Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/19838 Esas 2014/3646 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19838
Karar No: 2014/3646
Karar Tarihi: 10.03.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/19838 Esas 2014/3646 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/19838 E.  ,  2014/3646 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KIZILTEPE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/02/2013
    NUMARASI : 2011/862-2013/164

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dava dilekçesinde; 09/06/2011 tarihinde çıkan yangında buğday ürününün zarar gördüğünü, demir direkte bulunan izolatörden bir tanesinin kırıldığını, davalının sorumlu olduğunu belirterek, 7.278.00 TL"nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece; delil tespiti dosyasında yeralan bilirkişi raporlarına dayanılarak (yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın) karar verildiği, delil tespit dosyasından da bilirkişi raporlarının davalıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
    6100 sayılı HMK.nun 400-406.maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374. maddeleri) gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."
    Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak doğurmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.
    Davada, davacının taşınmazında ekili bulunan ürününe verilen zarar bedelinin tahsili talep edilmektedir.
    Bu durumda, mahkemece; davalının davacının ürününe zarar verip vermediği, davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, eğer bir zarar verilmiş ise gerçek zarar miktarının araştırılması, davacının bölüşük kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi için elektrik ve ziraat mühendisi bilirkişilerden raporlar alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı yana tebliğ edilmeyen delil tespiti raporları doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Ayrıca davacı dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren yasal faiz talep ettiği halde talebi aşar şekilde hükmedilen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesi de HMK 26.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırıdır.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.