11. Hukuk Dairesi 2016/5013 E. , 2017/6929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/02/2015 tarih ve 2013/105-2015/160 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalının ...Şubesindeki hesabına 09/07/1993 tarihinde 26.000 DM para yatırdığını, müvekkilinin bu parayı çekmediğini, paranın davalının uhdesinde olduğunu, müvekkilinin parayı çekmek istediğinde paranın ödenmediğini, 26.000 DM"nin bugünkü kur üzerinden 25.000 TL olduğunu, 25.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, bankalar nezdindeki her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan en son talep, işlem veya mudinin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde talebe konu olmayanların zamanaşımına tabi olduğunu, söz konusu hesaba 05/07/1993 tarihinde 26,000 DM yatırıldığını, Bankacılık Kanunun 42. maddesine göre bankaların müşteri hesaplarına ilişkin kayıtları kanunen saklama zorunluluğunun on yıl olduğunu, 1993 tarihinde açılan 210284 nolu hesabın açılışı üzerinden 18 yıl geçtiğini, bu nedenle müşterinin hesabına 1993 yılında yatırılan bahse konu tutarlar ile ilgili bankalarında kayıt bulunamadığını, bahse konu hesabın 2001-2011 yılları arasındaki kayıtlarına ulaşıldığını, hesap hareketlerinde 28/04/2001 tarihinde müşterinin hesabında 26 DM yıllık hesap işletim ücreti kesildiği ve bu kesintinin ardından hesapta 74 DM bakiye kaldığını, 2001 yılında hesapta 5 adet toplamda 8,04 DM aylık hesap işletim ücreti kesildiği ve hesapta 65,95 DM bakiye kaldığını, 2001 tarihinde ise müşterinin hesabında kalan 65,95 DM"nin Euro"ya çevrildiği ve hesapta 33,72 Euro bulunduğu, 26.04.2005 tarihinde hesap bakiyesinin TMSF"ye devrolunduğunu, buna göre hesapta en son 25.02.1994 tarihinde işlem yapıldığını, hesaptaki paranın bu tarih ile hesabın açıldığı tarih arasında çekilmiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bankaların belge saklama yükümlülüğünün 10 yıl olduğu, söz konusu hesapla ilgili 10 yıldan fazla bir zaman geçtiği, davacının döviz mevduat hesap cüzdanındaki son işlem tarihinde bakiyesinin 26.000 Mark olduğu, bu tarihten sonra herhangi bir işlem kaydının cüzdanda bulunmadığı, davalı bankanın 26.04.2005 tarihinde 10 yıllık zamanaşımının dolması nedeniyle hesap bakiyesi olan 9.14 Euro"yu TMSF"ye devrettiği, davacının mevduat hesabındaki paranın bankanın nezdinde bulunduğunu ispat edemediği, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının davalı banka nezdinde buunan mevduat hesabına yatırdığı paranın tahsiline ilişkindir. Mahkemece, davacının mevduat hesabındaki paranın davalı nezdinde bulunduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava konusu paranın davalı banka nezdinde bulunan hesaba yatırıldığı tarafların kabulünde olup, davalı banka söz konusu hesabın son bakiyesinin 33,72 Euro olup bu mitarında TMSF"ye devredildiğini savunmuştur. Bu durumda, ispat yükü davalı bankadadır. Hesabın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanunu"nun 36. maddesi ve paranın TMSF"ye devredildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 4389 sayılı Bankalar Kanunu"nun 10/4 maddesi gereğince bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması bankaca yapılacak tebligat koşuluna bağlı olduğundan bu yönde işlem yapılmadan banka nezdinde ki hak ve alacaklar zamanaşımına uğramaz. Benzer uygulama dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 62. maddesinde de yer almaktadır. Öte yandan ticari defter ve dayanaklarının 10 yıl süre ile saklanması gerektiği savunulmuş ise de bu husus elinde banka cüzdanı bulunan davacının bu hakkını ileri sürmesine engel bulunmamaktadır. Somut olayda, davalı bankanın istenilmesine rağmen mevzuata uygun şekilde davacıya tebligat yaptığına ilişkin hiçbir belge de ibraz etmediği ve ispat külfetinin davalıda olduğu gözönüne alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.