11. Hukuk Dairesi 2016/5179 E. , 2017/6911 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/12/2015 tarih ve 2014/1736-2015/1754 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... Hizmetleri Ltd. Şti’nin kurucu ortaklarından olup, davalı ...’ın da şirketin ortağı ve müdürü olduğunu, diğer bir şirket ortağı olan eşinden boşandıktan sonra şirketin hiçbir faaliyetinden haberdar edilmediğini, davalı ...’ın aynı iş kolunda faaaliyet gösteren şirketi kurarak 05/07/2012 tarihinde özel okul işletmeciliğine başladığını, davalının her iki şirketin de müdürü olduğunu, bu nedenle rekabet yasağına aykırı davrandığını ileri sürerek, davalının rekabet yasağına aykırı davrandığının tespiti, müdürlükten azli, haksız faaliyeti dolayısıyla şirkete vermiş olduğu zararların tespiti ve ortaklık hesabına aktarılması, varsa oluşturduğu kâr mahrumiyetinin tespiti ve şirket hesaplarına aktarılması, müdürlük dolayısıyla elde etmiş olduğu menfaatlerin tespiti ve şirkete iadesi, kendi adına yapmış olduğu işlemlerin tespiti ve tespit edilen menfaatlerin ortaklığa bırakılması, şimdilik 10.000 TL zararın oluştuğu tarihten itibaren faiziyle müdür davalıdan alınarak şirkete iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketlerin faaliyet alanlarının farklı olduğu ve yine davanın 3 yıllık süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle, reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı limited şirket müdürü davalı ..."ın, varlığı ileri sürülen şirketle rekabet yasağının ihlali nedeniyle bu durumun tespiti ile müdürün azli, sağlanan menfaatin şirkete iadesi ve tazminat istemlerine ilişkindir.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamına göre, adı geçen davalı gerçek kişinin, davalı gösterilen her iki limited şirketin de müdürü olduğu, bu durumun Temmuz 2012 tarihinden itibaren ve halen de devam etmekte bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu halde, uyuşmazlığın çözümünde, konuya ilişkin 6102 sayılı TTK"nin 626. maddesi ile yine aynı kanunun konuyla ilintili diğer maddelerinin uygulanması gerekecektir.
6102 sayılı TTK"nin 626. maddesine göre, müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ 205"nci madde hükümleri saklıdır. Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
Mahkemece, gerek davalı ..."ın müdür sıfatıyla görev yaptığı davalı şirketlerin ticaret alanlarının farklı olduğu ve gerekse de 6102 sayılı Kanun"un 60. maddesinde öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesine yer verilerek davanın reddi cihetine gidilmiştir. Ancak, hemen söylemek gerekirse, 6102 sayılı Kanun bakımından ticaret şirketlerinde ultravires ilkesi kaldırılmıştır. Keza buna ilişkin olarak 6103 sayılı Tatbikat Kanunu"nun 15. maddesi ile, şirket anasözleşmelerinde 6762 sayılı Kanun"un 137. maddesine benzer nitelikte bulunan hükümlerin 6102 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesi ile birlikte yazılmamış sayılacakları hususu düzenlenmiştir. Davalı şirketlerin dosyada mevcut anasözleşmeleri itibariyle özel öğretim kurumu olarak faaliyet göstermek üzere kuruldukları anlaşılmaktadır. Davalı yan, dershane ve özel okul işletmeciliğinin farklı ticari faaliyet alanları olduğunu savunmaktadır. Ancak, özel okul ve dershaneler, 5580 sayılı Kanun bakımından (2014 yılında anılan kanunda yapılan değişiklik ile dershane yerine "etüt merkezi" terimi tercih edilmiştir) "özel öğretim kurumu" olarak tanımlanmıştır. Bu durumda, anılan şirketlerin anasözleşmelerinde belirtilen faaliyet alanları bakımından birbirlerinden farklı alanlarda faaliyet göstermek üzere kuruldukları söylenemeyeceği gibi açıklanan gerektirici nedenler bakımından davalı gösterilen limited şirketlerin aynı ticaret alanı içerisinde birbirine rakip şirketler olduğunun kabulü gerekir. Şu halde, rekabet yasağının ihlal koşullarının bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, mahkemece, dava yanlış nitelendirilmek sureti ile varlığı ileri sürülen fiiler bakımından TTK"nın haksız rekabet hükümlerini düzenleyen 56. maddesine dayalı olduğu kabul edilmiş ve buna bağlı olarak aynı kanunun 60. maddesi hükmü uyarınca zamanaşımının dolması nedeniyle de reddine karar verilmiştir. Halbuki, yukarıda da açıklandığı üzere, dava, TTK"nın 626. maddesinde düzenlenen şirket müdürünün rekabet yasağına ilişkin istemler içermekte olup, mahkemenin bu kabulü, davanın nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddeleri bakımından yanılgıya düşülmüş olması nedeniyle yerinde olmadığı gibi, bir davadaki istemler bakımından, herhangi bir ayrım da gözetilmeksizin, davanın hem esastan ve hem de zamanaşımından reddi cihetine gidilmesi usul hükümleri bakımından da yerinde değildir.
Bu nedenlerle, davacı yan vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarida açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.