22. Hukuk Dairesi 2017/13995 E. , 2018/17364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesini işçilik ücretleri ödenmediği gerekçesi ile feshettiğini beyan ederek kıdem tazminatı ve fazla mesai alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı işçinin fazla çalışma yapılıp yapmadığı hususu ve dolayısıyla iş sözleşmesinin haklı sebeplerle sonlandırılması konularında taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Davacının davalıya ait işyerinde, 19/01/2011-23/12/2013 tarihleri arasında mağaza sorumlu müdür yardımcısı olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Davacı, davalı işyerinde haftanın 6 günü, 08:30-18:30 saatleri arasında, bazende 13:00’den saat 22:00’ye kadar çalıştığını, haftanın bir günü yine sabah saat 08:30-21:30’a kadar, ayda bir gün ise, 08:30-01:00’e kadar (sayım sebebi ile) çalıştığını ancak karşılığının ödenmediğini beyan etmiş ve iş akdini bu sebeple 23.12.2013 tarihinde ihtarname göndermek suretiyle feshetmiştir.
Mahkemece; davacının kıdem tazminatı talep edebilmesi için iş akdini haklı nedenle fesih ettiğini ispatlaması gerektiği, davacıya fazla mesai alacaklarının bordroda gösterilerek, banka hesabına yatırıldığı, davacı tarafından gerçekten daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesinin mümkün olmadığı,davacının bordrolarda belirtilen ve bankaya yatırılan miktar dışında fazla mesai yaptığını yazılı delil ile ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Dosyada, davacı imzasını içermeyen ücrct bordrolarına göre; davacının çalıştığı ilk iki yılda ücretinin asgari ücret olduğu, son yılda ise davacıya bir çok ayda farklı farklı miktarlarda fazla mesai ücreti tahakkuk ettirildiği, yine bunun yanında ek ücret ve prim ödemesi yapıldığı, bazı aylarda herhangi bir tahakkukun yer almadığı, bazı aylarda ise sadece ek kazanç ve prim tahakkukunun olduğu, tüm brodroların değişken içerikte olduğu görülmüştür. Bunun yanında bordrolarda tahakkuk edilen miktarlar ile banka kayıtlarındaki ödemeler birbirlerini teyit etmektedir. Bu durumda mahkemece; yapılması gereken, davacının fazla mesaiye ilişkin alacaklarının dosya kapsamına göre tüm çalışma dönemi için hesaplanması, sonrasında ise; banka kanalı ile ödendiği tespit edilen miktarlar için yapılan hesaplamadan mahsup edilmesidir. Bu yönde bir işlem tesis edilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının aldığı primlerin fazla çalışma ücretini fazlasıyla karşıladığı gerekçesiyle davacının fazla çalışma ücretinin olmadığı değerlendirilmiştir. Ne var ki, prim ve fazla çalışma birbirinden farklı kavramlardır. Davacının aldığı satış primi yaptığı satışlara bağlı olarak davacıya yapılan bir ödeme olup esas itibariyle çalışanı özendirme ve ödüllendirme amacına matuf ek ücret niteliğindedir. Fazla çalışma karşılığı yapılan ödeme ise bizatihi ücretin kendisidir. Fazla çalışma yapılsın veya yapılmasın, işyeri uygulaması gereği şartlar oluştuğunda prim ödemesine hak kazanıldığı nazara alındığında, prim ödemesinin fazla çalışma ücreti yerine geçtiğinin kabul edilerek, fazla çalışma ücreti alacağından mahsup edilmesi mümkün değildir. Mahkemece; yapılan hesaplamalarda yukarıda belirtilen hususlar değerlendirilmeden karar verilmesi hatalıdır.
Tüm bu hesaplamalar neticesine göre; söz konusu talep edilen alacakların varlığının tespiti halinde davacının iş akdini haklı sebeple feshedilmesi hususunun da değerlendirilerek kıdem tazminatı yönünden yeniden karar verilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın sair yönler incelenmeksizin yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 09/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.