8. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/7045 Karar No: 2010/2111 Karar Tarihi: 26.04.2010
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2009/7045 Esas 2010/2111 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2009/7045 E. , 2010/2111 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Yunak Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.07.2008 gün ve 517/351 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 101 ada 59,107 ada 1 ve 127 ada 29 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Uyuşmazlık konusu 101 ada 59 parsel Toprak Tevzi Komisyonunun 06.11.1963 tarih 295, 107 ada 1 sayılı parsel Toprak Tevzi Komisyonunun 06.11.1963 tarih 66 ve 127 ada 29 parsel ise Toprak Tevzi Komisyonunun 06.11.1963 tarih 209 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak davalı Hazine adına kadastroca tespit ve tescil edilmiştir. Uyuşmazlık konusu taşınmazlar kadastro öncesi Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu davalı Hazine adına tapuya bağlandığına göre tapu kayıtlarının oluştuğu 1963 yılından sonra tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz ve kişi yararına herhangi bir hak bahşetmez. Bu durum karşısında davacı taraf 06.11.1963 tarihinden geriye doğru taşınmazlar tapusuz durumda iken bu tür taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliği kanıtlamak zorundadır. Yani zilyetliğin başlangıcı 1943 yılına gitmektedir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar davacının zilyetliğinin 1971 yılından itibaren davalı Hazineye ecrimisil ödemek suretiyle başladığını, daha öncesinde davacının bir zilyetliğinin bulunmadığını ifade etmişlerdir. Buna göre davacının 1963 yılından öncesinde zilyetliğinin bulunmadığı açıktır. Bu beyanlar gözetildiğinde taşınmazlar tapulu iken davalı Hazine tarafından ecrimisil alınmak üzere davacının kullanımına terk edildiği anlaşılmaktadır. Bu süre içerisinde sürdürülen zilyetlik taşınmazların tapulu olması nedeniyle az önce açıklandığı gibi herhangi bir hak doğurmaz. Bu nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı keşifte 118 ada 30 sayılı parsele ilişkin talebinden ise vazgeçmiştir. Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 26.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.