8. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/7060 Karar No: 2010/2115 Karar Tarihi: 26.04.2010
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2009/7060 Esas 2010/2115 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2009/7060 E. , 2010/2115 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Yunak Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.07.2008 gün ve 391/469 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 118 ada 33 ve 37 parsellerin tamamı ile aynı ada 39 sayılı parselin 1/2 payına ait tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Uyuşmazlık konusu 118 ada 33, 37 ve 39 nolu parseller Toprak Tevzi Komisyonunun 04.10.1960 tarih 709 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak davalı Hazine adına kadastroca tespit ve tescil edilmiştir. Uyuşmazlık konusu taşınmazlar kadastro öncesi Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu davalı Hazine adına tapuya bağlandığına göre, tapu kayıtlarının oluştuğu 1960 yılından sonra tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz ve kişi yararına herhangi bir hak bahşetmez. Bu durum karşısında davacı taraf 04.10.1960 tarihinden geriye doğru taşınmazlar tapusuz durumda iken bu tür taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliği kanıtlamak zorundadır. Yani zilyetliğin başlangıcı 1940 yılına gitmektedir. Davacı vekili bizzat 01.07.2008 tarihli yargılama oturumunda taşınmazların yaklaşık 50 yıldır vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini bildirmiş ve anılan tarihte bu süre dikkate alındığında 1958 yılını karşılamaktadır. Buna göre davacının yeterli zilyetliğinin olmadığı açıktır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar da taşınmazlar üzerindeki davacının zilyetliğinin 1974 yılında başladığını ifade etmişlerdir. Bu beyanlar gözetildiğinde taşınmazların tapulu iken davalı Hazine tarafından ecrimisil alınmak üzere davacının kullanımına terk edildiği anlaşılmaktadır. Bu süre içerisinde sürdürülen zilyetlik taşınmazların tapulu olması nedeniyle az önce açıklandığı gibi herhangi bir hak doğurmaz. Davacının 1960 yılından önceki zilyetliği kanıtlanamamıştır. Bu nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 14,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3,15 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 26.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.