3. Hukuk Dairesi 2020/7196 E. , 2021/898 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ..."ın vekili olarak İzmir 12. Aile Mahkemesinin 2012/366 E sayılı dosyası ile boşanma davası ve yine İzmir 12. Aile Mahkemesinin 2012/383 E sayılı dosyası ile edinilmiş mallara katılma alacağından dolayı dava açtığını, her iki davanın da sonuçlanarak kesinleştiğini, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davası önce çekişmeli açılmışsa da daha sonra tarafların kendisine anlaştıklarını ifade ederek mahkemede de bunu beyan ettiklerini ve anlaşarak boşandıklarını, bu dosyalardan hiç vekalet ücreti almadığını, mal rejimi davasında bilirkişinin 445.000,00- TL’lik gayrimenkul tespit ettiğini, dava sonuçlansaydı davalı ... "ın bunun yarısı olan 222.500,00-TL’sine sahip olacağını, davalıların tüm vekalet ücretlerinden müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı ... ile sözlü olarak %10 üzerinden anlaştıkları akdi vekalet ücreti ve karşı vekalet ücreti için şimdilik 20.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., vekalet ücreti alacağının muhatabının eski eşi olduğunu savunarak davanın reddini dilemiş, davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece,bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Mahkemece verilen önceki karar davalı ... yönünden kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 1.626,00 TL alacağın davalı ..."dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacı avukatın müvekkili olan davalı ... ve diğer davalının anlaşmaları nedeniyle hak kazandığı akdi ve karşı yan vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
HUMK.nun 389.maddesinde (HMK.nun 297/2.maddesinde) “Verilen karar ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılmalıdır” hükmü getirilmiştir. Bozma ilamından önce temyiz edilen, fakat bozma nedeni yapılmamış hususlar ile ilgili hükümler kesinleştiği için ilgili taraf yönünden usuli müktesep hak niteliğini kazanır. Mahkemece; bu talepler ile ilgili olarak yeni kurulan hükümde “Hükmün bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleşmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” karar verilir. Mahkemenin bu kararı tespit hükmü niteliğindedir.
Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olursa, Mahkemece, bozmadan önceki verilen 03/05/2016 tarihli karar ile, davanın kısmen kabulü ile 4.068,35-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 28/05/2019 tarihli, 2016/22151E, 2019/6702K sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 05.10.2018 gün ve 2017/6 esas, 2018/9 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davalı ...’ın davacı avukata ödenecek akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağı ,sadece karşı yan vekalet ücretinden sorumlu olacağı gözetilerek karar verilmesi gerektiği belirtilerek ,hükmün davalı ... hakkında bu yönden bozulmasına karar verilmiş, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine ise bu aşamada gerek görülmediği belirtilmiştir. Hal böyle olunca davalı ... hakkında bozmadan önce verilen hüküm kesinleşmemiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, önceki verilen karar davalı ... yönünden kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 1.626,00-TL alacağın davalı ..."dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 28/05/2019 tarihli bozma ilamı ile davalı ... yönünden önceki kararın yukarıda anlatıldığı üzere kesinleşmediği görülmüştür. Hal böyleyken, mahkemece davalı ... ile ilgili ilk verilen hüküm kesinleşmediği gözetilerek işbu davalı hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yanılgılı bir şekilde önceki kararın davalı ... yönünden kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-6100 sayılı HMK"nun 294-297. Maddeleri, hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalı ve tereddüt yaratıcı olmamalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Mahkemece bozma öncesi hükme esas alınan 06/03/2016 tarihli raporda; 2012 yılı AAÜT 6.maddesi gereğince İzmir 12. Aile Mahkemesinin 2012/366 Esas sayılı boşanma davasında tarafların ön inceleme ve tahkikat duruşması yapılmasını talep etmeden anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilmesini talep ettiklerinden karşı taraf vekalet ücretinin 2012 yılı AAÜT"de yer alan 1.200,00-TL"lik vekalet ücretinin 1/2"si olan 600,00-TL olacağı, 1.200,00-TL olan akdi vekalet ücretinden davacı avukat tarafından dosyadan tahsil edilen 174,00-TLlik masraf avansının mahsubu sonucunda davacının işbu davada talep edebileceği toplam vekalet ücretinin 1.626,00-TL olacağı; İzmir 12. Aile Mahkemesinin 2012/383 Esas sayılı dosyası ile açılan katkı payı davasında fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00-TL’nin tahsili talep edildiği, işbu davada müvekkil vekalet ücreti ile karşı taraf vekalet ücretine istinaden 2014 yılı AAÜT"ye göre ayrı ayrı 1.500,00 TL olacağı, 557,65 TL’lik masraf avansının mahsubu sonucunda davacının işbu davada talep edebileceği toplam vekalet ücretinin 2.442,35-TL olacağı, davacının her iki dosyada toplam alacağının 4.068,35-TL olacağı bildirilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu açıklanarak önceki bilirkişi raporu karar vermeye yeterli ve elverişli bulunarak davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 1.626,00-TL alacağın davalı ..."dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Her ne kadar Mahkemece bozmaya uyularak, bozma gereğince hüküm kurulduğu belirtilse de, gerekçeden davalı ... aleyhine hükmedilen alacak tutarı olan 1.626,00-TL karşı vekalet ücreti alacağına nasıl ulaşıldığı anlaşılamamış olup, gerekçeli kararda da bu hususun irdelenip gerekçelendirilmediği görülmüştür. Mahkemece, bu hususta yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.