2. Ceza Dairesi 2017/2945 E. , 2017/6359 K.
"İçtihat Metni"Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/1, 522/1, 592 ve 81. maddeleri uyarınca 2 sene 16 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/04/1990 tarihli ve 1990/339 esas, 1990/611 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması ve uyarlama yapılması talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 142/1-b ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/08/2015 tarihli ve 1990/339-611 sayılı ek kararını aleyhine ... Bakanlığınca verilen 02/11/2016 gün ve 10068-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.04.2017 gün ve 2017/25050 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12/09/2006 tarihli ve 2006/359-7944 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre,
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanun tespit edilip, bu kanunun uygulanması herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde,
2- Müştekiye ait iş yeri penceresinin zorlanmak suretiyle içeri girilerek hırsızlık yapılması olayında, 5237 sayılı Kanun uygulandığında hırsızlık dışında, işyeri dokunulmazlığını ihlâl ve mala zarar verme suçlarından da değerlendirilme yapılması gerekeceğinin gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.05.2006 gün ve 2006/5-147 esas 149 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun’un tekerrürü düzenleyen 58. maddesinin 6. fıkrasında, tekerrür halinde hükmolunacak cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği, ayrıca cezanın infazından sonra da denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilmiştir. Mükerrirlere özgü infaz rejimi ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 108. maddesinde düzenlenmiş ve bunlar hakkında koşullu salıverilme süresi süreli hapis cezasında, cezanın dörtte üçü olarak belirtilmek suretiyle, infaz koşulları ağırlaştırılmıştır. Görüldüğü gibi, tekerrür 765 sayılı TCK’da cezanın artırım nedeni olarak öngörülmüş iken, yeni sistemde koşullu salıverilme süresini de etkileyecek şekilde bir infaz rejimi kurumu olarak düzenlenmiş olup, 5237 sayılı Yasa lehe kabul edilerek yapılan uygulamalarda, aleyhe olan ve infazı ilgilendiren bu hükmün uygulama olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suça ilişkin cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilemeyeceği gözetilmeden 58. madde ile uygulama yapılması hususu da belirlenmiş olup, bu yönden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın ... Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.