Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3095
Karar No: 2015/7981
Karar Tarihi: 09.12.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/3095 Esas 2015/7981 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/3095 E.  ,  2015/7981 K.
"İçtihat Metni"

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin 2004 ve 2008 yılları arasında davalı kooperatifin ikinci başkanı olarak görev yaptığını, ayrıca kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatifin topladığı aidatların yetersiz olması nedeniyle, kooperatifin inşaat işlerinde kullanılmak, inşat ruhsatı alabilmek ve inşaatta çalışan ustalara ödeme yapabilmek amacıyla, 27.12.2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile kredi çekilmesine karar verildiğini, ancak bu sırada kooperatif adına kayıtlı herhangi bir taşınmazın bulunmaması sebebiyle kooperatif adına kredi çekilmesi mümkün olmadığından, kooperatif ikinci başkanı olan müvekkilinin, birinci başkan olan ... .... ait evi ipotek etmesi karşılığında 42.000,00 TL kredi çekmesine karar verildiğini, çekilen bu kredinin kooperatife aktarıldığını, 12.950,00 TL"sinin kooperatife inşaat ruhsatı almak için, 1.500,00 TL"sinin de inşaat ruhsat harcı için kullanıldığını, geri kalan miktarın ise inşaatı yapan ustalara ve malzemecilere ödendiğini, çekilen bu krediye ve krediyle yapılan ödemelere ilişkin olarak yönetim kurulunun 2005 ve 2006 yılı olağan genel kurullarında ibra edildiğini, müvekkilinin bu kredi borcunu 15.01.2006 tarihinden itibaren 627,69 TL"lik taksitler halinde bankaya ödemeye başladığını, bankaya ödenen miktarın 16.02.2010 tarihinde 30.750,00 TL"ye ulaştığını, davalı kooperatifin ise müvekkiline sadece 15.675,00 TL ödeme yaptığını, ödenmeyen 15.692,25 TL için ... .... ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/1704 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız olarak bu takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının kendi adına 30.12.2005 tarihinde 41.250,00 TL konut kredisi kullandığı, ödemeleri kendisinin yaptığı, 23.03.2010 tarihi itibariyle bakiye borcun 30.401,98 TL olduğu, 2008 öncesindeki genel kurul toplantılarında krediyle ilgili herhangi bir karar alınmadığı, davacının kullandığı ve kısmen ödemesini gerçekleştirdiği krediyi kooperatifin ihtiyaçları için harcadığını iddia ettiği, buna göre dava değerinin 2.500,00 TL"nin üzerinde olması sebebiyle, davacının iddiasını kesin delillerle ispatlanması gerektiği, davacı vekilince 16.11.2011 tarihli dilekçe ile 12.289,80 TL"nin 30.12.2005 tarihinde .......Belediyesi"ne, 1.500,00 TL"nin aynı tarihde kalıp ustası ... ..... ve 21.000,00 TL"nin 20.12.2005 tarihinde, kooperatifin borçlu olduğu ... ..... yetkilisi ... ...... .... belirtilerek bunlara ilişkin belgelerin sunulduğu, bu belgelerden .... .... imzaladığı 16.11.2011 tarihli belgenin ispata elverişli olmadığı, ... ... tarafından imzalanan 04.11.2011 tarihli belgede ise, 21.000,00 TL bedelli çekin davacının kullanmış olduğu krediden elde edilen parayla ödendiğinin ifade edildiği, bu tarih itibariyle ... .... kooperatifi temsile yetkisi bulunmadığından, ayrıca belgenin dava tarihinden sonra düzenlendiği, kısmi beraatle sonuçlanmasına rağmen davacı ve .... .... birlikte Ağır Ceza Mahkemesi"nde yargılandıkları, kredinin çekilmesine sebep olan yönetim kurulu kararını davacıyla birlikte ... .... da imzalamış olduğu göz önününe alınarak bu belgeye itibar edilemeyeceği gibi ispata da elverişli olmadığı, davacı tarafın sunduğu bu belgelerin davalıdan sadır olmadığı, duruşma sırasında davalı tarafın davacı tarafın tanık dinletme talebine rıza göstermemesi sebebiyle davacının kesin delille ispat yükümlülüğünün devam ettiği, davalı tarafın bir kabulünün de söz konusu olmadığı, kooperatif defterlerinde, davacı tarafından çekilen kredinin kooperatif için harcandığına dair bir bilginin bulunmadığı, kooperatif kayıtlarında sadece ... .... çekilen 48.000,00 TL"lik krediye ilişkin kayıt bulunduğu, ancak bunun davacı tarafından çekilen kredi olduğuna dair bir kaydın yer almadığı, varsayımlarla ödeme iddiasının ispatlanamayacağı, bu durumda davacının yemin deliline başvurma imkânı olduğu, 27.01.2015 tarihli celsede yemin delilinin hatırlatıldığı, davacı vekilinin yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği ve davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatife borç olarak verildiği iddia edilen paranın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, somut olayda olduğu üzere kooperatif ile ortağı arasındaki ortaklık ilişkisinden doğan davaların 1163 sayılı Kanun"un 99. maddesinde ticari dava olduğu kabul edilmiş ise de, münhasıran Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu öngörülmemiştir. Buna göre 09.03.2010 dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü niteliğinde ve münhasıran iki tarafın arzularına tabi olan işlerden olup, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla olduğu belirtilerek açıldığı, anılan 5/3 ve HUMK"nın 188. madde hükmü uyarınca davalı tarafça süresinde iş bölümü itirazı yapılmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinin miktar yönünden görevli olduğu anlaşıldığından, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru olmuştur.
Dairemizin 12.05.2014 tarih ve 161 E., 3662 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
Davalı konut yapı kooperatifinin anasözleşmesinin “Amaç ve faaliyetler” kenar başlıklı 6/5. maddesinde kooperatifin ancak finans kuruluşlarından kredi alabileceği öngörülmüştür.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi göndermesiyle kooperatifler hakkında da uygulanması gereken dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın "Hükmi Şahısların Ehliyeti" başlıklı 137. maddesinde; "Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar mahfuzdur. " hükmü yer almakta olup, bu hükümle ticaret ortaklıklarının medeni haklardan yararlanma ehliyeti düzenlenmiştir.
Bu düzenleme ile ticaret ortaklıklarının yararlanma hakkı kanuni istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi ile sınırlandırılmış olup, "ultravires" olarak adlandırılan bu teoriye göre, ortaklığın iştigal konusu dışında kalan işlerin ortaklığı bağlamayacağı ilkesi benimsenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 09.12.1998 tarih ve 11-863 Esas, 895 Karar sayılı ilamı ile Dairemizin 03.12.2012 tarih ve 5371 E., 7112 K.; 09.07.2013 tarih ve 3726 E., 4799 K. sayılı ilamlarında kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesinin bu işleme açıkça icazet vermesiyle mümkün olacağı belirtilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 59/1. maddesi hükmü karşısında temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden, kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Bu durumda, öncelikle, özel kişilerden borç para alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığı belirlenmeli, kooperatif yöneticilerine kendileri dahil özel kişilerden borç alma konusunda yetki verilmemiş, ancak buna rağmen borç alınmış ise uyuşmazlık ilke olarak vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir.
Somut olayda, dosya kapsamından, davacı tarafça 30.12.2005 tarihinde ... ... Erzincan Şubesi"nden 41.250,00 TL konut kredisi kullanıldığı, davacı tarafça bu kredinin 12.950,00 TL"sinin kooperatife inşaat ruhsatı almak için, 1.500,00 TL"sinin inşaat ruhsat harcı için harcandığı, geri kalan kısmının ise inşaatta çalışan ustalara ödendiği iddia edilmiş olup, bu tarih itibariyle kooperatif kasasında kaydedilmesi gereken ödemelerin ilavesiyle kasada olması gereken paranın 7.595,59 TL olduğu, davacının yönetici olduğu dönemde tutulan 10.01.2006 tarihli ve 3 yevmiye numaralı kayda göre, kooperatif hesaplarına "... ..alınan krediler" açıklamasıyla 48.000,00 TL tutarlı paranın girdiğinin kayıtlı olduğu, 31.12.2006 tarihli bilançoda "kısa vadeli yabancı kaynaklar" bölümünde banka kredileri olarak gösterlilen 48.000,00 TL"ye yer verildiği anlaşılmıştır. ... ... Erzurum Şube Müdürlüğü"nün 13.01.2011 tarihli cevabi yazısında, davalı .... .... adına bir kredi kullandırım kaydının bulunmadığı, D.. Y.. isimli müşteriye ise 30.12.2005 tarihinde 41.250,00 TL konut kredisi kullandırıldığının bildirildiği görülmüştür. Yine dosyada bulunan 04.03.2006 tarihli ve 2005 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunda, ... .... Erzincan Şubesi"nden alınan 48.000,00 TL konut kredisi ile beş üyeden alınan peşin kaynak ile maliyet farkının bir kısmının kapatıldığı açıklanmış ve bu faaliyet raporu 05.03.2005 tarihli genel kurul toplantısında oybirliğiyle onaylanmıştır.
Öte yandan, bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemediği takdirde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Ancak ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde son çare olarak yemin deliline başvurur (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, 6.baskı, cilt III, sh.2493). Bu durumda henüz tüm deliller toplanıp inceleme yapılmadan, mahkemece davacının iddiasını kanutlayamadığının kabulü ile yemin teklif etme hakkının hatırlatılması icapsız yemin teklifi niteliğinde olduğundan isabetsiz olmuştur. İşbu davada davacının iddialarının ispatı sadece davacı tarafından sunulan delillerle mümkün olmayıp, kooperatif kayıtlarının da araştırılmasıyla belirlenebileceğinden, mahkemenin ispat yükünü davacıya yüklemesi bu yönden de doğru olmamıştır.
Bu durumda, mahkemece, kooperatifler hukuku ve mali hesap uygulamalarında uzman bilirkişi ya da kurulu aracılığıyla kooperatif defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle davalı kooperatiften istenilmesi, temin edilemezse mahallinde keşif yapılması, yine temin edilemezse anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca ilgili Ticaret Sicil Memurluğu"ndan ya da anasözleşmenin 41. maddesi hükmü gereğince ilgili Bakanlık İl Müdürlüğü"nden bilançolar, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri, genel kurul tutanakları istenerek, davacının borç para verdiğini ya da kooperatif adına harcama yaptığını iddia ettiği ödemelerin tarihleri ve öncesindeki kooperatifin mali yapısı, aidat ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü üzerinde durularak, davacının borç para vermesini ya da kooperatif adına ödeme yapmasını gerektirir bir gereksinimi bulunup bulunmadığı, bu harcamaların ne şekilde muhasebeleştirildiği, davacının ödeme iddiası ile kooperatifin gelir ile giderlerinin, kasa hesap hareketleri gözetildiğinde uyum gösterip göstermediği, ödemelerin davacının borç verdiği iddia edilen paralarla yapılmış olup olamayacağı, kooperatif anasözleşmesinin amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyaçlarının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı, kooperatifin 3 yevmiye numaralı kaydında, 31.12.2006 tarihli bilançoda, 04.03.2006 tarihli yönetim kurulu faaliyet raporunda belirtilen Akbank"tan alınan kredinin davacı tarafça alınan konut kredisi olup olmadığı hususlarında denetime elverişli rapor alınması, davacının kendi döneminde, kendi gözetim ve denetiminde tuttuğu defter ve belgeler ile kooperatif kayıtlarındaki düzensizliğin borç verdiğini iddia eden yönetici lehine sonuç doğurmayacağının da gözetilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, dosyada bulunan Ticaret Sicil Memurluğu"nun yazısından, davalı kooperatifin dava sırasında tasfiye haline girdiği anlaşılmış olup, gerekçeli karar başlığında davalı kooperatifin unvanına, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. madde hükmü yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 439/son (6102 sayılı TTK"nın 533/son) maddesi ile kooperatif anasözleşmesinin 87/2. maddesi bent hükmü uyarınca eklenmesi gereken "Tasfiye Halinde" ibaresinin eklenmemiş olması, HMK"nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi