Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı, borçlu aval veren, sair itirazları ile birlikte bononun kredi ilişkisinin teminatı için tanzim edilen teminat senedi olduğunu, bankanın kredi sözleşmesini dosyaya ibraz etmediğini, bedeli teminat olan senetlerin sözleşme uyarınca takibe konu edilebilmesi için taraflar arasındaki alacak tutarının genel mahkemede tespit ettirilmesinin gerektiğini, talep edilen faizin fahiş olduğunu belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, alacaklı banka, borçlu keşideci ile banka arasında sözleşme imzalandığını, müteriz borçlunun da sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, ihtar çekildiğini, ödemede bulunulmadığını, banka alacağının senet alacağına ulaşıncaya kadar %72 sonrasında %17.75 talep edilmesinde hukuki engel bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TTK"nun 688/2. maddesi gereğince bononun kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi unsurunu içermesi, illetten mücerret olması gerekir.
Takip konusu senedin taraflar arasındaki kredi sözleşmesi nedeniyle alındığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Alacaklı bankanın; tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile kredi borcunun teminatında bulunan ipotek için borçlu hakkında ayrıca genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı  ve kredi sözleşmesinde borçlunun da müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olduğu, borçlu keşideci ile banka arasında sözleşme imzalandığı, borçlunun da sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, ihtar çekildiği, yönündeki beyanlarından da  senedin taraflar arasındaki kredi sözleşmesi nedeniyle alındığı anlaşılmaktadır. Alacaklının bu açık beyanı karşısında senet bedelinin tahsilinin gerekip gerekmeyeceği veya ne kadarının tahsil edilebileceği yargılamayı gerektirir. Bu durumda senet kayıtsız ve şartsız bir ödeme vaadini içermediğinden anılan senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yol ile takip yapılamaz.
Diğer taraftan kabul şekli itibariyle de reeskont faizi yerine ticari temerrüt faizine hükmolunması da doğru değildir.
Açıklanan nedenrlerle istemin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.