yeniden canlandırarak yirmi yıla uzattığı söylenebilir.
    Diğer taraftan itiraz konusu kuralın zamanaşımını uzatabilmesi için, kuralın yürürlüğe girdiği 01.11.2005 tarihi itibarıyla ihtilaf konusu Fon alacağının henüz yirmi yılını doldurmamış olması gerektiği de açıktır. Zira Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiş olup şayet geçici 16. maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yirmi yıl dolmuş ise zamanaşımının uzamasından söz edilemeyecektir.
    Şu hâlde sözkonusu kural nedeniyle yirmi yıla uzayan zamanaşımı, 26.12.2003 tarihinden önce on yılını doldurup, 01.11.2005 tarihinde ise henüz yirmi yılını doldurmayan alacaklara ilişkin olanlardır. Diğer bir ifadeyle, itiraz konusu kural gereğince, 26.12.2003 tarihinden önce on yılını doldurup, 01.11.2005 tarihinde ise henüz yirmi yılını doldurmayan alacaklara ilişkin zamanaşımı süreleri yirmi yıla uzamaktadır.
    Somut olayda ise davaya konu edilen zararın kaynağı olan olay 30.09.1999 tarihinde yani 4389 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu bir sırada gerçekleşmiş olup ayrık bir düzenleme bulunmadığından 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125.maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi iken ve henüz 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı bir sırada yani 23.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Kanun"un 27.maddesi ile 4389 sayılı Yasa ile eklenen Ek 3.madde ile zaman aşımı süresi uzatıldığından tabi olduğu zamanaşımı süresi 20 yıla çıkmıştır. 4389 sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran 5411 sayılı Bankacılık Kanun"unda da zamanaşımı süresi 20 olarak korunduğundan dava konusu olayda 20 yıllık zaman aşımının 2021 yılında dolacağı da açıktır. Bu itibarla 5411 sayılı Yasanın Geçici 16.maddesinde yeralan zamanaşımı süresini geçmişe yürüten ... Mahkemesince iptal edilen hüküm, 23.12.2003 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresini dolduran olaylara ilişkin olup iptal kararının somut olaya etkisi yoktur. Başka bir anlatımla somut olay açısından zamanaşımı süresinin 10 olarak kabulüne bu karara atıfla imkan yoktur. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın zaman aşımından reddi hatalı olmuştur.
    O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.07.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi